11 Kasım 2022 Cuma

Japonya’da kadın sığınma evine başvurdum

İşe başlayalı 1,5 ay oldu. Öyle böyle idare ettim. Biz yine mesajlarla kavgaya devam. Artık tozunu o kadar artırdı ki günlük evden çık, kendine bir ev bul mesajarı gelmeye başladı. Hem evden çıkmamı istiyor hem de çevreden aramızı düzeltmeleri için yardım istiyor. Aile baskısı da üzerimde arttı. O ne derse desin ayrılmak, boşanmak yok diye direttiler.

Bir akşam işten geldiğimde komidinin üzerinde 10 bin yen gördüm. 1,5 ayın sonunda ilk kez bana harçlık bırakıp işe gitmiş. Parasızlık o kadar koymuşki bana o parayı harcamaya kıyamadım. Bileziklerimin olduğu yere parayı da koyup sakladım. Kötünün de kötüsü var. Ya bundan beter duruma düşersem diye saklamak istemiştim.

İlk maaşıma çok az bir zaman kalmıştı. O güne kadar bir ev bulmam gerektiğini anladım. İş çıkışı emlakçıya gidip Osaka’nın en ucuz evlerini araştırmaya başladım. Ev var olmasına var ama ya banyosu yoktu yada tuvaleti. Nerde duş alıcam dedim “Mahallede hamam var orada” diyor emlakçı. Bazılarında cidden tuvalet bile yokmuş. Bakkallara gidip girebilirmişim. Kirası da aylık 20 bin yen. Gerçekten de çok uygun ama kadın olarak yaşanmaz o şekilde. Böbrek hastası biri olarak gece muhakkak lavaboya kalkan ben asla yapamam öyle bir evde.

Her gün banka hesabımı kontrol etmek için ATM’ye girip hesaba para yatmış mı diye kontrol etmeye başladım. İzin almayalı haftalar olmuş. Tek bir gün bile izin almadan çalışıyorum. Vücudum o kadar yorulmuş ki bedenen de zihinen de yorgunluktan yaşama sevincim bile kalmamış.

Birileriyle konuşmaya, içimi dökmeye ihtiyacım var. Türklerle bir şey konuşamıyordum. Onlara dedikodu, laf olsun zaman geçsin. Beni gerçek anlayacak dostlarımı aradım. İki kız kardeşim dediğim Japon arkadaşlarıma yazdım. Acilen onlarla buluşmak istediğimi, sıkıntılarımın olduğunu, müsaitlerse bana zaman ayırmalarını rica ettim. Sağolsunlar 2 gün içinde hemen zaman ayırıp buluşma planladık. Bir restoranda buluşup başımdan geçenleri tek tek anlattım onlara. Eşimin evinden ayrılmam gerektiğini söyledim. İlk başta bir şok yaşadılar, olanlara inanamadılar çünkü ailecek hepimizi çok iyi tanıyorlardı. Böyle bir evliliğimin olduğuna inanamadılar.

Onlara bir ev bulup çıkmam gerek dedim ama onlar kabul etmediler. Tek başına yapamazsın, zor olur, biraz daha sabret dediler. Ben sabredecek halim kalmadığını anlatınca o zaman kadın sığınmaya başvuralım dediler.

Arkadaşımla 2 gün sonra işten çıkar çıkmaz bir yerde buluştuk. İkimiz de bisikletle kadın sığınma evine gittik. Oturduğumuz yere bisikletle 30 dakika sürdü. Arkadaşım gitmeden bir gün önce orayı aramış, beni anlatmış, ismimi ve hangi ülke vatandaşı olduğumdan bahsetmiş. O gün için görüşme randevusu almış. Bana yolda bahsetti bunlardan.

Kadın sığınma evine geldik. Yukarı çıkıp zile bastık. İsmimle hitap ettiler. Evet benim dedim. Görüşme odasına aldılar bizi. “Baştan anlat, neden bize sığınmak istiyorsun? Sorunların nelerdir?” dediler. Ben de tek tek onlara anlattım. Eşimle aynı çatı altında yaşayamayacağımı, hayati tehlikemin olduğunu (mesajlarda sürekli tehtit ediyordu beni) ayrı bir eve çıkmam gerektiğini fakat hiçbir birikimim ve cüzdanımda hiç param olmadığından bahsettim.

Bir tane de kız çocuğum var. Birlikte çıkacağımızı, ben tek her yerde idare edebilirim ama küçük bir kız çocuğuyla bir yere sığınamayacağımı o yüzden kadın sığınma evine başvurduğumu söyledim. İlk başta çok olumlu baktılar olaya. Sonra bana “Eşinden şiddet görüyor musun?, Vücudunda herhangi bir fiziksel darbe var mı?” diye sordular. Ben de yok görmedim ve herhangi bir iz yok dedim. Japonya sisteminde sığınma evlerine başvurmanın en büyük şartı eşten şiddet görmek, fiziksel darbeler ve raporların olması gerektiğinden bahsetti. Ben de iftira atamam, eliyle değil ama diliyle psikolojik şiddet görüyorum sadece dedim. Ve başvurum reddedildi.

Bir umutla gittiğim sığınma evinden elim boş döndüm. Kara kara olmayan parayla nasıl ayrı eve çıkabilirim diye düşünmeye başladım yine. Ertesi gün yine kalkıp işe gittim. Öğlene doğru eşim yine hakaretler içeren bir mesajla bu gece eve geldiğimde seni evde görürsem seni vururup, bu gece seni yaşatmam diye mesaj atmış. Ben de bu gece gidicem bir yere diye karar verdim. Bileziklerle bir de yanında 10 bin yen var ya ona güveniyorum. Bir internet cafede odada sabahlayabilirim. Japonya’da en ucuz şekilde sabahlayabileceğiniz tek seçeneğiniz odur.

O gün gök delinmiş, deli gibi yağmur, fırtına var. Göz gözü görmüyor. Eve dönene kadar başörtümden, çorabıma kadar su içinde kaldım. Hemen üzerimi değiştirip kurulandım. Parayla altınları alıp evden çıkacağım dedim. Sakladığım yere elimi soktumki ne bir tane bilezik bırakmış nede o 10 yeni bırakmış. Ne var ne yok hepsini alıp işe gitmiş. Bana da bu gece evde olursan ölürsün diyor.

Zaten psikolojik olarak çökmüş durumdayım. 6. katta oturuyoruz. Şurdan kendimi atsam evde günahsız çocuk var. Ömrü boyunca unutamayacağı bir tramva yaşatmak da istemiyorum. Çantamı alıp kendimi dışarı attım. İlk önce 3 sokak ötedeki bir mini market kenarına gelip oturdum. Cüzdanda para sıfır. Ben bu gece nereye sığınabilirim? Gidecek bir yerim yok ki? Ne yapayım diye yağmur altında su içinde oturup, yağmur gibi ağlıyorum.

Eşim beni aramaya başladı. Ben açmadım tabiki. Mesaj göndermiş. “Gerizekalılık yapma! nereye gittin, dön eve, kız seni merak ediyor. Annem çıktı gitti, nereye gitti bilmiyorum dedi” diye mesaj atmış. Okudum ama cevap vermedim. Peşine türk arkadaşım aradı. Onu açtım. Ondan da bir azar işittim. Çocuk azarlar gibi azarlıyor beni. Eve dönmemi istiyor.

2 saat oturdum market köşesinde baktım olmayacak böyle sabah olmaz dedim. Gittim binaya. Bizim binanın giriş katında çamaşırhane var. İçeride kimse yokmuş. En azından yağmur yok burada dedim, çömeldim bir köşeye. O halime ağlamaya başladım bu seferde. Bildiğiniz haykırarak ağlıyorum. Bu nasıl bir hayat, bu ne biçim yaşam diye. Yarım saat o köşede ağlarken bir anda kız geldi yanıma. Sesimi duymuş. Kim bilir kimler duydu sesimi. Elimden tutup illa eve gel diyor. Babasının bana gönderdiği mesajı okuttum. Baban bana bunu göndermiş. Bu gece yatakta beni öldürse ruhun duymaz dedim. Korkuyorum gelmem dedim.

Kız da “Eğer babam sana bir şey yaparsa karşısında beni bulur, sen korkma gel” diye beni çekiştirip eve çıkarttı. Zaten işten yorgun gelmişim. Bir de kaç saattir yağmur altındayım hemen yatağa girip yorganı çektim.

Gece 11 gibi eşim eve geldi. Ayak sesini duyuyorum. Benim uykum çok hafif olduğu için hemen uyandım ama yorganı tepeme çıkartmıştım.

3 yorum:

  1. Vallaha bizde derdimiz var sanıyormuşuz bu yaşa kadar...

    YanıtlaSil
  2. Ölümle burun buruna gelmişsiniz yine japonya gibi bir yerde "şiddet " olmadığı için sığınma evine almamışlar... zaten durumunuzun 1 tık üstü mezar zaten. Umarım hayatınızın kalanı böyle yaratıklardan daima uzak geçer

    YanıtlaSil
  3. İlla bir kadının dayak mı yemesi lazım güvenli bir yere sığınabilmesi için ya kadının hiçbir yerde mi değeri olmaz.

    YanıtlaSil

Duygularını bizimle paylaşmak ister misin

Youtube Kanalima Abone Olun

Sosyal Medya Kanallarimdan da Beni Takip eddebilirsiniz