16 yılın sonunda karakollukta oldum ya ölsem de gam yemem!
Ciddi ciddi 6 polisle karakola düştüm.
Hırsızlık mı yaptım?
Adam mı öldürdüm? Veya yaraladım?
Birini mi taciz ettim? Veya biriyle kavga mı ettim?
Yok, yok, yok hiç biri değil!
Suçum: oğlanın getirdiği kırık valizi apartmanın çöp konteynırın önüne koymak.
Gülmeyin vallahi de billahi de japonya'da yaptığım en büyük suç bu oldu...
Normalde "oo gomi-大ゴミ" diye büyük çöpler parayla atılan bir sistemle yürüyor japonya.
Hatta bu konu hakkında
Japonya'da parayla çöp atmak adlı yazımı okumanızı tavsiye ederim.
Ama bu semte geleli 2 hafta oldu ve semt Çinli ve Koreli mahallesi ve semtin yarısı otel olduğu için turist çok fazla var.
O yüzden dışarlar valiz kaynıyor, ev eşyası dolu, çöpler diz boyu.
Dedim herhalde önceki semtteki gibi disiplin pek yok.
Dün sabah 9. Kattan taşınan birinin koca bir oda dolusu eşya yığını dolu apartmanın çöplüğü.
Sabah oğlan türkiye'den geldi.
Gelene kadar da valizin ayakları, kolları kırılmış.
Evde de 3 büyük, 3 küçük valiz daha var dedim bu kırığı ne diye saklayayım..
Valizi boşaltıp, içini temizledikten sonra öğle 13:00 gibi apartmanın çöp konteynırın içine değil de önüne bıraktım.
Alışverişe doğru yürüyorum arkamdan 4 tane genç yaklaşık 25~30 yaşlarında erkekler 'One san, one san' diye seslenmeye başladılar.
Döndüm baktım acaba bana mı sesleniyorlar diye, cidden de banaymış buyrun dedim? ( Yol falan soracaklar sandım. Yada arada sivil polisler kimlik kontrol yapıyor onlardan sandım) içlerinden biri, polis kimliğini gösterip o valizi neden çöpe attın? diye sordu.
Dedim kırılmış bende çöpe attım ne var?
Yasak! Atamazsın! dedi..
Bir anda o 4 kişi, 5 oldu, 6 oldu bir sorgu sualin içine düştüm ki noluyoz yav dedim.
6 polis bırakmıyor beni. Tamam alıp geri içeri sokayım diyorum yok diyor..
Birinin elinde fotoğraf makinesi, diğerinin elinde not defteri.
Sivil polis: Nerede oturuyorsun?
Ben: Bu binada..
Sivil polis: Hangi kat?
Ben: 6. Kat..
Sivil polis: Buyur yukarı çıkalım.
Ben: Nasıl yani?
Apartman kapısının şifresini soruyor, dairenin anahtarı var mı diyor, asansörle yukarı çıktık, kapıyı aç diyor bana!
Açtım buyrun bakın ev benim, anahtar benim! Çöple evin ne alakası var?
Elinde kamera olan, kapıyı bir daha açar mısın resim çekmek lazım dedi...
Anahtarı sokturdu, tam açıyormuş gibi yaparken resim çekti.
Eve girdik, evin neresindeydi bu valiz? diye sordu dedim salonun ortasında..
Parmağını uzatarak valizin yerini göster dedi..
Aynen de öyle yaptım..
Parmağımı uzatarak salondaki yerini gösterip, yüzümü ters çevirdim!
İstemiyorum yüzümün çekilmesini dedim.
Sivil polis: Bu evde kaç kişi yaşıyorsunuz?
Sivil polis: Nasıl uyuyorsunuz?
Yatak düzenine kadar sordular........
Sonra yine hep birlikte aşağı indik.
Valize hala hiç el sürülmemiş!
Valize de parmağımı uzatarak resim çekmemi istediler...
Yine kafamı çevirerek valizlere parmakla koyduğum yeri göstererek resim çektiler.
Yabancı kimlik kartımı aldılar, adres, tel, evde yaşayanların isimleri, yaşları yazılan kağıtla birlikte attığım valizle küçük bir sırt çantasını da alarak 6 polis, 1 ben minami polis merkezine kadar yürüyerek gittik.
Evden bir cadde iki sokak ötedeymiş polis merkezi.
Polis karakolunun, 2. Katında saçma sapan bir şube açmışlar ;) "Çöp şubesi" Allahım Güler misin, ağlarmısın haline...
Sonra 3 metre karelik bir sorgu odasına soktular beni.
Elimden cep telefonumu alıp, tamamen kapattıktan sonra benden uzak bir yere koydular.
Cüzdanımda yine benden uzakta.
Bir bayan çağırdılar. Bayan üzerimi ince ayrıntısına kadar aradı, taradı!
Sonra başka bir polis gelip Amerikan filmlerindeki gibi beni boş bir duvara yapıştırıp yüzümden ve arkamdan profil resmimi çekti.
Bu ana kadar ben işi şakasına alıyordum, ne saçma bu nasıl bir sistem derken bu resim çekme olayı beni bir yerden sonra kopardı!
İçimden küfürler yağdırıyorum karşımdakilere..
Yav nerden nereye geldi konu?
Rüya mı, kabus mu görüyorum?
Gerçekten de yaşıyormuyum bu saçma ötesi durumu?
Biri cimciklesin yahu beni!!
Sorgu başladı..
Polis: Neden valizi oraya attın?
Ben: Çöp olduğu için, kırılmış yolda dedim.
Polis: O normal çöp değil onu atamazsın.
Ben: Etraftaki çöpleri görmüyor musunuz?
Bir benim valiz mi beni buralara kadar getirdi?
Polis: Yok biz yakaladığımız herkesi buraya getiriyoruz bir tek siz değilsiniz.
Ben: Belli oluyor semtten..
Çöplükten geçilmiyor, akşama kadar 15 valiz görüyorum, eşya dolu sokaklar..
Polis: İşte biz bunların önünü kesmek için bunları uyguluyoruz.
Ya en azından 1 kez uyarın!
2. Ye yakalarsanız alıp götürün.
Ben: Bizim ülkede böyle bir uygulama yok, bir tek japonya'da görüyorum, çok saçma!
Polis: Burası japonya..
Önüme parmak kalınlığında kağıtlar koydular.
7 sayfa dolusu sorgulandığım, yaşadığım, ne zaman, nereye, kaçta, tarih, saat, gün, hangi semt, hangi binaya ne atmışım hepsini adam erinmeden tek tek yazdı ya abi!!
Annemin, ölmüş babamın adını, soy adını, yaşını, doğum tarihini..
Babam öldü, yok diyorum
Polis: Babanız öldüğünde kaç yaşındaydı???.....
Allahım sen akıl ihsan et!
Ölmüş babamın yaşı sana ne faydası olacak herif!
Kaç kardeş, hepsinin tek tek adını soy adını..
Kaç çocuk, ikisinin cinsiyetini, adını, yaşını.
8 sayfa tek tek adımı soy adımı, tel, adres, imza yazdım.
O sekiz sayfaya da 15 yere sol işaret parmağımla, biri gri, diğeri kırmızı parmak izi attırdılar..
Sivil polisler bana seslenirken nasıl seslendi, ilk ne sordu, ben ilk ne cevap verdim, ilk sorudan sonra nereye doğru yürüdük tek tek soruldu!
Tamı tamına sadece sorgu odasında 3 saat sorgum alındı.
1 saatte evin önü, içi derken günümü mahvettiler.
İnşallah böyle saçma sapan birşey sicilime işlenmez?.
Bu arada sürekli birileri birşeyler yazıp getiriyor.
Kağıtların birinde ne yazıyor biliyormusunuz?
Beni getiren sivil polisin biri valizle çantayı tartmış! Büyüğü 5,3 kilo, küçüğü 2,4 kilo çıkmış..
Sorgu bitti, telefonumu, cüzdanımı aldım.
İlk konuştuğum sivil polislerden biri geldi, 4 sayfa da onu doldurdum!
Parmak izi vs..
Kimliğimi aldım.
Eve arabayla bırakacaklarını söylediler.
Gerek yok kendim dönerim dedim.
Olmaz oğlunun da sorgusunu alacaz.
Yeminle bayılacam artık!!
Oğlumla ne alaka ya? Aileden birinin bilgilerini almak zorundayız, oğlunuz karakola gelmemesi için biz eve gelelim.
Offff tamam yürü Allah aşkına!
Ciddi ciddi eve arabayla ve iki eski valizle getirildim ya?
Sivil polis benimle birlikte eve çıktı, oğlana kendini tanıttı, oğlandan anasından başladı, okulundan çıktı. Koca bir form da ona doldurttu!
Daha bitmedi!
Valla şaka değil bitmedi daha..
Bu kanunen çöp dökmek yasak suçundan sorgulandığım formlar, kağıtlar yüksek yerlere gidip dolaşacakmış!
Bir 15 günü bulabilirmiş evrakların dolaşması.
15 gün sonra anamdan, babamdan, kocamdan, oğlumdan hangisine ulaşırsalarsa birine beni tekrar karakola çağıracaklarmış..
O gün valizleri para ödeyerek çöpe attım diye marketten fiş alıp bunu kanıt olarak göstermek zorundaymışım..
Normal bir çöp ya! Türkiye'de koltuk, masa, dolap, lavabo, tekerlek, valizler, çantalar akşama kadar bizim apartmanın önündeki konteynırlara atılıyor, belediye günlük 3 kez gelip topluyor.
Bu nedir ya? Kendi apartmanımın çöp konteynırına bir valiz attım diye karakola düşüp, resmim kayıtlara geçiyorsa lanet olsun bu ülkeye de, yasasına da....