2 Aralık 2020 Çarşamba

Japonya'da boşanmış kadının toplumdaki yeri

 Japonlar'da dul olmak nasıldır diye düşünüyorsunuz? Bu konuda bir fikriniz veya bilginiz var mıydı? Dul olmak sadece bizim ülkemiz veya orta doğu için büyük bir sorun olduğunu mu düşünüyorsun?

Yanılıyorsunuz..

Bu sorun bence tüm dünyada bir sorundur. Dul kadının her zaman toplumdaki yeri farklıdır. Bakışlar her yerde üzerlerindedir.

Japonya'da bir kadın evlenirken cümle alem duyar bunu. Büyük bir gururla. Göğsünü kabarta kabarta parmağındaki alyansını göstererek evlendiğini okul, mahalle, iş arkadaşlarına duyururlar. Çünkü japon kadını içinde erkeği içinde zor bir karardır.

Aslında bu karar daha çok erkek için zordur. Erkekleri çok seçicidir. Kolay kolay evliliğe karar veremez. Bu nedenle de evlilik dışı birlitelik, evlilik içindeki birlikteliğe oranla %60 daha fazladır. O kadar çok aileye denk geldim ki kucaklarında ve yanlarında eteklerine tutuşmuş çocuklarıyla nikah kıyan gelin ve damat. Bu bizim ülkemizde anormal bir durum olsa da Japonya'da sistem bu şekilde yürüyor.

Önce tanışılır, birlikte yaşanır, çocuklar doğar ve güzel giden bir birliktelikse resmiyete dökülür. 5-10 yıllık aile dediklerimiz ancak çocuklarla birlikte düğün yapıyor.

Aslında bu nikah konusu daha çok kadınların baskısıyla olan bir şey. Erkek için hiçte önemli olmayan boş işler. Ama kadın kendini güvenceye almak istiyor haliyle.. Evliliği boyunca eşinin maaşından, sigortasından, aldığı evden, arabadan, emekliliğinden yararlanmak istiyor doğal olarak. Hangi kadın istemez ki değil mi? Haklılar..

Japonya'da evli bireylerden erkek olan ev satın aldıysa 30 yıllık taksitle ödemeye başlar. Bu 30 yıl içinde ertesi gün olsun, 10 yıl sonra olsun vefat ederse evin tüm borcu silinir. Ev tamamen ücretsiz olarak kadına kalır.

Evliliği herkes tarafından onaylanmış, ilerlemiş bir kadın, evliliği kötüye gidiyorsa da bunu asla kimseyle paylaşmaz. Anne, kız kardeş gibi en yakını harici kimse bilmez bunu. İçerde kan kussa da dışarıda şerbet içtim der. Şiddet de görse inkar eder.

Japon kadınları asla mahallesindeki komşusuna, okuldaki arkadaşına, ofisindeki iş arkadaşlarına evliliği hakkında tek bir kelime etmez.. Yüz sıfatından da anlayamazsınız durumunu. Nasılsın diye sorduğunda dünyanın en mutlu insanı olduğunu göstermek için çabalar.

Japon kadını evliliği kötüye gittiyse hiç uzatmaz. Hemen ayrılma kararı alır. Minneti yoktur eşine..Neden olsun ki? Bir önceki yazımda paylaştım bunun sebebini okuyun lütfen.

Japonya'da çalışan kadın sayısı ciddi rakamlarda. Ev hanımıyım diyene ben rastlamadım doğrusu. Rastlayan varsa yorum kısmında bizimle paylaşabilir:)

Kadın boşanmış, evler ayrılmış, adam kendi hayatını ve düzenini kurmuş. Kadında aynı şekilde düzenini kurmuş. Ama bunlardan etrafinda ki kimsenin haberi olmadan. Özellikle de işyerindeki arkadaşlarının asla haberi olmamıştır.

Eeeee nasıl farketmez kimse? Soy ismi değişmiştir, farkederler ya! Diyorsunuzdur eminim.. Hayır soy ismini de değiştirmemiştir bu kadın. Japonya'da boşanmış kadınların çocuğunluğu eski boşanmış eşinin soyismiyle hayatına devam eder. Soy ismi değiştirdiniz mi iş yerinde iyi gözle bakılmazsınız. Dışlanırsınız, hor görülürsünüz, ayıplanırsınız, arkanızdan dedikoduları olan bir kadın olursunuz..

Hani bizde mahalle dedikoducuları olur ya? İşte Japonya'da da ofis dedikoducuları diye lanet bir toplum var. Her boktan mesele için yüzüne değil de arkasından konuşmayı severler. Bir de dulsanız vah halinize. Bu nedenle ki kadın boşandığından bahsetmez, soyadını değiştirmez..

Mahalle veya oturduğu apartmanda var mı? Yok.. sehir merkezinde oturuyorsan zaten komşunun yüzünü tanımazsın. 10 yıllık yan komşum kim bilmem..

Ama küçük bir mahalledeysen oralarda da vardır muhakkak orasını bilemiyorum. Ama ben bu durumda olan çok arkadaşıma denk geldim. Hatta size bir anımı anlatmak istiyorum.

Bizim Hamza'nın ilk okul 1. Sınıftan beri tanıştığım iki arkadaşım var. İnanın bacı kardeş gibiyiz. Line'da 3 kişilik grubumuz var. Yılda en az iki kez toplanır yemek yeriz. Günlük sohbet ederiz. Eee diyorsunuz demi:) bu arkadaşımın biri tam 9 yıl önce boşanmış ve benim haberim yok.. inanabiliyor musunuz??

O na o kadar kızdım ki bir o kadarda üzüldüm. Neden bunca sene bana anlatmadın dedim? Bu bizde ayıp dedi. Utandım, kimsenin bilmesini istemedim dedi.

Ya ama oturduğun evi eşin aldı dedin, altında jip var, ailecek yılda iki kez tatile gidiyorsunuz, evin tüm masrafını karşılıyor bu nasıl oluyor anlamıyorum dedim.. oturduğu evi görseniz 40. Katta bir gökdelende yaşıyor ve evi italyan tarzı döşenmiş. Eşi bir ilaç firmasının sahibi. 

Hiç bağımızı koparmadık diyor. 9 yıldır boşanmışız ama belki ilerde yine evlenebiliriz o yüzden anlatmak istemedim dedi.. Ya bana bahsetmemiş olman beni çok üzdü dedim.. Şimdi boşanalı 12 sene olmuş ve geçen ay tekrar evlendiklerinden bahsetti. O kadar çok mutlu oldum ki onun adına.

Bu örnekte gördüğünüz gibi kadın 9 yıldır boşandığını anlatmadı ama evlendiği ay hemen söyledi.. ha bu arada da soyismini hiç değiştirmediği içinde anlayamamıştım.

Anlayacağınız canım gibi sevdiğim insan bile sizden saklayabiliyor. Sonuçta aile dışındasınız onun için. Ne kadar da birbirimize bacı gözüyle baksakta saklamış benden. İş yerimde de çok vardı boşanmış ama sır gibi saklayan. Hatta zorla lafı ağzından alıpda yabancı olduğum için nolur kimseye bahsetme diye tembihlendiydim..

Japonya'da da dul olmak zor.. Dulum diyebilmekte..

Bir sonra ki konumuz " Japonya'da boşanmış kadınlara devlet desteği " mutlaka okuyun. Şaşırtıcı bilgiler içeriyor ☺️

Japonya'da boşanmış kadın olmak

 Elli yıl öncesi kadınlarla şimdiki zamanın kadınlarının arasında dağlar kadar fark olan bir ülke JAPONYA.

Benim ülkemin kadınları... çok fazla değil! En fazla 10 yıl öncesi kadınlarla aynı kaderi yaşamış japon kadınları da. Japonya'da ataerkil toplumundan geliyor.

Erkekleri; Sert bakışlı, az konuşkan, evde höt dedimi ev halkını hizaya diken, evin ekonomisi tamamen sırtında olan..

Kadınları; Görevleri aynı bizim kadınlarımız gibi. Çocuk doğurmak, ev temizlemek, yemek yapmak, kocaya hizmet etmek..

Ne oldu da değişti bu düzen? Neden Japonya'da evlilik oranları düşük, boşanma oranları yüksek?

O zamanda eğitim vardı herhalde değil mi? Yoksa aynı bizdeki gibi erkekleri okutup, kız çocukları okumaz. Okuyupta ne olacak? Böyle mi dedi acaba ebeveyler?


Tabiki kız çocukları da okutulmuş okutulmasına ama erkek çocukları kadar da önem verilmemiş bu bir gerçek. Elli yıl öncesi Japonya'da da babalar otoritermiş. Evin hanımı ve kızı babaya hizmette kusur edemezmiş. Ama bir şekilde aşılmış bu kültür, gelenek, anane vs her ne denilirse işte..

Zamanla ülke savaştan çıkmış. Kendini Amerika'ya teslim etmiş. Sadece ve sadece eğitime ve geliştirmeye adamış bir ülkeye dönüşmüş. Ülke ekonomik olarak geliştikçe eğitim düzeyleri yüksekmiş. Kız çocukları da erkek çocukları gibi okutulmaya başlanmış. Birer meslek sahibi olmuş ve ekonomik gücü olan bir topluma dönüşmüşler.

Her ne kadar kadın toplumu hala iş ortamında ikinci planda olsa da büyük bir yer kaplar olmuş. Kadın çalışanı olmayan meslek grubu yok artık. Kamyon, tır şoförü, taksi şoförü, inşaat işçisi, hamal, güvenlik görevlisi her türlüsüne denk geldim.

Öyle dev gibi tırları süren kadınları gördüm ki aman allahım nasıl sürebiliyor bu dev gibi şeyi diyorum.

Kadınlar artık evin ekonomi yükünün yarısını üzerlerine almışlar. Japonya'da ortaokul biter bitmez, yani 15 yaşına basar basmaz iş hayatına atılmak serbest. İster hem çalışır hemde okuyabilir. İsterse okulu artık bırakıp tamamen iş hayatına atılabilir. Japonya'da lise ve üniversite okumak zorunlu değildir. Ortaokul mezunu oranları inanın çok fazla.

Bir kadının ekonomik gücü varsa bir erkeğe ihtiyacı da var mıdır sizce? Zaten boşanma oranlarının yüksekliği de bu değilmidir? Ne zaman ki kadın ekonomik gücüne sahip oldu, o zaman güçlü bir birey olduğunu farketti. Yalansa yalan deyin??

Japonya'da evli kadın sayısı bekar veya dul kadın sayısının %40 oranlarında. Bekarlık daha rahat. Kimseye hizmet etmek zorunda değilsin. Yorgun argın eve dönüp bir de evde hizmetçilik yapmak zorunda değilsin. Japon kadını; eve gidip ayaklarımı uzatıp keyfime bakayım diyor..

Bizim için, benim için evlilik kutsal bir müessese. Ama evlendiğin insanın kişiliğine bağlı. Mutsuzsan uzatmanın anlamı yok. Mutlu olmak için evlenmiyor muyuz? Mutlu bir evlilik geçirmeyeceksek neden evleniyoruz? Veya evlendiriliyoruz? Japon kadınları bu soruların cevabını bulmuşlar bence. O yüzden de erkek milletine bir gram ihtiyaçları da yok.

Bizim emektar, vefalı Türk kadınları gibi aman yuvam yıkılmasın, aman düzenim bozulmasın, aman evlatlarım için katlanmalıyım gibi düşüncelere sahip değil. Biraz bencil, biraz vurdumduymaz bir ırk bu millet..

Seveni damarına kadar seviyor. Sevgisi bitti mi de sokak köpeğinden farkın yoktur karşısında. İstemiyorum dedimi bitti, öldürsende bir daha bir araya gelemezsiniz. Bu kadar da inatçı bir toplum.

Bu arada bu yazımı genelleme yapıyorum diye algılamayın sakın! Bütünnnnn japon kadınları böyle demiyorum. Hani bir söz vardır ya "Coğrafya kaderindir" diye. Japonya içinde geçerli bu durum. Memleketinde senin kaderindir. Oturduğun şehirde, yaşadığın semtte, ailende..

Kırsal kesim hala eski toplum kurallarına uygun yaşıyor tabiki. Onlar hala büyük ev, kalabalık aile olarak yaşamlarını sürdürüyor. Hatta öyle güzel bir aile tanıyorum ki 20 senedir evlerine gider gelirim. İlk yıllar çocuklar küçüktü. Sofraya bir oturdukmu en az 15 kişi olurduk. Şimdi çocuklar okumak için evden ayrılmış ama hala büyükler birlikte. Gelin, kaynana, kayın baba, damat, kız, torun birlikte aynı çatı altında yaşıyorlar. Evden ayrılanlarda tatillerde eve dönüyorlar.

Not: bir sonraki yazım; "Japonya'da  Boşanmış kadınların toplumdaki yeri " Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim

11 Mart 2020 Çarşamba

Japonya'da zorlu Lise yerleştirme sistemi

Bugün 11 Mart 2020. Japonya genelinde Lise yerleştirme sınavı vardı.
Bizim kız'da bu yıl bu yerleştirme sınavına katıldı.
Son 6 Aydır okulda lise seçme toplantılarına gidip geldik.
Her ay en az 3 toplantı yapıldı.
İlk önce çocuğun planları sorulup öğrenildi. Gelecekte ne olmak istediği vs.
Eğer çocuk bir meslek seçecekse, sınıf öğretmeni ona meslek lisesi önerileri yapıyor.
Çocuğun becerisine ve hayallerine göre sürekli konuşuluyor.

Meslek liseleri, özel kollejler ve düz liselerden kataloklar okullara dağıtılıp o kataloglar 1 ay okulun bir odasında sergileniyor.
Kataloglarda her okulun özellikleri, gelecek planı yapan çocuklar için vaadler ve okulda görülen dersler anlatılıyor.
Yazılı ve resimli olarak en az 20 sayfalık kitapçıklar.

Çocuklarda  bu sergideki okul kataloglarından bir özel kollej, diğeri de devlet okulu olmak üzere 3 tane seçmek zorunda.
Öğretmen en az 50 kere ısrarla bu okulu mu seçtin diye psikolojik baskı ile çocuğu ikilemde tutuyor.
Psikolojik baskı derken, o çocuğun Ortaokulu ortalamasına ve çocuğun kişiliğini göz önüne alarak bu okul sana göre uygun veya değil tartışmaya açıyor.


Çocuk ilk toplantıda 1 özel kollej, 3 devlet okulu seçiyor.
Ama bu 3 seçenek son toplantıda 1'e düşürmek şartıyla.
Anlayacağınız 3 devlet okulundan birini iyice düşünüp seçmek için zaman ve fırsat vermek içindi.

Japonya'da okullarda sınıf öğretmeni iki tanedir.
Her iki öğretmenle veli ve öğrenci bu okullar hakkında 15 günde bir toplantı yapılıyor.

Öğretmen bir tane özel kollej seçmek zorunluluğu veriyor.
Çünkü herkes ücretsiz devlet okuluna gitmek istediği için açıkta kalan çok oluyor. O nedenle garantiye almak için ısrarla özel kollej sınavına da sokuyor çocuğu.

Kataloglardan okullar seçildi, formlar dolduruldu sıra bu seçilen okulları görmeye geldi.
Her okul bu sınavdan önce bir seminer düzenliyor.
O yıl, o okulu seçecek yeni öğrencileri ağırlıyor.
Dersleri canlı canlı izlettiriyor, sınıflar geziliyor, yemek hanesi, havuzu, spor salonu, en sonunda da toplantı salonuna geçiliyor.

Toplantı salonunda büyük ekranlardan okulun geçmişinden başlayarak, çocuklara ve çocuğuyla birlikte gelen velilere vaadler devam ediyor:
İşte biz şöyle okuluz, böyle okuluz, bizim disiplin sistemimiz budur, kız ve erkek üniformalarımız böyledir, kış tatilinde şu kayak merkezine götürüyoruz, yaz tatilinde şu tatil köyüne gidiyoruz vs.
Öğretmenler tek tek kendilerini tanıttıktan sonra seminer biterken geniş açıklamalı kataloglarını ellerinize tutuşturuyorlar:)

Özel kollej de, seçilen 3 devlet okullarıda sınava 2 ay kalaya kadar bu tanıtım seminerini düzenliyor ve bitiriyor.
Geriye sadece eğer o veli ve çocuk o okulu seçerse sınav gününü beklemek kalıyor.
Çocuk veya gidebildiyse veli bu 3 devletten sadece birini seçmek zorunda.
Bu üçü'de olsun deme lüksünüz yok malesef.
İkinci seçenek sadece özel kollej lisesi oluyor.
O da en uygunu yıllık 800 bin yen (40 bin tl) den başlıyor.

Ailenin durumu ve gücü varsa direk çocuğu riske sokmamak için özel kolleji seçiyor.
Yedek olarak devlet okulunu yazıyor.
Biz de öğretmenin zorula bir özel kollej, bir tane de devlet lisesini seçtik.
Kolleji seçerken de benim gücüm yetmez her yıl 40 bin tl vermeye dedim.
O zamanda önüme devlet kredi formaları koydular.
Devlet yıllık 300-600 bin yen arası yardım parası veriyormuş.
Babasının hayrına mı? Yoooo!! O küçücük çocuğu banka kredi borcuna sokarak veriyor!!

Ben: Nasıl  yani dedim?
Öğretmen: siz bu formu doldurursanız devlet yıllık 300 bin yen ile 600 bin yen arası kredi veriyor. Dedim ödeyemem ben o kredi borcunu.
Ha! Siz degil çocuğa veriyor dedi?
Ne!??
Devlet krediyi öğrenciye veriyor. Öğrenip hayatı bitip, iş hayatına başladığında maaşından düşülecek.
Kaç sene? 10 seneyi bulurmuş.. Dedim küçücük çocuğa bu yükü sırtına yükleyemem. Orta okul çocuğu dünyanın borcuna girecek:(

Neyse. Bir şekilde o formu doldurtmadım. Halletmeye çalışacam tamam merak etmeyin dedim.
Bir hafta sonra o özel kollej sınavına girdi kız. Girdi girmesine de malesef kollej sınavını kazandı:)
Bugün de devlet lise sınavına girdi. Asıl duamız devlet lisesini kazanmak.

Japon devlet liselerinde sayı limiti vardır. Her okulun sayı limiti farklıdır.
Bir yer bu yıl sadece 100 öğrenci alabiliriz. Başka yer 200 çocuk alabiliriz diyor.

Eğer seçtiği okulun verdiği sayı içine girip garantiye aldıysa tamam. Ama puanı düşükse ve o 100 kişinin puanının en altında yani 101. Kişiyse o okulu kazanamıyor.
Çocuk bu durumda açıkta kalıyor.

Kazanamazsa iki seçenek kalıyor çocuğa.
1. Seçenek gece lisesi. 17:00 - 21:30 arası 3 yıl boyunca gitmesi gerek.
2. Seçenekte okul hayatı bitecek.

Japonya lise sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bizimle paylaşırmışsınız??

Youtube Kanalima Abone Olun

Sosyal Medya Kanallarimdan da Beni Takip eddebilirsiniz