29 Ağustos 2017 Salı

Japonya'da kasiyersiz mağaza dönemii

Japonya, dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri.
Okuma yazma oranı %100, üniversiteli oranı %70 lerde.
Bu derecede okumuş bir topluluk, insan gücü değilde makinelere, robotlara bağımlı olmaya başladı.
Kapılarda sizi artık insanlar değilde robotlar karşılıyor.
Kasiyerleri işten çıkarıp yerlerine otomatik ödeme yapabileceğiniz, aldığınız ürünü lazerle tarayıp hesaplayan robot kasiyerler yerlerini aldı.
İnsanlar iş bulamaz hale gelmeye başladı.
Japonya'nın en uygun kıyafet mağazası G•U bütün kasirlerlerini çıkarmış, yerlerine otomatik kasiyerler yerleştirmiş.
Aldığınız ürünü kasanın alt dolabına gelişi güzel koyuyorsunuz.
Sonra işlem düğmesine basıyorsunuz, otomatik kasiyer lazerle etikette bulunan bankotu okuyup size ödeyeceğiniz ödemeyi gösteriyor.
Ödemeyi ister kredi kartıyla, isterseniz nakit ödeyebiliyorsunuz.
Ödeme işlemi bittikten sonra aldığınız ürünü dolabın altından geri alıp tezgaha yöneliyorsunuz.
Tezgahın altında her boy mağaza poşeti bulunuyor.
Hangisini almak istiyorsanız birini seçip eşyalarınızı poşete koyup çıkıyorsunuz.
Gerçekten  japonların ve Japonya'da yaşayan biz yabancıların geleceğinden endişelenmeye başladım:)

Hani bilim kurgu filmlerinde oluyor ya bazen, fabrikalarda robotlar yapıyor tüm işleri.
Restaurantlarda robot garsonlar, evde robot hizmetciler, sokakta robot şoförler.
İnanın bu japonyanın en yakın gelecek kabusu olacak.
Sen dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri ol ama insan işçi değilde aksam şarja takıp, sabah beleşe kullanacağın yol parası derdi yok, yemek derdi yok, sigorta derdi olmayan robotlara bel bağla.

25 Ağustos 2017 Cuma

Japon çorbası Miso shiru tarifi

Biz türkler için kırmızı mercimek çorbası neyse japonlar içinde "Miso shiru-みそ汁" çorbası o dur.
Bir çok çorba çeşitleri olsa da misoshiru olmadan o sofraya oturmazlar.
Daha doğrusu karınları doymuyor:)
Misoshiru bir çeşit deniz ürünleri çorbasıdır. Zamanla bu çorbanın içeriği değişmiş, geliştirilmiş.
Şimdilerde hem deniz ürünleri özleriyle tatlandırılıp hemde sebzelerle süslenerek yeniliyor.
Bu çorbayı içmek için sevmeniz gerekiyor:) yoksa bir tiksindiniz mi asla ağzınıza süremezsiniz.
Bir doğuluya içirmekte zorluk çekebilirsiniz ama bir güneyli bu çorbaya bayılacağına adım gibi eminim:)

Japonya'da miso shiru çorbasının 50 çeşiti yapılır.
Her evde, her şehirde içeriği farklıdır.
Bugün size verdiğimiz tarifte kullanacağımız sebzeleri değiştirebilirsiniz.
Belirli bir tadı, kuralı yoktur. Ben evde bambaşka ürünler kullanıyorum.
Fakat suyundaki tat aynıdır. Bir tek sosunun tadı değişmez.

Miso shiru çorbası tarifi
1 yemek kaşığı miso
1 avuç dolusu beyaz lahana (isteyen ıspanakta koyabilir)
Yarım kalıp tofu
1 yemek kaşığı kadar kurutulmuş yosun. Tazesi olursa daha lezzetli olur
1 tatlı kaşığı soya sosu
1 paket dashi (Bulamayanlar 3 yemek kaşığı buğulama balık suyunu kullanabilir)
İki su bardağı su

Hazırlanışı
Uyarı: sırayla eklediğimiz ürünleri çok fazla karıştırmamaya çalışın.
Özellikle de tofu çok nazik olduğundan çorba pelte gibi olur.
Derin bir tavaya veya küçük bir tencereye 2 su bardağı suyu koyun.
Su kaynamaya başlayınca bir paket dashiyi veya 3 yemek kaşığı balık suyundan ekleyin.
Yarım kalıp tofuyu küçük küçük doğrayıp suya katın.
Tofu kaynamaya başlayınca bir tatlı kaşığı soya sosunu ekleyin.
Sonra varsa taze yosun veya kuru yosunu da yemeğe ekleyin.
Hepsi birlikte kaynamaya başlayınca tadına bakın.
Koyu gelmişse biraz daha su katabilirsiniz. Yeterliyse eklemeyin birşey.
Yosunlarda kaynamaya başladıktan sonra bir çorba kaşığı misoyu alıp kepçe yardımıyla özünü aça aça çorbaya karıştırın. Hep birlikte 3-4 dakika kadar daha kaynamaya başladıktan sonra ateşten alın.
Çorba kaselerine koyup servis yapın.
Afiyet olsun

20 Ağustos 2017 Pazar

Japonların en büyük eğlencesi ne?

Japonya! Festivaller ülkesi.. Her mevsimde, her ay bir tanrının festivali kutlanır.
Bizim dinimizde olduğu gibi budizm dininde de her mahallenin bir tapınağı olur.
Tapınaksız bir mahalle düşünülmez bu ülkede de.
Ve her tapınağın inandığı bir tanrısı vardır.
7 tanrıdan birine inanılır. Karşılaştığım en fazla inanılan tanri 'Ebisu' tanrısıdır.
Her festivallerde bildigimiz tezgahlara benzer mahalle pazarları kurulur.
Bu pazarlarda öyle kıyafet, meyve, sebze değilde eğlence amaçlı tezgahlar kuruludur.
Tezgahların çoğu şans oyunları tezgahıdır. Ya çekiliş yaparak bir şey kazanırlar yada tabancayla atış yapılarak birşey kazanmaya çalışırlar:)
İki tezgahtan biri tabanca oyunudur. O kadar çok sevilen bir oyun ki ne kadar çok tezgah olsada başında çoluk çocuk kaynıyor yinede.
Her tabanca oyunu tezgahının içeriği faklı. Kimi sigaraya vurmaya çalışıyor, kimisi japon bibloları, kimisi ünlülerin posterlerini kazanmaya çalışıyor.
Ha bizimki gibi öyle uzaktan da değil, tezgahın arkasında ama öyle bir uzanıyor ki bibloyla arasında 5-10 santim kadar bir mesafede vurmaya çalışanlar da var:)

Her ne şekilde olursa olsun tezgah sahibi, müşterisini boş göndermiyor:)
İstediğini vurup kazanmamış olsa da yerine küçükte olsa bir teselli hediyesi veriyor.
Bu videoyu çok eski bir yerleşik mahallede çektim.
Mahalle tahminen 60~ yıldan daha eski. Mağazaları, berberleri, lokantaları, oyun salonları sanki açılış tarihinden beri saatleri durdurulmuş olduğu gibi kullanılıyor.
Bundan sonra koyacağım bir kaç video da o mahalleye ait.
Ben bayılıyorum bu semte:) canım ülkemin arka sokaklarını andırıyor bana:)
Hafi bakalım videodaki arkadaş vurabilmiş mi istediğini?:))

17 Ağustos 2017 Perşembe

Japonya'da ücretsiz yüz masajı

Geçenlerde youtube kanalım ( youtube.com/gulsehrim ) paylaştığım ücretsiz 1 aylık ayak masajı videomdaki bayanlarla yolda tekrar karşılaştık.
İlla gel sana yüz masajı yapalım dediler.
Dedim bakın pahalı birşey bu masaj işleri, para veremem şuan.
Yok yok sen gel ücretsiz herşey.
Benim ışıklar yandı bedavayı duyunca:)
İyi tamam yarın geliyorum dedim:)
Bu ilk günün videosu.
İlk gün yüzü derinlemesine temizlediler.
Elektrik masaj aletiyle masaj yaptılar.
2. Gün yine temizlik ve masaj.
Sonra oturttular beni bir masaya başladılar makineyi tanıtmaya:))) Eeee?
İşte şöyle değiştin,işte böyle cildin güzelleşti falanlar.
Önüme bir fiyat listesi çıkarttılar. Yuh! dedim:)) bu makinenin fiyatı 350 bin yen miş...
Yani 11 bin tl civari.

Dedim güzelleşecem diye eşim bu parayı bana vermesinin imkanı yok.
Hayatta vermez! Ne desem de ikna edemem dedim.
İşte yok kredi kartıyla 5 seneye bolunebilirmiş. Her ay 3 bin yen ödesende olurmuş falan.
Yok dedim ben eşimi çok iyi biliyorum, iki günde sıkılacağım bir alet için almaz bana buhu dedim.
Neyse sen bir de yarın gel, yarın 3. gün daha guzel bir cilde sahip olacaksın dediler.
Bir de bir çinli getirdiler eskilerden kandırıp kazıklattıkları:)
Çinli bana eski bir resmini gösterdi.
Bak ben bu resimi pasaportumda kullanıyorum.
Bu aleti kullandıktan sonra cok değiştim. Cildim güzelleşti ve yüzüm çok küçüldü, çin'e girerken bu resimdeki insan sen değilsin diye beni bir odaya alıp sorguya çektikler falan kadın bir anlatıyor inanasın geliyor:))
Neysem o gün çıktım he canım yarın geldiğimde görüşürüz diye Mata ne! Ler yaptık.
Ertesi gün gitmedim:)) kadınların ikisinden de ayrı ayrı mesajlar gelmeye başladı.
Dedim ben gelmek istemiyorum sağolun. Eşimle de konuştum ikna edemedim.
Emeğinize sağlık teşekkürler yazdım.
Aaa olurmu gel sen 3. Yüde yap. Konuşuruz sonra diye geri döndüler.
Ama ben bir daha cevap yazmadım:))
Hakkını helal etsinler :) ben zorla çağırtmadım ya:))

15 Ağustos 2017 Salı

Bana japon kadın bul diyenlere

Blog yazmaya başladığımdan beri sürekli özelden mesajlar, mailler almaya başladım.
İlk önceleri nasil Japonya'ya gelebilirim?
Gelmek için neler lazım?
Japon vizesini nasıl alabilirim? Gibi sorular gelirdi.
Artık insanlar kendi çabasıyla gelmekten vaz geçip direk ev, eş ve iş istemelere başladı.
Hani bilgilerimi, düşüncelerimi yazıyorum, sizlerle paylaşıyorum ama siz beni ne sanıyorsunuz?
Ben konsolos degilim.
Ben devlet çalışanı değilimin.
Burada Japonya/Türkiye gönül bağları elçiside degilim sizi bir japonla evlendireyim:)
Ben garip, sade bir vatandaşım.


Ciddi şekilde bir mesaj yağmuruna tutulmaya başladım.
Çoğuna cevap verirken, bir kaçına vermemeye başladım.
Döndüklerimden de, dönmediklerimden de bir güzel azar işitmeye de başladık:)
Sanki gelicez de senin sırtına yük olucaz?
Biz adam gibi bir japon kadın bir de iş istedik.
Sanki dersin kadın pazarda satılıyor, iş'te köyden, büyükşehire gidiyor.
Sen zaten iş meselesini kendin bulup, ayarlayıp, olduğun meslekte en az 10 yıllık bir deneyiminin olduğunu ıspatlaman gerek.
Bu da her iş için geçerli değil tabiki.
Japonya'da da şoför var, garson var, mimar var, doktor var. Adam senden japonyada zor bulunan bir meslek istiyor!
Örneğin: Türk yemeklerinde usta bir aşçı. Japonya'da da bir japon türk yemeklerini öğrenebilir fakat bu işte uzmanlaşması, bir türk restaurantında onca kişiye  iyi bir hizmet vermesi çok zor ve hiç bir türkde bunu istemez.
Restaurantını bu riske sokmaz, direk türkiyeden getirir çalışanını.
Bir hint restaurantıda öyle. Yani ben sana karı bulmuşum iş bulamam.
Bu tür mesajlar için bir vlog çektim ve izlemelerini istiyorum bu insanların.
Umarım bundan sonra bu tür sorularla beni boğmazlar.

Bir de bu konuda 11 sene önce yaşadığım kötü bir anımı anlattım.
Niçin insanlara karı, kız bulmak istemediğimi, sebebini de videoda ayrıntılı bir şekilde anlattım.
Lütfen beni bulaştırmayın o tür işlere:) japon kadınları da sokağa çıkıp koca aramıyor:)

12 Ağustos 2017 Cumartesi

Japonlar'da adi ürün satabilir..

Bu güne kadar Türkiye'den yiyecek, Japonya'dan da giyecek aldım hep.
Çünkü japonya'da giyecek, türkiye'de de yiyecek bol:)
Yani japonya'da olan şeyi taşımanın anlamı yok.
Bunca yıldır japonya'da kıyafet, çanta, ayakkabı aldım bir kez bile bir yırtığı, söküğü çıkmamıştı.
İlk defa aldığım bir ayakkabı ilk günden ayağımda kaldı:)
Hani öyle ucuz basit bir tezgahda değildi.
Kapalı çarşıda mağazalar zinciri bulunan "Attagirl " mağazasından almıştım.
Yürürken ön kopçası koptu. Hemen eve geldim poşeti duruyordu daha.
Faturasını aradım,taradım bir türlü bulamadım.
Mecburen faturasız geri götürdüm. Dedim aldım giydim hemen kopçası koptu.
Varsa aynısından almak istiyorum, yoksa parasını dedim.
Ama faturasını bulamadım, napıcam diye sordum?
Başka tezgahtar vardı gittiğimde. Sağolsun inandı, güvendi istediğiniz bir ayakkabıyla değiştirebilirsiniz dedi.
Bende ister istemez bir tane almak zorunda kaldım:)
Yeterki kopçası kopuk ayakkabı elimde kalmasın :))
Sonuçta faturasız bir ürün. Değiştirmeyebilirdi de!


Yani anlayacağınız güvendiğiniz dağlara karlar yağabilir:)
Japonlarda hatalı ürün satabilir. Öyle gözünüzde büyütmeyin,  japonları da ürünlerini de:)

11 Ağustos 2017 Cuma

Bakım ürünlerim

Eeee yaş kemale ermeye başladı:) geri sayımlar hızlanıyor:)
Ya şaka maka zaman ne kadar çabuk geçiyor. Size de öyle gelmiyor mu?
Sabah gözümü bir açıyorum saat 7, kalkayım yüzümü yıkayayım diyorum bir bakmışım saat 9 olmuş.
Kahvaltı hazırla, ye kalk de öğlen olmuş.
Ortayı topla, çamaşır bulaşık sokağa çıkmam saat 3'ü bulmuş. Gelde bu saatten sonra birşeyler yap:)
Çalıştığım günlerde aynen su gibi bitiyor.
Sabah işe git, çıktığımda karanlık basmış. Birşey yapamıyorum çalıştığım günlerde.
Ne bileyim çocukluğumda gün daha uzun gibi geliyordu bana.
Sanki günün tadı daha başkaydı, bereketi vardı zamanın.
Şimdi hiç birşeye yetişemez olduk.
Neysem zaman tabiki benden de çok şeyler götürdü:) en çok da cildimden:)
Hani tamam minyon tipliyim, yaşımı pek göstermiyorum ama kaz ayakları gözüme gözüme batıyor :)


Gittiğim her alışverişlerde daha yeni ürün var mı diye aramalara başladım:)
Bu günkü alışverişim; cilt temizleme sabunu, sıkılaştırıcı yüz kremi ve beyazları kapatan saç boyası:)
Üçüde yeni çıkmış birbirinden harika ürünler.
Yüz temizleyici valla yüzümü gıcır gıcır yaptı:)

Cilt gerdirici de çok güzel pamuk gibi bir cilt hissi veriyor.
Cilt gerdirici 3 ürün bir arada özelliği var.
Tonik
Süt
Krem
İş'e giden kadınlar için üretilmiş. Sabah kalktığında zamanı olmayanlara harika bir ürün.
Normalde önce tonigi sürüp yediriyorsun cilde, sonra sütü sürüyorsunuz, en son kremle bitiriyorsunuz.
Ama cidden bu ürünü sabah, akşam kullanıyor bu japonlar. Ciltleride harika!
60 yaşındaki kadın en fazla 48-50 gösteriyor.

Saç boyasının kalitesine de bayıldım. 20 dakikada kafamda beyaz bırakmadı valla:)
Ama sürdüğüm yerleri kına gibi kızarttı:) yani boyada kırmızı renk ağırlıklıymış.
Test için ön keküllerimi boyamıştım allahtan:) komple kafam kırmızı olacakmış meğersem.
Bir tanıdığa verdim, kullanmam bu rengi. Ama marka bir numara.
Japonya'da olupta başında beyazı olana kesinlikle tavsiye ederim:)

8 Ağustos 2017 Salı

Japonların memleket hediyeleri

Japonların bir çok kültürü aynı bize benziyor.
Japonya'da pek yabancılık çekmedim. Yaşadığım, gördüğüm bir çok şey kendi ülkemi hatırlattı.
Aaa bu bizim kültürümüzde de var, Aa bu aynı bizdeki gibi falanlar diyorum:)
En çok da hediyeleşme adetlerini sevdim.


Japonlar işyerinde, tatil günlerinde memleketine veya seyahate gittiği yerden asla eli boş dönmezler.
Gittikleri yeri bütün iş arkadaşları bilir. Gittiği yerinde en meşhur yiyeceğini de beklerler:)
Bu bir adet haline dönüştürülmüş aslında. Getirdiklerinde değilde, getirmediklerinde şaşırırlar.
Nasıl yani gittiğin yerden birşey getirmedinmi gerçekten gibisine bakışlarıyla eziyorlar insanı:)
İşyerinde masanın üzerinde 365 gün beleşe yiyebileceğiniz çeşit çeşit atıştırmalıklar hiç eksik olmaz:)
Bu resimdeki kagoshimalı iki erkek kardeş olan iş arkadaşların memleketten getirdikleri.
6 çeşit atıştırmalık almışlar hay maşallah:))
En sevdiğim de en üstte görünen büyük paketlerdeki karidesli cips.
Bayıldım tadına. Tabiki benim her geleni yeme gibi bir lüksüm yok.
Japon yiyeceklerinde domuz ürünleri, içeceklerinde de alkol bulunuyor.
İşyerinde herkes bilir benim neyi yiyip, içemediğimi o yüzden yadırgamazlar içeriklerine bakıp ay bunu yiyemiyorum:( dediğimde.

4 Ağustos 2017 Cuma

Japonların tatlı ayranları

Hani son dönemin gençlerinin kullandığı bir söz var ya "Hayaller, Hayatlar" diye biz hep bir şeyleri hayal ederek yaşadık japonya'da.
En büyük hayalim yaz aylarında güneşin altında buz gibi bir ayran alıp içmek olmuştur.
Evde kendim yapıp içebiliyorum ondan bahsetmiyorum tabiki.
Benim isteğim gezmede veya işteyken markete uğrayıp dolaptan buz gibi bir ayran alıp içmek.
Süt ürünleri reyonlarında hep bakınırım hala da.
Resimdekiler içilebilen yoğurt yazıyor. Türkçe anlamı ayran tabiki de:)
Ama hepsi de tatlı, şekerli, meyveli:) ııyyy tatlı ayranı tahmin edin işte nasıl kötü bir tadı olduğunu.


2012 de japon devleti bir sürpriz yaptı bana:) bütün AEON marketler zincirine Türk ayranı diye satışa çıkarttı. Hem de büyük reklamlarla, hatta televizyon, internete verdiği ilanlarla sanırım bir yaz boyunca reyonlarda kaldı.
Bir de aynı ürünü Lawson mini marketler zinciri de satışa çıkarttı.
O en büyük hayalin olan yazın kavurucu sıcağında, öğle molasında işyerine en yakın lawsona girip ayranımı alıp kana kana içtim:)) hemde öyle bir iki kere değil bayağı yaz boyunca ayrandan başka birşey almadım:)
Fiyatı da çok uygundu valla:)) 200 ml paket 100 yen'di (3 tl) Türkiye'de ki 1 tl değerinde 100 yen.

Ama malesef bir yaz sezonundan sonra aeonda da lawsonda da kaldırıldı bu ürün:(
Bir daha da çıkmadı. Demekki japonların damak tadına uygun değilmiş tuzlu ayran.
Onlara ancak şekerli ayran verin:) Hastanede bile kahvaltıya şekerli ayran veriyorlar.
Geçenlerde Takashiyama alışveriş merkezinde bir tane tuzlu ayran buldum:)
Ama çok pahalıydı. 360 yen civari birşeydi. O fiyata sürekli alamam malesef:(
Bu yazıyı paylaşmamın en büyük nedeni japonyada benim gibi nomu yoğurt diye yazılan paketleri annaaa ayran buldum diye alıp paranızı yakmayın:)
Hepsi de bize göre cok tatlı.

Youtube Kanalima Abone Olun

Sosyal Medya Kanallarimdan da Beni Takip eddebilirsiniz