26 Nisan 2017 Çarşamba

Yağmurlu bir günde Harajuku..

Japonlar yılın 365 günü yanlarında şemsiye taşır:)
Yağmurda, karda, soğukta, sıcakta, yaz, kış her mevsime göre bir şemsiyesi vardır.
Öyle koca koca kaba şemsiye kullanmasını da sevmezler.
Kol veya sırt çantalarına sığacak kadar katlanıp küçülebilen hafif şemsiyeleri severler.
İstedikleri boyda ve kalitede olsun fiyatı ne kadar olursa olsun muhakkak onu alır.
Bayanlar özelliklerde büyük pahalı alışveriş merkezlerindeki marka şemsiyeleri tercih eder.
Aynı kol çantası, saat, gözlük gibi şemsiyesi de markadır:))
Ama gerçekten de taş gibi oluyor marka şemsiyeler:)
Bazen ikinci elcilerde görüyorum uygunsa bende bu modaya uymak zorunda kalıyorum:)
Ondan ne eksiğim var psikolojisine giriyorsun ister istemez :))
Erkeklerin öyle bir derdi yok. Kendini yağmurdan, yaştan korusun yeterli.
Erkeklerde katlanabilir şemsiyeyi tercih eder. Aynı bayanlar gibi çantasından eksik etmezler.


Burası Tokyo'nun meşhur Harajuku sokağı.
Geçenlerde yağmurlu bir günde bir arkadaş çekip paylaşmış.
Tepkisiz kalmamak elde değil :) bende sizlerle paylaşayım dedim :)
Dün Instagram hesabında da paylaştım (@osakaninmuhtari) herkes bir tek yerde takıldı " Bu şemsiyeler bir birine çarpmıyormu?) Hayır çarpıyor kimse kimseye çünkü yürürken yanındaki kişi hafif kaldırıyor, ötekide alçak tutuyor.
Kaldırımda giderkende, dar bir yolda giderkende öyle.
Adamlar kullana kullana herşeyi pratikleştirmiş.
Resimede dikkatlice baktığınızda resimde de biri yüksek tutmuş, diğeri alçak tutmuş :)
Türkiye'de bakıyorum da hala şemsiye kullanmayı adet haline getirememişiz!
Öyle bir yağmur yağıyorki kadının başörtüsü sırılsıklam olmuş, üst başı vücuduna yapışmış şemsiyesiz öylecek yürüyor! İçini düşünemiyorum bile..
Adamlara bakıyorum başını eğmiş, yakayı kaldırmış koşturuyor.
Bazıları da bulmuş bir çatı, altında yağmurun dinmesini bekliyor:))
Ya aslında alsalar eline güzel bir şemsiye, ayağına da yağmur botu yağmurun altında yürümenin tadını çıkarsalar doyamazlar eminim :)
O şekilde kendilerine işkence ediyor bizim millet:)

Türkiye'de şemsiyeli birini görünce şaşırıyoruz :))
Artık o kadar anormal bir şey görülüyor ki şemsiye taşımak gülüşüyorlar :))
Japonya'da bu tam tersi! Yağmur tiselese bile açılır o şemsiye:)
Bir de işe giden memur dışında yola çıkan herkes bir yağmur botu giyer.
Yani alışverişe, buluşmaya, normal bir işe giden o an yağmur varsa muhakkak giyer.
Yağmur botu da şemsiye kadar çok kullanılır. Hemde renk renk, desen desenleri var süper:)

24 Nisan 2017 Pazartesi

Japon sokak aralarında mini ırmaklar..

Japonya'nın ilk yerleşim yerlerinin sokak aralarında, mahallelerde bu tür mini ırmaklar görürsünüz.
Burası japonyanın ilk başkentlerinden biri olan Kyoto şehrinde bulunan eski bir mahalle.
Kim bilir kaç yüz yıl önce bu mahalleyi kuranlar akan sulara ellememiş, aksine etrafını örüp semte renk katmışlar.
Çoğu akan su içinde koca koca japon balıkları görürsünüz..
Oradan geçen insanlar bazen sırf onlara atmak için yanlarında ekmek taşıyor :)
Yazın ayaklarınızı bile sokup serinleyebilirsiniz :))
Mâlesef osakanın merkezinde hiç yok bu küçük akan sular :(
Çok isterdim bizim mahallede böyle olmasını..


Osakanında kırsal yerlerinde çok var bu mini ırmaklar.
Bazen trene binip gezmeye gidiyorum sırf bu eski japon sokaklarında gezmek için :)
Türkiye'de de böyle olduğunu düşünsenize :)
Çekirdek çıtlatmak için harika bir yer ;p
Özelliklerde yazın mahalleli karpuzlarını soğutmak  için ırmağı doldururdu :))
Bizim pijamalı abiler serinlemek için dalardı suya :))
Mahallenin delikanlıları köşe başlarında değilde paçaları sıyırıp ayaklarını sokarak sohbet ettiklerini düşünsenize :)
Ahh hayallerr hayaller ;p

Japon hırsızların yeni tekniği.

Bir sitede bu paylaşımı gördüm şok oldum..
Japonya'da hırsızların yeni tekniğimiş.
Japonya'da bütün dairelerin kapıların tam ortasında posta kutusu var.
Yanlamasına 30 santim kadar delikten posta atılıp, kanguru gibi bir kutuya dökülüyor.
Beyaz kutu, dairenin içeriden açılabilen bir posta kutusudur.
Kapağı açıp postanızı alıyorsunuz.
Eğer apartman girişiniz şifreli ve güvenlikli girişse sadece apartman yöneticisi bildirim kağıtlarını veya görevli elektrik, su, gaz gibi dairelerin sayaçlarını bakıp faturanızı atıyor.
Eğer apartman girişinizde şifreli giriş yoksa önüne gelen posta kutunuza direk dalıyor:)
İşte bu yüzden ev değiştireceğim zaman şifresiz, güvenliksiz ve kamerasız ev asla tutmam! 3 kuruş fazla oluyor ama geceleri içim rahat uyuyorum.
Japonya'daki arkadaşlar dikkat edelim.



Japonya'ya okumaya veya yerleşmeye gelenler lütfen çok dikkat edin.
Ev tutarken kamerası varmı, güvenlik şifreli girişmi, kapıcısı varmı öğrenin.
Hiç bir şeyi olmayan diğer apartmanlardan 3 kuruş fazla kira ödüyorsunuz ama çok önemli birşey bu.. Özellikle de zırt pırt çalan zilden kurtulursunuz!..
Japonya'da gökdelenler, siteler çok fazla ve pahalı olduğu için çoğu evler boş o yüzden emlakçılar ev kiralama veya satma işlerini kapı kapı dolaşıp, zile basarak tanıtmakta bulmuş yolunu.
Şifreli girişli binaysa, binanın dışında bulunan daire kodlarını rastgele girip zilinizi çaldırıyor.
Başlıyor size elindeki evleri övmeye :)
Yeni dükkan açmış iş sahipleri de broşür dağıttırıyor.
Birde hristiyan kiliselerinin misyonerleri gurubu kapınızı günlük aşındırıyor :)

Ah sizi gidi şakacı türkler ah!

Ahh sizi gidi şakacı Türkler ahh! diye başlıyacam söze :)
Geçen sabah, gözümü açar açmaz oğlana gidip bende seninle gelicem dedim :)
Oğlanla birlikte geldim beyazıta.
Yürüyerek sultan ahmetten eminönüne kadar sabah yürüyüşü yapayım dedim.
Starbuckstan bir icelatte alıp yürüyorken bir restaurantın önünde genç bir erkek OoOo Aysel hanım diye seslendi bana.
Döndüm baktım tanımadığım biri! Dedim nereden tanışıyoruz? Bir hatırla bakalım nereden?
Mümkünatı yok sizi tanımıyorum dedim!..
Nerede oturuyorsun falan.
Dedim şuradan şuraya he beni japonya'da görmüş olasılığın varmı diyor.


Anam osaka'da iki elimle iki ayağımın parmağı kadar türk'üz onada dedim mümkünatı yok :)
2-3 dakika kadar daha ısrar edince, ben sizi tanımıyorum dedim.
Adam gülümseyerek elimdeki buzlu kahvenin üzerindeki ismimi gösterdi...
Allah senin canını almaya emiiiiii
Japonya'da bu tür şeylerle karşılaşmazsınız.
Bir japon erkeği bir kadına değil laf atmak, kafasını kaldırıp da bakmaz bile kadın rahatsız olmasın diye!..
Ama türkiye'de milletçe özgüvenliyiz :)
Bunca sene japonya'da yaşadım bir kez bile başıma böyle birşey gelmemişti..

23 Nisan 2017 Pazar

Japon tarzı tırnak süslemeleri.

Çılgın bu japonlar yaaa :))
Modada öncülük yapacaz diye daha ne çılgınlıklar yapacaklar acaba :))
Kafelerde, alışveriş merkezlerinde çok sık rastlıyorum böyle tırnaklı kızlarla :)
Japon kadınları tırnak bakımına çok özenirler.
Her ay saç, cilt bakımı ve tırnak bakımı yaptıran bayanlar çok fazla.
Gece gündüz çalışıp kazandıkları parayı bakımlarına harcarlar.
Bazıları da bu arkadaş gibi çok çılgın olabiliyor :)
Liseli kızlar yaptırıyor genelde bu tür çılgın tırnakları.
Öyle takma falan da değil ha :) Ciddi ciddi tırnaklarına yapıştırıyorlar.
Canları ne zaman isterse gidip çıkartıp başka şey deniyorlar
Gerçek et değil, normal plastikten  hazırlanıp tırnağa monte ediliyor.
Bir hafta on gün kadar kullanıp başka bir şeye çeviriyorlar:)
Aslında hiç denk sağlıklı bir şey değil. Tırnağın altına hava girmiyor.
Tırnakta, etleri değil havasız kalıyor bence.


Japonya'da kreş çocuklarını taşıma aracı.

Japon annelerinin %80'ni çalıştığı için mâlesef çocukları 6-7 aylıktan itibaren kreşe gidiyor.
Çünkü iş yerinden duruma göre doğuma son bir kaç ay kaladan itibaren izin aldığı için ancak o kadar bekleyebiliyor. Çocuk yaşını göremeden en az 20 senelik okul hayatına başlıyor:)
Japonya'da 0~3 yaş arası çocukları gezmeye, hayvanat bahçesine, müzelere ve parka götürürken resimdeki gibi dört tekerlekli el arabasına doldurup gezdiriyorlar:)
Kreşte en az 10 tane "0" yaş, 15 tane "1" yaş, 17 tane "2" yaş ve 20 tane de "3" yaş sınıfı var.
Genelde bu yaş grublarını aynı zamanda ve aynı yere geziye çıkarırlar.
Çünkü eğitime ve anlamayacakları müze gezilerine götürmezler.
Okul içinde en çabuk sıkılan yaş grubu olduğu için haftada en az 2 kez gezerler :))
Çocukları kaybetmeye, çalınmaya ve kazalara karşı korumak için el arabasız çıkmazlar.
Gerçekten süper fikir. Bizim ülkemizde henüz çocukları 0~ yaştan itibaren vermeler yeni yeni başladığı için henüz bu manzaralarla karşılaşmadığınızı tahmin ediyorum.


Peş peşe doğum yapmış anneler içinde süper fikir :))
Böyle 3-5 çocuk bir arada taşıyan bebek arabası olmayınca :)
Bu şirinelerle sokakta karşılaşınca durdurup mıncıklayasım geliyor valla :)
Japon beymişleri çok tatlı oluyor yaaa

19 Nisan 2017 Çarşamba

Miyazaki Takachiho kanyonu..

Sağolsun sevgili takipçilerimden japonya'nın meşhur yerlerini, gezilecek yerlerini soran mailler alıyorum sık sık. Bu ana kadar bir çok gittiğim, gezdiğim yerleri yazdım, tanıttım.
Tüm bu seyahat edilecek yerleri sayfanın sağında bulunan "Kategoriler" başlık altındaki "Gezi" linkinden ulaşabilirsiniz. Sadece o başlık altında topluyorum, başka yerde aramayın:)
Sadece gittiğim yerleri değil, gitmek istediğim, çok merak ettiğim, arkadaşlarımın önerdiği yerleri de sizlere tanıtmak istiyorum. Hep birlikte gezip görelim:)


Bu yazımda, cennetten bir cimcik koparılıp japonlara hediye edilmiş bir köşeyi tanıcam.
Japonya'nın güneyinde Kyushu adasında bulunan Miyazaki şehrinin, Takachiho kanyonu.
Adada bulunan volkan dağından zamanla akan lavların soğumasıyla oluşmuş duvarlarıyla muhteşem bir kanyon vadisi.
İster yukarıdan aşağı vadiye bakarak yürüyün ister sandalla dolaşın.
Mükemmel ötesi bir doğa harikası, Kesinlikle gidip, görülecek bir yer..
Dağların tepesindeki kar suyula oluşan doğal şelalesi, şelalenin aktığı su göleti, bu gölette insanların bir miktar verdikleri parayla bindikleri sandallar.
Burada sandalları insanlar kendileri değilde sandalcılar çekiyor.

Kyoto'nun arashiyama da kendiniz kullanıyorsunuz sandalı.
Benim oğlanla, eşim alışık olmadığı için bayağı bir cebelleşmişlerdi küreklerle :))
O anın hatıra videoları YouTube sayfamda mevcut:)) ( youtube.com/gulsehrim) yazıp aratın.
Profesyonel fotoğrafçıların sık sık gittikleri yer. Düğün fotoğrafçılarında gözdesi burası.
Resimde gördüğünüz de gelinle damat. Muhteşem bir düğün hatırası değil mi?
Gidip, görüp geldiyseniz eğer bizimle burada paylaşın resimlerinizi :)

18 Nisan 2017 Salı

Japonya'nın mevsimlik çay işçileri..

Oyyy kurban Karadeniz. Memleketimin çaycı emekçileri.
Ben pek çaycı olmasam da sabah kahvaltısında çay olmadan karnım doymuyor :))
Japonya'ya taşınınca da farklı farklı tatları, renkleri olan japon çaylarıyla tanıştım.
Valla türkiye'de bilmezdim yeşil çayları, diyet çayları nedir, tadı nasıldır:)
Kültürü gibi yemekleri de çok zengin olan bu ülkede bayıla bayıla içiyorum artık.
Ama bu çayları aslında ne emeklerle üretildiğini bilmiyordum.

Hani japonya diyince teknoloji, robotlar, gökdelenler de yaşayan zenginler gelir.
Meğersem japonya'da da emekçi mevsimsel işçiler varmış.
Bu resimdeki bayanlar mevsimsel çay işçileri.
Giydikleri işçi kıyafetleri bölgelere, yörelere göre değişiyor.
Aynı bizim karadenizliler gibi yöresel giyinmemişler mi? Cok otantik yaa


Üniversiteli, ofis çalışanı, memur çok fazla ama emekçilerde az değilmiş meğersem.
Bu güne kadar gezdiğim, gördüğüm küçük kasabalarda bahçelerde çalışanlara rastladım.
Helede pirinç tarlaları çok emek istiyor. Neredeyse yılın yarısı pirinç tarlasındalar.
Meyve, sebze üretimi ve hayvan yetiştiriciliği çok az olan ülkenin en büyük geçim kaynağı olan çaycılık çok yaygın. Çay; geniş araziler, tarlalar, bahçeler olması gerekmeyen bir bitki. Dağların, tepelerin üzerinde, eteğinde her yerde yetiştiriyorlar.
Japonya diyince benim ilk aklıma çay geliyor artık:)

Fukuoka Kawachi mor salkım tünelleri.

Son yıllarda japon televizyonlarında çokça reklamını gördüğüm, japonya'nın yeni gözdesi mor salkım tünellerini tanıtmak istedim.
Bildiğiniz gibi japon sakuraları dünyada çok meşhur oldu.
Yurt içinde, yurt dışında sırf sakura çiçeklerinin açtığı döneme denk getiriliyor tatiller.
Yabancı turist akımına uğruyor ülke sakura zamanında fakat sakuralar kadar büyüleyici başka bir güzellikte var. Sadece tanıtım eksikliğinden yabancılar bilmiyor buraları.
Belki şuan ilk kez tanışıyorsunuz ama japonların en değerli bir festivali haline geldi.
Bu ağaçlar da dönemlik maalesef. Aynı sakuralar gibi en fazla 15 gün dayanabiliyorlar.
O yüzden japonya seyahatiniz bu günlere denk gelmişse uğramanızı şiddetle tavsiye ederim.
Sakın üzülmeyin sakuraları kaçırdım diye :) başka güzelliklerde var bunun gibi :)
Japonya'nın süprizleri bitmez :) her mevsim, her yöre bir ayrı güzel bu ülkenin.
Aşağıda hangi aylarda, günler arası ve hangi bölgede olduğunu yazdım.
Ölmeden önce görülmesi gerekenler listenize katın derim :)


Mor salkımlar tüneller halinde sergilenmiş.Her tünelde rengarenk gökkuşağı gibi 22 çeşit salkım türlerini bir tek burada bulabilirsiniz.
Salkımlar; kırmızı, beyaz ve mor renkleri; uzun, kısa ve bodur çeşitlerde.
Her yıl 4. Ayın ortası, 5. Ayın başı arası açar bu ağaçlar.
Bu yıl 4.22~5.~7 arası. Kesinlikle gidip görülecek bir yer.
Mor salkım tünelleri, ilk haftası tam açmamış, son haftası da dökülme dönemi olduğu için 4. Ayın sonları gibi gitmenizi tavsiye ederim. Giriş ücretlidir.
Baş ve son günleri kişi başı 500 yen. Ortaları kişi başı 1,500 yene kadar çıkıyor.
Gitmeden önce bulunduğunuz şehirdeki konbini marketlerinde giriş biletlerini satın alabilirsiniz. Alıp gitmek daha kolaylık olacağı için tavsiye ederim.
Lise son'a kadar bütün çocukların girişleri bedava.
Sabah 08:00 akşam 18:00 arası açıktır.

Mor salkım tünellerine 'Yahata' tren istasyonundan ücretsiz servisler kalkıyor.
Aracıyla gelemeyenler için çok iyi bir hizmet. Her saat başı kalkıyor.
Servis araçları trenlere bağlı çalışıyor. Bahçe sabah 8 de açılıyor fakat ilk tren 9 da geliyor.
Bahçe akşam 6 ya kadar ama tren sanırım 3'e kadar bunu sorup öyle oyalanın.
Kendi aracıyla gelenler içinde ücretsiz otopark hizmeti var. Bu heryerde olmaz buda çok iyi:)
Birde eğer satın aldığınız biletin üzerinde gün ve saat yazıyorsa o gün içinde, o saatler arası kullanabilirsiniz. Geri iade kabul edilmediği için buna dikkat edin.
Tuvaletler sadece otoparkta var. O yüzden unuttuğunuz, ihtiyacınız her ne varsa çıkıp geleyim derseniz geri giremezsiniz :) Aynı biletli müzeler gibi tek seferlik bilet bunlar :)
Yer: Kitakushu'nun Fukuoka şehrinde. Kawachi Fujien park
Açılmasına son 2 gün kalmış.  Acele edin :)

9 Nisan 2017 Pazar

Japonya'da okul çocuklarını caddeden geçirmek.

Bu aralar okul açılma ayı olduğu için sık sık japonya'nın okul ve eğitim sistemini yazıyorum.
Takipçilerimin arasında türk öğretmen çok fazla var :)
Sürekli japonya'nın eğitimi hakkında yazı yazmamı rica ediyorlar.
Bende japonya'nın eğitiminin inciğini, cinciğini yazıyorum :))
Bilinmedik konu kalmayacak bu gidişle:) Ama öyle güzel bir sistem ki anlatmakla bitmiyor.
Türkiye ile kıyaslayınca dağlar kadar fark varmış aramızda diyesim geliyor.
İyiki de çocuklarımı japonya'da okutmuşum ;p
Geçen ki yazımda Japonya'da çocukların okula gidiş geliş sistemi ni anlatmıştım..
Linki tıklarlasın çocukların okula nasıl gittikleri hakkında ayrıntılı bilgi alırsınız.
Kısacası anne veya babaların çocukları okula götürüp getirmediklerinden bahsettim.
Bu yazımda da sadece ilkokullarda olan bir sistemden, ilk okul çocuklarının ebeveynlerin zorunlu olan bir görevden bahsetmek istiyorum.
Çocuğu okula götürmüyoruz ama 3 ayda bir mecburi olan bir görevi de yapmak zorundayız..

Çocuk kaçırma olayları japonya'da da çok fazla var maalesef.
Bu yüzden japonya'da güvenlik hat safhada.
Çocukları okul yolunda tek başına bırakmıyor belediye ve okul yönetimi.
Belediyenin güvenlik güçleri olan "PTA" araçlarıyla sabah 7 akşam 9 arası devriye ye çıkıyor.


Resimde gördüğünüz bayan, bu çocuklardan birinin velisidir.
Üzerine görevli forması giymiş, elinde sarı bayrakla çocukları caddede karşıdan karşıya güvenli bir şekilde geçirmek için bugün görevli. Biraz acemi birine benziyor:)
Bu göreve japonca'da "Toukouhan-登校班" deniliyor.
Okul yönetimi okulda kaç çocuk varsa her birinin velisini yıl boyunca takvime yazmıştır.
Her veli, okulun açık olduğu her gün için birer birer görev alır.
Aşağı yukarı bir okulda 500 çocuk vardır. Bir veliye sıra 3 ay'da bir geliyor.
Yani devir daim gibi birşey oluyor :) 3 ayda bir dönüp dolaşıp tekrar baştan başlıyor.
Okulun veya o yılın öğrenci sayısına göre 3 aydan az da olabiliyor, 3 aydan uzun da olabiliyor.

Bu bayrak görevine çıkmadan evvel okulun ilk toplantı günü hangi ışıklarda bekleyeceğiniz size bildirilmiştir.. Herkes kendi evinin en yakınında bulunan trafik ışıklarında görev yapar.
Yani benim mahalleme 5 mahalle ötedeki gelip, ben okulun diğer tarafına gitmiyorum.
1. Sınıftan, 6. Sınıfa kadar yıllarca aynı ışıklara çıkarız.
Çıkacağınız gün bir hafta öncesinden belirlenip çocukla bildirim kağıtı geldiği için anne veya baba hangisi o günün sabahı işe geç gidecekse o çıkıp çocukları geçirir.
Eşim ay'da yılda bir çıkardı:) aslında işe öğlene doğru giden bir insan ama yataktan kaldırıpta bayrağı eline vermek zor olduğu için ben çıkıyordum genelde :)
Çocuklar seviniyor baba çıktığı gün diyince gaz'a gelip çıkardı:)
Kızın ilkokulu da bittiği için bizim evde bu göreve son verildi çok şükür:)

Yukarıdaki verdiğim linkte de belirttiğim gibi çocuklar sabahları evden 07:50 gibi çıkar, toplanma yerinde 5 dakika daha bekler, grup tamamlandığında okul yolunda yürür.
Anne veya baba o sabah görevliyse, çocuktan evvel evden çıkmak zorundadır.
Çocuklar okul yoluna çıkmadan yolların ve caddelerin güvenliği kontrol edilmeli.
07:30 da çıkarız. Duracağımız nokta belli olduğu için direk yerimize geçeriz.
Etrafta bir olay varmı, inşaat, tehlikeli bir durum varmı diye kontrol edilir.
Yavaş yavaş sarı, lacivert veya beyaz kafalar görülür:)
Her okulun şapka rengi farklıdır. Bizim semtin okul şapkası sarıdır.
Semtin başındaki görevli veli, yavaş yavaş çocukları size doğru güvenle göndermiştir.
Çocuklar size yaklaşmışsa ve o an sarı ışık yanıp sönüyorsa bayrak havaya kalkar.
Bayrak havaya kalkmışsa çocuklar oldukları yerde durur çünkü bayrak havadaysa geçiş yasak demektir. Cadde tamamen boşaltılıp arabaların geçişleri sağlanır.
Yeşil ışık yandıktan sonra yolun ortasında dikelip, bayrağı yana doğru açarak çocuklara yol güvenli artık geçebilirsiniz diye işaret verilir.
Diğer elide arabalara kaldırarak dur işareti yapılır.
Çocuklar asla sizin izniniz dışında kımırdayamaz, kendi kararıyla karşıya geçemez.
Burada sizin her hangi bir hatanız çocukların hayatını etkiler.
O gün trafik polisi kadar yetkiniz var demektir.
Caddenin bir başında biri diğer başında başka bir veli dikelir.
Görevli veli caddenin karşı tarafında güvenle çocuğu gönderir, diğer görevli veli o çocukları karşılamaya gelerek caddeyi geçirtir.

Veliler sadece sokak arasındaki ışıklarda ve küçük caddelerdeki ışıklarda tek görev alır.
Büyük şehir içi otoban caddelerinde, dörtyol ağzında, daha işlek caddelerde belediyenin profesyonel eğitim almış güvenlik görevlileri de size eşlik eder.
Büyük ana yollarda, çocuk geçişleri kalabalık ve araba geçişleri çok fazla olduğu için profesyonel yardım alınması çocukların güvenliği için çok önemlidir.
Ayreten yine belediye'ye ait PTA denilen güvenlik kolları polis arabasına benzer arabalarla çocukların okula geçişlerinde etrafta devriye gezer.
Sabahları bu görevli araçların sayısı çok fazla olur. Ders başladıktan sonra 1 veya 2'ye düşer.
Bütün gün okul çevresini, okul yollarını, özellikle de okul dönüş saatlerinde dolaşır.

Yola çıkan ilk gruptan, semtin en sonundaki son grubun geçişine kadar beklemek zorundasınız. Aman benim çocuk geçti ben gidiyorum diyemezsiniz!
Son grubun geldiğini, semtin sonunda oturan en sondaki eve kadar gidip o çocukla birlikte gelen öğretmenden öğrenirsiniz.
O günkü görevli öğretmen tüm ışıklardaki velilere tek tek teşekkür edip son gruptu bugün zahmet edip geldiğiniz için çok teşekkür ederiz diyerek önünüzde eğilir ve artık dönebilirsiniz der. İşte o zaman o günkü görevinizin sonuna gelmiş olursunuz :)
Bayrak sizde kalır. Ertesi sabah çocuğunuzla okula geri gönderirsiniz.
Evde unutmayın sakın çünkü ertesi sabah diğer velilere lazım o bayrak.
Bazen çok nadirde olsa o öğretmen bayrakları toplaya toplaya okula döner.
Bir kaç ay sonra tekra göreve hazır olun :))

Japonya'da öğretmenlerin Ev ziyareti.

Japonya'da geçen haftadan itibaren okullar açıldı.İlk hafta fazla ders yapılmaz.
1. Sınıfların tanışma ve yeni arkadaşlarıyla kaynaşması için genelde dersler boş geçer.
Sınıf atlamış çocuklarda yeni atanan hocalarıyla kaynaşma çabası içindedirler.
2. Haftadan itibaren ders görmelere başlanır.
Öğretmen öğrencilerini, öğrencilerde öğretmenini tanımıştır artık.
Bundan sonra derslere odaklanılır.
Öğretmen aşağı yukarı kimin sorunu varsa çözmüş durumdadır.
Yani bir şeye alerjisi olan çocuk, içine kapanık çocuk, çok yaramaz çocuk kim bilir.
Zaten okul başvuru formlarında kısacası çocuğun genel bilgileri mevcuttur.
Önceki yazılarımdan biri olan Japonya'da okul alışverişi adlı yazımı okuyun.
Öğretmen, bu formlarda yazan çocuğun bilgileri ve gözlemleriyle hareket etmeye çalışır.
Yaklaşık 2 ay içinde öğretmen sorunlu olan çocukları çözmüş ve çocuğun okul bilgileri yazan "Öğrenci bilgileri" dosyasına tek tek not etmiştir.
Okulun ilk günlerinden, mezun olduğu güne kadar bu dosyaya işlenir bu bilgiler.
1. Sınıfta ne yaşanmışsa, 2.3.4.5.6. sınıfa kadar her bir bilgi yazılıdır.

Okulun başlangıcından 1-1,5 ay sonrası, yaklaşık nisanın sonu, mayısın başları gibi öğretmenin​ ev ziyaretleri başlar.
Türkçe ev ziyareti olarak geçen bu kelime japonca'da "Kateihoumon-家庭 訪問" diye geçer.
Bu tüm japonya genelindeki okullarda geçerli ve her yıl tekrarlanan bir sistemdir.
Çocuğunuzun sınıf öğretmeni tüm öğrencilerinin evlerini ziyaret etmek zorundadır.
Öğretmen bir bildirim hazırlayıp sınıfındaki tüm çocuklara verip ailelerine iletmesini ister.
Bu bildirimde ailelere sınıf öğretmeninin eve geleceği bilgisi vardır..

Çocuğun eve getirdiği kateihoumon bildirisinin en altında hangi gün, hangi saatler arasında müsait olduğunuzu belirtmeniz gereken bir bölüm vardır.
Pazartesi~cuma arası bir günü işaretlemeniz, o gün içindeki saati yazmanız istenir.
Yaklaşık 15 gün öncesiden gönderildiği için çalışıyorum, meşkulüm, kabul edemem gibi bir lüksünüz olamaz. Anne, baba veya her ikisi de hazır bulunmalıdır..
Öğretmenin gelmesi, sizinde kabul etmeniz zorunlu bir sistemdir bu..

Japonya'da yaşlı kesim, genç kesimden çok fazladır.
Çalışan insan çok olduğu için de çocuk yapma oranı çok düşük bir ülkedir japonya.
Bir çocuk yaparken en az 6 ay işinden uzak kalmak zorunda kalıyor anne.
Okullarda da çocuk sayısı çok düşüktür. Bir sınıfta 19~25 arası çocuk var.
27~30 gibi sayıya çıkan sınıflara öğretmende, velilerde çok şaşırıyor :)

Öğretmen sınıfındaki çocukların ev ziyaretini en fazla 1 hafta içinde bitirmek zorundadır.
Çok fazla uzatamıyor. Bildirimde belirlediği tarihten itibaren sınıfı küme küme haritaya göre bölmüştür. En yakın evden itibaren başlar ve günlük en fazla 3~5 ev gezer.
Haritaya ve çocuğun okul bilgilerindeki adres bilgisine göre yola çıkar.
Sabah 8 de ders başlar. Öğleden sonra 3 gibi ders biter ve çocuklar tek tek eve döner.
Öğretmende zil çalar çalmaz zamanı varsa üzerini değişir, eğer yoksa okul kıyafetiyle o günkü ziyaret etmesi gereken adreslere doğru hızla yola çıkar.
Bisikletiyle dolaşır evleri. Ne kadar çok ev ziyaret ederse o kadar çabuk biter kateihoumon.


Öğretmenin geleceği günü ve saati biliyorsunuz zaten.
O gün ev, diğer günlerden daha temiz ve düzenli olmalı. Üst başınız tertipli olmalı.
Çünkü sizin tavır ve ev ortamınıza göre okul idaresine ve belediye'ye gidecek bu bilgiler.
Aksi bir tavrınız, düzeniniz olduğu taktirde belediye işe el koyacak.
Yani gerekirse çocuğu himaye ve kontrol altına alma hakkı var.

Çalışıyorsanız o gün iş'ten kateihoumon var diye izin alıp evde hazır bekliyorsunuzdur.
İş verenler de bunun zorunlu bir sistem olduğunu bildiği için size izin vermek zorundadır.
Öğretmen gelecek diye zahmet edipte pasta, börek hazırlamanıza gerek yok :)
Çünkü öğretmenin onları yiyerek muhabbet edecek vakiti yok.
Kibarlık olsun diye siz yinede sehba veya masanın üzerine bisküvi, kurabiye, çay koyun :)
Yemez içmez ama hava o gün büyük ihtimal çok sıcak olacağından ve öğretmenin koşturmasından dolayı soğuk bir çay ona çok iyi gelecektir:)

Öğretmenin ev ziyaretinin sebebi nedir? Diye soracak olursanız aşağıda sıraladığım, hocanın size soracağı sorular ve yol boyunca, ziyaret süresince yapacağı gözlemlerdir.
Çocuğun durumu (okulda ve derslerinde yaşadığı herhangi sorun varmı?)
Arkadaşları ile ilişkisi (okulda arkadaş edinmede zorluk yaşıyormu?)
Dışlanma sorunu (Okulda arkadaşlarından herhangi bir dışlanma sorunu yaşıyormu?)
Öğretmeniyle ilişki durumu (Öğretmeni ile bir sorunu olup olmadığı?)
Derse ilgisi (Ev'de ödev yapıyormu? Öğretmen ders anlatırken anlamakta güçlük çekiyormu?)
Teneffüslerdeki hareketleri ( Teneffüslerde çocuğun her hangi bir sıkıntısı varmı?)
Bahçede oynaması ( Teneffüs veya boş derslerde bahçeye çıkmak isteyip istemediği?)
Sınıf içinde arkadaşlarıyla oynaması (sınıf içi arkadaşları ile diyaloğu)
Kütüphaneyi kullanıp kullanmaması (Kütüphaneden kitap alıp kullanıp kullanmadığı)
Çocuğun orturduğu mahallenin durumu ( çocuğun oturduğu çevreyi öğretmenin gözlemi)
Çocuğun yaşadığı evin durumu (kendine ait bir ortamı, odası varmı? Temiz ve kullanışlımı?)
Aile ilişkilerini gözetlemek (ziyaret boyunca anne/babanın kişiliği gözlemlenir)
Okul yolunun güvenli olup olmadığı (çocuğun evden okula gidiş gelişleri güvenli mi?)
Aynı şekilde üstte sıraladığım soruları sizde sınıf öğretmenine sorabilirsiniz.
Yani karşılıklı bir soru: cevaplı bir sohbet olacaktır.

Eğer ki çocuğunuzun bir yiyeceğe alerjisi, helal/haram gibi yiyecekle ilgili sorunları varsa zaten okul başvuru formunda kesinlikle ve kesinlikle yazma zorunluluğu size aittir.
Yazmadığınız, belirtmediğiniz herhangi bir sorunu okula ve öğretmene mâl edemezsiniz!
Yemek seçen bir çocuksa bunu okulda yapamaz. O sorun sadece ev içinde geçerlidir.
Hastalık veya​ inanç bakımından sorun varsa ve siz bunu belirtmişseniz fakat okul bu konuda herhangi bir yalnışlık yapmışsa okulu veya öğretmeni şikayet etme hakkınız vardır.

Bunların dışında sizin ekstra olarak sınıf öğretmenine sormak istediğiniz soru varsa sorun!
Çocuğunuz eğer ki içine kapanık bir çocuksa bunlardan hiç birini gelip size anlatmıyordur.
O yüzden merak ediyorsanız sormaya çekinmeyin.
Okulda çocuğunuz için endişe ettiğiniz herhangi birşey için tekrardan öğretmene rica edin.
Öğretmen gözden kaçırmış olabilir. Malum bir tek sizin çocuğunuz yok sınıfta:)
Çocuk ve okul dışında boş muhabbetle öğretmeni ısrarla tutmayın.
Öğretmen görevlidir ve sizden sonra başka bir öğrencinin evine gitmek zorundadır.
Diğer velilerin de belirlediği saat olduğundan sizden sonraki eve çabucak geçmelidir.

Japonya'da 3 aylık bebeklere yapılan BCG aşısı.

Gözünü sevdiğim japonya daha fazla şaşırtma beni :)
Bugün de güzel bir konu hakkında yazmak istedim.
Konumuz, bebeklerin 3. ayına bastığında yapılan "BCG" aşısı..
Bu aşıyla kızım sıla doğduğunda tanıştım:)
İlk gördüğümde inanın hayretler içinde kalmıştım:)
Bebek doğduğunda bir kaç aşıyı hastanedeken yaptılar.
Sonra çocuk 1 aylık olduğunda kontrole götürdüm o günde yaptılar.
Bir dahaki aşı 3 Aylık olduğunda olacak dediler.
Ama bu sefer bize değilde belediye binasının 3. Katına götüreceksin dedi hemşiremiz.
Çocuk 3 aylık oldu, telefon ettim haftada bir kez sadece çarşamba günleri oluyormuş.
Bende çocuğun 3 aylık olduğu ilk çarşamba belediye'ye gittim.
Belediye'ye vardım ki bebek arabalarıyla gelen annelerle dolu.
Bayağı bir kalabalıktı. Yukarı çıktık aman Allahım çok sıra vardı.
3'er 5'er içeri alıyorlardı bebekleri. Ağlayan ağlayana, altını değiştiren, pışpışlayan:))
Büyükçe bir odaya girdik. Öyle 3-5 kişi içeri giriyoruz ama içeride de Sıra varmış!
20-30 kadar sandalyeleri sıralamışlar, sana en son sıradan başlayarak otur diyorlar.
Oturdum, yavaş yavaş önlere doğru geldim.
Önlere yaklaştıkça göz bebeğimde büyümeye başladı:))
Oğlumu türkiye'de doğurduğum için 3. Aylıkken yapılan aşıyı çok iyi hatırlıyorum ama bu çok farklı birşey.
Bir an korktum bu nedir?
Doğru birşey mi yapıyorum acaba bu aşıyı yaptırmakla? diye terettütte kaldım inanın.
Sıra bize geldi, doktor oturttu önüne, hemşireler çocuğun kolunu hazırlamıştı zaten.
Tövbe estağfurullah dedim:)) Adam sanki Osmanlı mührü vuracak:)
Genişçe bir aparata sırasıyla farklı farklı ilaçlar ekledi. Çocuğun koluna sürdü birşeyler.
Ortaladı mühürü gümmm diye iki seferde bastırdı, çocukta bastırdı çığlığı:))
İlk vurduğunda hiçbir şey görünmüyordu. İğne uçları belli belirsiz var ama normaldi.
Hemşireler bana bu bir hafta içinde çocuğun koluna su değirmememi, banyo yaptırırken sarmamı istedi. 3 gün içinde herhangi bir şişme, kızarıklık olursa çocuğu hemen hastaneye götürmemi söyledi. Zaten korkmuştum birde bu açıklamalarla iyice ürktüm!


Noluyor yaaav biri bana benim dilden anlatsın diye neredeyse çığlığı basacaktım:)
Ozamanlar şimdiki gibi japonca nerdeee..
Hamileyken kontrollere, doğumumda hep canım arkadaşım maki san geliyordu.
O bana benim anlayacağım dille anlatıyordu sağolsun.
Aşılara da artık zahmet olmasın diye çağırmaya utanıyordum..
Alışmam lazımdı, başımın çaresine bakmam lazım!
Aşının üzerinden bir hafta geçti. Bir hafta sonra aşı yapılan yer kızarmaya, delik uçları kabarmaya ve pul pul olmaya başlamıştı. Korktum acaba alerjimi yaptı?
Hani 3 gün içinde olursa getir dediler ama üzerinden bir hafta geçti, şimdi olmaya başladı.
Hemen maki san'a, apartmandaki samimi japon komşulara gösterdim çocuğun kolunu.
Onlarda bunun normal olduğunu, iyileşme sürecine girmeye başladığını söylediler.
Zamanla delikler sayılmaya, kabarmaya, su toplamaya başladı.
Saydım 18 iğne deliği varmış:) yaklaşık 15 günü buldu kabarıklığın inmesi.
Kızarıklık geçti, düzleşti ama delikler pembeleşmeye başladı.
1 ayı buluyor iyileşme süreci. Eğer ki japonya'da doğum yapcaksanız sizde bu süreçten geçeceksiniz :) Benim gibi korkmayın sizler için yazmak istedim :))
Bu aşı yaklaşık 25-30 yıl evvel başlamış. Şimdilerde 0~30 yaşları arası gençlerin hepsinin kolunda bu 18 deliği görebilirsiniz. Eğer kız, erkek arkadaşınız varsa kolunu bir açıp bakın:)
Şimdi kızımın kolunda delikler yine belli belirsiz gözüküyor. Genelde sıcaklarda daha belirgin.

8 Nisan 2017 Cumartesi

Japonların L harfiyle savaşı

Japoncayı öğrenenler bilir japonca'da L harfi yok.
Japonca'da L ile kullanılan kelime de yok :) nasıl ki bizim türkçemizde X harfi olmadığı için İngilizceden gelen kelimeye "KS" harflerini kullanıyoruz.
Japonlar'da kendi dillerine giren kelimeleri "Ra Ri Ru Re Ro" ile kullanıyorlar.
Örneğin "Nasılsın" Nasurusun, "Selam" Seramu, "Deli" Deri, "Selim" Serimu gibi kullanıyorlar..
Anaokulundan, üniversiteden mezun olana kadar bu dili öğreniyor.
Yabancı dil öğrenmeye çalışan japonlar ne yaparlarsa yapsınlar L harfini kullanamıyorlar.
İsteyerek mi derseniz yok! İstem dışı. Seçemiyor insanlar bu iki harfin arasındaki doğruyu.
15 yıldır Türkçe öğrettim japonlara. Yaklaşık 50 kişiye yakın özel ders verdim.
İlk yıllar L harfi bana takıntı yapmıştı. Sürekli düzeltmeye çalışıyordum.
Saatlerce dil dışarı L, dil içeri R dedim durdum!
Ama sonraları bunun imkansız birşey olduğunu anladım.
Geç oldu ama güç de oldu :) Yok japonlara L ile R yi doğru yerde kullanmasını öğretemedim!
Artık he hee oldu tamam! diyorum :) Kendi çocuklarımda dahil buna.
Öğretemiyorum ne yapayım?:))


Bu resim, kızımın geçmiş doğum gününden bir kare..
Sağolsun sınıf arkadaşları çerçeveletmiş hediye olarak getirmiş.
Benim kız da evde bulunan kendinden yapışkanlı harf etiketleriyle ismini yazmış
Evet evet bu benim kızın adı. Kızının adını Sıra mı koydunuz? diye merak ettiniz değilmi :)
Tabiki de kızıma sıra ismini takmadım:)
Takipçilerimin çoğu bilir benim kızın adı Sıla.
Ama gel görki bu kızda japonya'da doğdu büyüdü:))
1,5 yaşından itibaren okula gidiyor. Kreşe çok küçük yaşta başladı.
Kreşten itibaren harf öğrenmeye başlıyorlar. Yaklaşık ilk okula 2-3 sene kalaya yakın.

Benim çocukların japoncası, türkçeden daha iyi.
Türkçesi az ama öğretiyorum ve evde Türkçe konuşuyoruz.
Sohbetimiz çok komik oluyor :) Telaffuzları çok tatlı. Ben anlıyorum sadece :))
Türkiye tatillerinde akrabalar bana soruyordu ne dedi diye:)
Evde japonca konuşma yasağı var. Ama herkes işe, okula gittiği için muhabbetimiz azdı.
Oğlan geçen sene "Yös" (yabancı öğrenci sınavı) na girmeden önce TÖMER'in Türkçe seviye testine girdi en düşüğünün bir üstü çıktı. B diyorlardı sanırım?
Ama bu aralar ilerlemiş bayağı:)
Hem ders çalışıyor, hem yeni Türkçe kelimeler öğrenemeye uğraşıyor.
Bilmediği bir dilin okulunu okuyor işte :)

2017 Türkiye referandum seçimi.

Bir türlü oturtamadık düzeni.. Bir türlü ayak uyduramadık dünyaya.
Zırt pırt seçim! 2 senede bu 3. Seçim sandığına gidişim..
İki sene evveline kadar bir kez seçime katılmıştım :)
Yıl 199? larda olan seçimdi. Kim kazanmıştı unuttum :)
Yalnış hatırlamıyorsam Anavatan partisiydi ozamanlar oy verdiğimiz parti.
Babam severdi anavatan partisini bir de Turgut özal'ı..
Ülkemiz neleri gördü, neleri atlattı. Allahım inşallah daha beterlerinden sakınsın..
Şuan beterleriyle yaşamaya çalışan ülkelerle çevrili vatanımız.
Görüyoruz orta doğuyu...
Dün yine bir seçim sandığı yoluna çıktım.
Aslında evden çıkıp, sandığın başına gelene kadar, zarf ile mühürü elime alıp, kabine girene kadar hala kararsızdım..
İnanın Evet ile Hayır seçeneğinin yanına kararsız da koysalarmış çok iyi olacakmış.
Hangisinin hayır, hangisinin şer olacağına hala aklımda ermiyor.
İster istemez bir seçim yapıp bastık mühürü..


Allahım inşallah hayırlısı hangisiyse onu kabul etsin.
Ülkemizin adına hayırlısı neyse onun yolunu açsın diyorum..
Çocuklarımızın geleceği için hangisi iyise, geriye değil ileriye dönük bir seçim olsun.
Ben siyasetten, siyasiden, partiden, güzel lakırdılardan anlamam! Parti de tutmam :)
Tek tuttuğum şey Fenerbahçeydi onuda 15 yıl önce bıraktım. Çünkü japonya'da maçları takip etmek zor :)
Türkiye'de, Avrupa'da maç oynarken bizde sabahın 4-5 gibi oluyor, nasıl izleyecen:)
Yani benim için parti, lider yok. Kafama yatkın birileri demi yok derseniz eh işte..
Hiç mi sevmediğin bir parti yok dediğinizde elbet! O da malum TBMM'ize karışan hayinlerin partisi!
Facebook sayfamda Dinciler, Atatürkçüler, Solcular ve Sağcılar. Akp'cisi, Chp'cisi, Mhp'cisi (malum diğer parti sayfamda olamaz) akşama kadar gına getirdi.
Herkes fikrini paylaşıyor tamam anladık! ama yeter.. Lütfen ısrarla aynı şeyleri söylemeyin..
O onu kötülüyor, diğeri öbürünü.. Küfürler havada uçuşuyor.
Kimsenin kimseye saygısı kalmamış! Parti liderleri dahil..
Biri kendi üstüne hakaret ediyor, diğeri halkı aşağılıyor, öbürü küfür ediyor, bir diğeri tehdit ediyor. Gel de parti tut :)

Ben babamın zamanlarını özledim. Kimse kimseye hakaret etmezdi.
Komşu komşusunun tuttuğu partiye laf etmez, aşağılamaz, kin tutmazdı!
Bitişiğimizdeki Alevi komşumuz CHP'ci, babam Anavatan'cıydı birbirlerine saygı duyarlardı..
Oturduğumuz semtin yarısı alevi, yarısı Sünni. Semtin yarısı bir partinin bayrağı, diğer yarısı diğer parti'nin bayraklarıyla donatılırdı.
Kimse kimseye sen hangi partilisin diye sormazdı! Tuttuğu partiye göre tavır sergilemezdi.
Şimdi facebook'da alenen tuttuğu parti'nin paylaşımlarıyla kendince düşman çatlatıyor.
Türkiye ikiye, dörde bölünmüş halde. Dinci-Çağdaşçı, Akpci-Chpci, Vatan sevdalısı- sözüm ona özgürlükçü, Atatürkçü-Erdoğancı.
Hepsi bizim ülkemizin gerçeği değilmi?
Ben Türküm! Türkiyeli vatandaş..

6 Nisan 2017 Perşembe

Japonların beden dili (Onaylama)..

Japonlarla, dille anlaşamıyorsanız el işaretleriyle anlaşmaya çalışın :)
Bu konuda çok iyiler ve daha pratikler. Dilleri gibi el işaretleri de farklı bu insanların.
Ama el işaretleri dillerine göre daha basit ve çabuk öğrenebilecek hareketler.
Yaz tatillerimizi; 2 yaz japonya'da, 1 yaz türkiye'de geçiriyoruz.
Türkiye'ye gidemediğimiz zamanlar annem zirayetimize gelir sağolsun.
Malum 60 yaşlarında bir kadın, o yaştan sonra japoncayı sökemez!
Annemde el işaretleriyle anlaşıyor onlarla :))
Markette görmelisiniz :) Kaç para diye sorması, bu varmı diye paketi evden götürüp göstermesi, tuvalet ne tarafta diye tarif etmesi çok tatlı oluyor :))
Annemin japonca'da öğrendiği tek kelime "Afedersiniz bakarmısınız" diye geçen "Sumimasen-すみません" sözcüğüdür.. Bunu bile doğru söyleyemiyor:) 'Pimapennn' diye sesleniyor çağırırken insanları :) Defalarca hece hece anne Pimapen değil, su-mi-ma-sen desekte ne anlarım ben, Pimapen diyince dönüp bakıyorlar işte diyip geçiştiriyor bizi :)
Anneme sumimasen'i dedirtemiyoruz işte naparsınız :)
Ha bir de "Teşekkürler" olarak geçen "Arigatou-ありがとう" ya da aligato diyor :)
Sizinde böyle bir tatlı sorununuz olursa veya varsa japonca el işaretleri dilleri yazılarımı gösterin aile büyüklerinize :p


Resimde gördüğünüz işaret "Okey-オッケー" veya tamam, güzel, iyi anlamına gelen "Wakatta-分かった" , "İi-いい" , "Daijoubu-大丈夫" gibi bir çok onaylama işaretidir.
Yani kısacası sorun yok anlamına geliyor :)
Bir de yemeklerde de tadı nasıl diye sorulduğunda bu işareti yaparlar.
Yani tadında bir sorun yok, yiyebilirim, leziz gibi vs..
Yaptığınız her hangi bir yemek olsun, iş olsun, iyilik olsun karşılığında bu işareti görürseniz içiniz rahat olsun, memnuniyetini göstermiş oluyor..
Zaten bunu yapmıyorsa bir sorun olduğunu anlayın :)
Ha birde yalancıktan yapanlarda var!
Japonlar asla ve asla kötü düşüncelerini, fikirlerini dışa vurmazlar..
Bir nevi yüzüne gülüp, arkadan iş çeviren insanlarımız varya onlar gibi.
Ama japonların içlerinde fesatlık olduğundan değil kesinlikle.. Niyetleri kalp kırmamak..
Beğendiği hiç bir yeri, hiç bir kimseyi çevresine önerme yapmazlar.

Diğer beden dili yazılarım
Japonların beden dili (Sayı sayma)
Japonların beden dili (Ben)

5 Nisan 2017 Çarşamba

Japonya'da çocukların okula gidiş geliş sistemi.

Türkiye'de anne ve babalar, çocukları okula başladıktan, liseye kadar her sabah ve akşam çocukları okula götürüp getirmelerine gerçektende gıpta ile bakıyorum.
1 değil, 3 değil, 5 değil,tam 8 yıl boyunca haftanın 5 günü kendini çocukların okuluna adamış.
Sosyal hayat diye birşey kalmıyor annelerin. Sabah kalk çocuğu okula götür gel, eve dön temizlik, yemek, alışveriş derken tekrar çocuğun okul saati geliyor :)
Ben bir hafta bile dayanamam :) Bir yere gidemezsin, birini çağıramazsın..
Bir yere oturmaya git kendini çocuğun saatine göre ayarla:)
Cidden çok ilginç geliyor bana bu çocuğu götür, getir işleri.

Birde şu dikkatimi çekiyor.
Aynı sokakta veya apartmanda en az 10 çocuk, 10 anne var diyelim.
Bu 10 anne de kendi çocuğunu götürüp getiriyor. Neden paslaşarak yapılmıyor bu işler?
Zaten çocuğun okula gidecek mecbur buna.. O an, o gün işinin çıkmasının imkanı yok..
Sokak veya apartman anneleriyle günleri bölüşerek, grup halinde rehber eşliğinde gidilir gibi götürülse anneler çok rahatlayacak.
Kız kardeşime de dedim bunu. Neden herkes kendi çocuğunu götürüyor, neden komşunla paslaşarak götürmüyorsunuz?
Yav bir gün götürse, ikinci gün götürmüyor diyor! Ne alaka ya? Zaten gidiyor kadın okula?


Gözünü seveyim japonya'nın bu sistemine.. Can kurban bu sistemi bulana :))
Japonya'da iki çocuk okuttum. Ana okulundan, lise son'a kadar gittiler.
Sadece ana okullarında kendim götürüp, getirdim.
Çünkü anaokulumuzda servis yoktu. Oğlan 4, kız 1,5 yaşında anaokuluna başladı.
Bebekken bisikletimin önüne, 3 yaşından sonra da bisikletin arkasına çocuk koltuğu koyup götürüp getirdim. Anaokulu bitip, ilkokula başladıktan sonra götürmeler kesiliyor.
1. Sınıftan itibaren çocuk kendi başına okula gidiyor.

6 yaşındaki çocuk nasıl tek başına sabahın köründe okula gidebilir diye şaşırdınız değilmi?:)
Evet gidiyor. Ama nasıl? Resimde gördüğünüz şekilde grup halinde gidiyorlar.
Bu gruplar nasıl oluşuyor bunu anlatmaya çalışayım..
Her sokakta okula giden çocuklar, bir apartmanın önünde toplanıyor.
Bu toplanma noktasını okul kendi belirliyor, çocuklarda bu kurala uymak zorunda.
Okulun ilk günü öğretmenler, çocukların evlerini belirten bir harita çıkarıyor.
Öğretmene sormalısınız. Hocam benim çocuğum sabahları nereye gelmesi lazım?
Diye sormazsanız hoca size senin çocuk şuraya gelsin demez. Siz hatırlatın.
Sokağınızda ki öğretmenin belirlediği bir apartman önünde, sokakta oturan kaç çocuk varsa evden 07:40 gibi çıkıp, toplanacak noktaya gelir.
Orası o sokağın grubu demektir. Her grubun bir başı vardır.
O baş'ta o grubun en yüksek sınıfı olan çocuktur. Yani grupta 1-2-3-4-5-6 sınıftan birer çocuk var sayarsak, 6. Sınıfa giden çocuk grup başı demektir.
Tüm sorumluluk o çocuğun üzerindedir.
Kendinden küçük çocukları sağ salim okula o çocuk götürür.
Caddede karşıdan karşıya geçmeyi, tek sıra halinde düz yürümeyide o çocuk kontrol eder.
07:40 gibi (ev ile okul arasındaki mesafeye göre çıkış saati değişebiliyor) evden çıkan çocuklar, diğer çocuklarında gelmesiyle 7:50 gibi okula doğru yola çıkarlar.
Her sokak başında yürüdükçe diğer sokağın çocukları ile bir araya gele gele büyük bir grup haline dönüşerek okul yolunda yürürler.
Büyük grup haline gelmiş olsa da herkes kendi grubunu tanır.

Bu arada okul 8:15 gibi başlar, fakat öğretmenler ve müdür, müdür yardımcısı saat 07:00 de okula gelip iş başı yapmak zorunda.
Türkiye'deki gibi ders başlamasına 5-10 dakika kala gelme gibi bir lüksü yoktur!
Öğretmen ve müdür erkenden gelir, okulu açar, yaz sa soğutucu klimaları, kış sa ısıtıcı klimaları açar. Hademe erkenden giriş kapısı ve bahçeyi çocuklar gelmeden sular, süpürür.
Tüm öğretmenler çıkar yola. Müdür ve yardımcısı da okulun giriş kapısında hazır bekler.
Okula en uzak evdeki çocuğun evinin önüne kadar en az 10 öğretmen belirli noktalarda hazır vaziyette grupların gelmelerini bekler.
En son evdeki çocuğun kapısına kadar da bir öğretmen bisikletiyle gider.
O çocuğun sokağındaki gruptan itibaren tek tek okula en yakın çocuğun grubuna kadar kendisi de onlarla birlikte yürüyerek çocuklara eşlik eder..
Yani 6 yaşındaki çocuğu tek başına sokağa salmıyoruz:) çünkü biliyoruz ki güvendeler:)
Birde her sokakta muhakkak bir yaşlı gönüllü dede veya nine olur.
Sokağın belirli noktalarını belirleyen etkende bu yaşlıların bulunduğu evdir.
Her sabah erinmeden o insan da çocukları bir araya toplayıp okullarına güvenle gönderir.
Bizim sokağın çok tatlı bir dedesi vardı. Amcam sağolsun haftanın 5 günü her sabah köpeğiyle çocuklarımızı bekler, onları okula gönderir.
Çocuklar gelmeden çoktan köpeğini gezdirip gelmiştir :) Köpeği de çok tatlı ve uysaldır.
Tabiki her sokakta bir yaşlı gönüllü olmaya bilir. Yoksa çocuklar kendileri grubu yönetir.

Bir sonraki yazımda da bu gönüllü insanlardan bahsedicem.
Hani yazımın başında bahsettim ya haftayı sıraya koyup çocukları gönderin diye.
İşte o meseleyi japon işi nasıl yapıyoruz anlatıcam.
İnşallah bu sistem Türkiye'ye de gelir.. gerçekten japonya'da çocuk okutmak çok rahat.

Japon okullarında sabahçı veya öğlenci yok. Tüm gün okulda olur çocuklar.
Sabah 8:15, öğleden sonra 15:00 arasıdır.
Eğer ki çocuğun eğitimi arkadaşlarından biraz geriyse özel ders alır.
Bu da okul saatini uzatır. Ozaman sabah 8 akşam 6-7 yi bulur.
Bir de çalışan anneyseniz çocuğun o saate kadar kalması sizin için bir nimet demektir :)
Gözün arkada kalmıyor :) İş dönüşü çocuğu okuldan al gel evine :)

1. Sınıf çocuklarını tek başlarına eve göndermek istemiyor öğretmenleri.
Anne veya babaya gelip almalarını istiyorlar.
Çünkü sabahki sistem, öğleden sonrayı da kapsamıyor.
Biraz önce bahsettiğim gibi 3 ila 7 arası çocuğun ailevi veya eğitimine göre farklılık​lar olduğu için ayrı ayrı çıkıyorlar okuldan. Çocuğun sabahki grubu ayrı ayrı eve dönmüş oluyor.
Öğretmenler yoğun bir günde değilse kendisi getiriyor. Yoğunsa (genelde öyle olur) aile bireyleri anne, baba, dede, nene, en az orta okul öğrencisi abi veya abla almak zorunda.
Japon anne, babaların %99 çalıştığı için iş dönüşü bisikletiyle alıp evine dönüyor.

4 Nisan 2017 Salı

Japon banyolarında güvenlik alarmı.

Japon müteahhitlerin beyinleri diğer ülkedeki müteahhitlerden daha fazla çalıştığının kanıtı:)
Sadece ev yapmıyor adamlar!..
Sanki bir kale, güvenlik çemberinde binalar, insan sağlığı için evler yapıyor.
Bir deprem olduğunda asla bir kişi bile göremezsiniz camda, balkonda, sokakta..
İnsanlar o kadar çok güveniyorlar ki evi yapan müteahhite oturdukları yerde neyin nasıl sallandığını izliyorlar :) Biz türkler de japonya'da bile kendimizi zor kapıya atıyoruz :)
%99 bütün binaların, evlerin kapılarında güvenlik kamerası var.
%70 gibi bir çok apartmanda güvenlik görevlisi var.
%50 gibi binalara da güvenlik şifresiyle giriliyor.
Ev ararken bu 3 özelliğe dikkat ederim.
Bunlardan biri bile yoksa satıcılardan, kilise gönüllülerinden baş alamıyorum.

Japonya'da bütün binaların, müstakil evlerin mutfak ve banyosunda bu su ısıtıcı panel vardır.
Japon evleri su ısıtmada doğal gaz kullanıyor. Merkez ısıtıcı sistemle işliyor.
Binanın büyük bir kazanı var. Su ısısı yaklaşık 90 dereceye kadar çıkabiliyor.
Siz bu panelle istediğiniz ısıya kadar indirip çıkarabiliyorsunuz.
İlk geldiğim zamanlar paneli çözmekte zorlanmıştım :)
O kadar çok ayarı vardı ki neyin ne olduğunu yap boz gibi yapa yapa çözmüştüm :)
Bu panel şu aralar eski sürüm olarak görülüyor :) Çünkü artık televizyonlusu çıkmış :)
Ama o yeni paneller büyük site ve gök delenlerde bulabilirsiniz;) yani zengin kısımda.


Panelde saat ayarı da bulunuyor. Banyodayken saati merak ediyorsanız 8:57 yazan kısımda;p
Sol üst tarafta aç/kapat tuşu var.
Sağ üstte en ilgimi çeken şeyse çağrı tuşu olması..
Acaba o tuşa basınca nerede çalıyor? Kimi çağırıyor hep merak etmiştim :)
Yalnışlıkla basarsam kapıcıyı çağıracağımı sanıyordum. O yüzden ellemiyordum.
Ama meğersem oturma odasında alarm çalıyormuş :))
Eskiden türkiye'de çok ölümler yaşandı. Eski sistem tüplü şofbenler zamanında.
Hala tek tük kullanan var küçük kasabalarda. Çok şükür bu tür haberler pek çıkmıyor.
Keşke o şofbenler de de bu tür çağrı alarm düğmeleri olsaydı :(

Japonya'da yaşlı kesim çok fazla. Tek yaşayan insan da.
Allah göstermesin eğer bir gün banyoda yığılıp kalırsa diye bu tuşu bulmuşlar.
Evin salonunda çalan alarm, evde varsa biri, kimse yoksa kapı dışında biri duysun diye.
Ölümlerin azalması için çok güzel bir buluş..

Japon hastane ve kliniklerin saat tablosu.

Biz yabancılar japonya'da en çok hastane sisteminde zorlanırız.
Hastanenin kanjisi nedir anlamazsak önünden bin kere de geçsek anlamayız:)
Öyle koca koca hastaneleri göremezsiniz. İstanbul'daki gibi çapa, cerrah paşa gibi blog blog hastaneler yok. Üniversite hastaneleri var tabiki ama şehir merkezinde değil de merkeze en az 40 dakika mesafede uzak bir yerleşim yerine yapmışlar.
İstanbul'un gözünü seveyim :) tüm merkezde muhakkak bir tane devlet veya üniversite hastanesi bulunuyor. Osaka'da​ ki üniversite hastanesi bizim evden 1 saat uzak mesafede.
Osaka üniversite hastanesi, trenden in 20 dakika da yürü anca varıyorsun.
Japonya'da üniversite hastaneleri pazar hariç her gün, her saat açık.
Randevu almak için telefon ederseniz daha iyi olur.
Randevusuzda oluyor ama telefonda bölümün olup olmadığını sorup gitmek daha iyi.
Sadece bir kere oğlan için gitmiştim. Tabiki de telefondan bilgi alıp gittim.
Diş teli taktırmak için. Ama şok geçirerek geri döndüm :) 24 milyar tuttuğunu öğrendim.
Japonya'da diş teli taktırmak bir lükstür. Her baba yiğit taktıramıyor maalesef.
O yüzden japonların dişleri yamuk yumuktur..


Duvardaki bu tabela bir kliniğe ait. Üzerinde mavili olan yer kliniğin adı, tabloyla çizilmiş yerde haftanın hangi gününde saat kaçtan kaça açık ve öğle molasını yazıyor.
Tablonun altında ise ameliyat günü ve saatini yazıyor. Onun altında iletişim bilgileri var.
Biz tabloyla çizilmiş bölümünü öğrenelim.
Soldan sağa doğru bakarsak saat dilimi yazılmış.
Sabah 9:00, öğlen 12:00 arası çalışıyor. 12:00 den akşam 18:00 e kadar öğle molası.
Akşam 18:00 den, 19:00'a kadar tekrar muayene başladığını gösteriyor.
Japonya'da özel klinikler öğle molasını uzun yapar. Bazı klinikler 12~15 arası oluyor bazısı 12~17 arası yapıyor. Bu kliniğe ve doktoruna bağlı bir sistem. Belli başlı bir sistem yok..

Sol tarafa doğru geniş yere bakalım şimdi de :)
O ve X olarak iki karakter var. Üstlerinde 月 火 水 木 金 土 日 karakterleri yazılı.
Bunlar pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi, pazar demek oluyor.
Altında ilk sırada O işareti varsa sabah 9~12 arası hangi gün altındaysa o gün o saatte muayene var demektir. X işareti varsa o gün o saat arasında tatil veya öğle molasındadır.
İkinci sırada varsa bu O veya X işareti akşam 6~8 arası açık veya kapalı anlamına geliyor.

Bu klinikte her hafta "Sui-水" yani çarşambaları tatil günüymüş o yüzden X işaretli.
Malum "Nichi-日" pazar günü ve resmi tatillerde tatil olduğu için sabah ve akşam X işaretli.
Her kliniğin tabela şekli ve yazısı farklı olabiliyor.
Bazı tabelalarda O yerine ∆ işareti X yerine -- işareti olabiliyor.
Bire bir bunun gibi olmayabilir. Ama neyin ne olduğunu anladık değil mı?:)
Kliniklere randevusuz gidebilirsiniz. Normal semt hastanelerine de.
Japonya'da randevulu sistem yok.Doktora git, bütün işlerin en fazla 30-40 dakika içinde biter.
Ama size tavsiyem kliniğin verdiği hasta kartını kaybetmeyin.
Gitmeden önce bir arayıp dolu olup olmadığını, açık mı yoksa şuan molada mı öğrenin.
Bir de hasta kartınızın arkasında muhakkak bu tabelanın aynısı vardır :)
Olduğunuz gün, saat açık olup olmadığını aramadan da öğrenebilirsiniz :)
Eğer yoksa telle sorun gitsin :) Geçmiş olsun..

3 Nisan 2017 Pazartesi

Japonya'da okul alışverişi.

Önceki bir çok yazımda japonya'daki eğitim öğretim sistemlerinden bahsettim.
Japonya'da okullar kaç dönem oluyor, hangi ay'da başlayıp hangi ayda bitiyor yazdım.
Bugün ki yazımızda japonya'da okul alışverişi nasıl oluyor, neler alınıyor olacak.
Bildiğiniz üzere japonya'da okullar baharda başlar.
Şu aralar bölgesine, şehrine göre okul tanışma günü "Nyugakushiki-入学式" ler başladı. Facebook'da her gün bir arkadaşınızın, çocuğuyla tanışma töreni resimleriyle dolu olduğundan eminim :) Çünkü benim hesapta mezuniyet törenleriyle tanışma törenleri resimleri kapladı:) güzel bir telaş gerçekten de.

Türkiye ile japonya'nın okul alışverişleri birbirinin tam zıttı.
Telaşlar farklı, alınan ürünler farklı, sistem farklı, kurallar farklı.
Ama şunu da belirteyim cepten çıkan para miktarı aynı :)
Okul masrafları dünyanın neresinde olursanız olun gerçekten çocuk okutmak çok pahalı.
Türkiye'de hiç çocuk okutmadım. Yeğenlerimden gördüğüm kadarıyla biliyordum.
Ama sistem bildiğimden daha farklı çıktı. Örneğin: kitapları artık devlet vermeye başlamış.
Asıl çok para tutan bunlardı. Küçük iki kardeşimi okuttuğumuz yıllarda ailemin sıkıntılarını çok iyi hatırlıyorum da deftere ayrı para, kitaplara ayrı para, birde kaplamalara para verirdik:)
Hala kitap kaplama varmı acaba :)


Japonya'da okula kayıt yaptıktan sonra okul sizinle irtibata geçer..
Okul, veliler için tanışma toplantısı düzenlenler.
Okulun tüm öğretmenleri; japonca dili, İngilizce, beden eğitimi, fizikçisi, kimyacısı, müzikcisi, aşçısı ve müdürü önünüze dizilmiş bir şekilde tek tek kendilerini tanıttıkları bir toplantı bu.
Okul açıldığında şu derse kim bakıyor, müdür hangisiydi vesaire dememeniz için yapılıyor.
O gün size kalınca büyük bir zarf veriliyor. İçinde okulun tarihi, okul kuralları, kılık kıyafet kuralları, okula gidiş geliş saatleri, okulun banka hesabı bilgileri, çocuğun girmesi şart olan hobi dalları listesi, okulun 3 dönemde hangi aylarda başlayıp, hangi aylarda tatile gireceği, hangi mevsimde yaz ve kış tatillerinde nereye gidileceği, öğretmenleri ve müdürü tanıtan biografi listesi, varsa çocuğunuzun özürü, engeli, okulda zorlanabileceği kusuru yazmanızı istediği formları, varsa her hangi bir şeye alerjisi ( yıl dönem tatillerinde dikkat edilmesi için) eğitim boyunca göreceği derslerin listesi, çocuğun üniforma, eşofman, havuz mayosu sipariş formu ve sizin iletişim bilgilerinizin formu bulunuyor.
O kadar çok kağıt, formlar var ki bunu okuyup doldurmak günlerinizi alıyor :)

Bu zarfta ki doldurmanız gereken formların sınırlı bir günü var.
Okul size şu güne kadar getirmeniz gerektiğini söyleyecek.
Toplantı günü size bir de okul'da olacak alışveriş yapmanız gereken gün verilecek.
O formları o gün de götürebilirsiniz :)
Evet alışveriş günü yılda sadece 1 gündür kaçırma lüksünüz kesinlikle yoktur.
Gerçi japonlar çok disiplinli bir millet olduğu için kaçıranını da görmedim hiç.
Çalışan anne veya baba o gün izin alır veya yakın bir yerse öğle molasında gelir.
Lise alışverişiyse çocuk tek başına da alışverişe gelebiliyor ama bu çok nadir olan birşey.
Okulla işbirliğinde olan sadece bir terzi vardır. Her okulun kendi terzisi ve üniforması farklıdır.
Birbirine yakın olan ilk, orta, lise aynı terziyi kullanıyor.
Aynı terzide iki farklı lise veya iki farklı ilk okul çalışmaz.

Alışveriş günü okul girişinde öğretmenler size rehberlik yapar.
İlk girişte ayağınıza misafir terliği verilir, ürünlerin sergilendiği odaya kadar çıkarılırsınız.
Sırayla tüm ürünleri tek tek dolaşacaksınız.
O gün okula gidecek çocuğunuz yanınızda bulunması şart.
Terziler tüm çocukların ölçülerini alarak karışıklık olmaması için adı yazılı form'a işliyor.
Japonya'da da Türkiye'de olduğu gibi serbest kıyafetle gelinebilen okullar var.
Bu kılık kıyafet sistemi henüz japonya'da da tam oturmuş değil maalesef.
Fakat okul tanışma günü, resmi törenler, mezuniyet törenleri, geçit törenlerinde forma giyme zorunluluğu vardır. Serbest kıyafetli de olsa forma alma zorunludur.
Ortaokul ve lisede okulun arması bulunan çanta takmak zorunlu.
Alışveriş günü okul çanta siparişi de veriliyor.
Unuttuğunuz taktirde anlaşmalı terziden temin edilebiliyor.
İlkokul'da "Randoseru"ランドセル" denilen tek tip çanta takılır.
Erkekler; siyah, lacivert, koyu kahverengi kullanır.
Kızlar; pembe, kırmızı, sarı, bulut mavisi, açık pembe kullanır.

Japonya'da okul üniformaları katı kurallıdır. Kızlara pantolon giyme serbestliği yok.
Kızlar: etek, gömlek, ceket, beyaz/siyah çorap, siyah veya beyaz ayakkabı, yakaya kurdele.
Erkekler: pantolon, gömlek, ceket, beyaz çorap, beyaz veya siyah ayakkabı, kravat.
(İlk okulda kızlar beyaz çorap yerine kilotlu çorap, desenli çorap, renkli ayakkabı giyebilir)
( İlk okulda erkekler pantolon yerine şort, kravat yok, ayakkabılarda desen olabiliyor)
(Orta ve lisede kızlarda erkeklerde desenli, renkli, amblemli ayakkabı giymek yasak.)
Tek renk siyah veya tek renk beyaz şartı koyulmuş.
İlk, orta, lise de okulun amblemini taşıyan eşortman veya spor kıyafeti almak zorunludur.
Alışveriş günü çocuğun bedenine göre S M L olarak 3 bedenden biri o an örnek formalar giydirilerek denenir ve alışveriş formuna sipariş yazılır.
O an almamasının nedeni tüm okul formalarına, havuz mayolarına ve eşortman takımlarının üzerine pike işi ismi yazılır. İsim yazılmasının nedeni tüm okul (300-500) den fazla bütün öğrenciler aynı forma, eşortman ve mayo giyme zorunluğu olduğu için karışıklık çok oluyor.
Hırsızlık, karışıklık olmaması için çocuğun tüm eşyasına ismi yazılır, işlenir kalemine bile.

Japonya'da kitapları okul sağlar. Devlet bedavaya vermiyor maalesef.
Japon devlet okulları da özel okullar gibi ücretlidir. Özel okullar aylık 100 bin yenden başlar.
Devlet okulları 10 bin yenden başlar. Velilerin maaş ve gelirlerine göre belirlenir.
Okulun vermiş olduğu hesap numarasına aylık minimum 10 bin yen yatırıyorsunuz.
Her ay, okulda yapılan masraflar yatırdığınız paradan çekilerek ödenir.
Japon eğitim hakkında yazdığım diğer yazı linkleri aşağıdadır.
Japonya'da eğitim
Japon okullarına ayakkabı ile giremezsiniz
Japon okullarında karne alma zamanı

Youtube Kanalima Abone Olun

Sosyal Medya Kanallarimdan da Beni Takip eddebilirsiniz