29 Mayıs 2016 Pazar

Japonya'da akrabalık ilişkileri..

Bir çok yazımda japonya'da ki komşuluklardan, arkadaşlıklardan, evliliklerden bahsedip.
Bugün'de sizlere japonca'da "Shinseki-親戚" yani Akrabalık'tan bahsetmek istiyorum..
Japonlar için akrabalık diye bir kavram neredeyse yok denecek kadar azalmış durumda.
Japonların %60 gibi bir kesiminin​ akrabalık bağları tamamen kopmuş vaziyette.
Bir çoğu amcasının, dayısının varlığından bile habersiz.
Bu hayatta kuzenleri varmı yokmu bilmeyen çok japon'a rastlayabilirsiniz.
Çoğu kardeş, kardeşiyle görüşmüyor..
Aile bağı da olsa, komşusuda olsa en samimi arkadaşıda olsa randevusuz asla görüşmezler!
Öz anne/babasıyla bile bir hafta önceden randevulaşıp bir restaurantda buluşup görüşürler.
Anne veya baba gençliğinde üniversite için veya köy yaşamından şehire taşınıp çalışmaya gelmiş.
Kendine şehirde bir hayat kurup evlenmiş. Aileleri ya aynı şehirin kırsal kesiminde veya uzak ve küçük bir kasabada kalmış.
Kendisi Metropol şehirde eşiyle birlikte yaşıyor.
Yılda bir veya 2-3 yılda bir gidip gelmiş ailesini görmeye.
Çocuk oldumu bebekken aile yardımı almak için görüşürler. Çocuk 3-4 yaşına girdimi herkes işinde gücünde.
Çocuk doğup büyüyor. Anaokullu oluyor, anne çalışıyor, baba çalışıyor..
Herkes hayatla o kadar çok meşkuldür ki o uzaklardaki anneanne veya dedeleri görmeye fırsatları bile olmuyor.
Yaz tatillerinide ya "Disneyland" da geçiriyor yada " Guam " gibi " Hawaii " gibi tatil yerlerine gidiyorlar.


Çocuklar küçüklüğünden beri akrabalığı anne, baba ve kardeşten ibaret bilerek büyüyor.
Köylerine gidip gelmeler 3-5 senede bir olmalara başlıyor.
Bu nedenle büyük anne ve babalar artık ya ölmüş oluyorlar yada kasabalarından çıkamayacak kadar yaşlı ve hasta oluyorlar.
Japonya'da yaklaşık 50-60 yıldır çocuk yapma sayısı 2-3'ü geçmiyor.
Anne ve baba evin ya tek çocuğu yada bir  erkek veya kız kardeşi vardır.
Japonya'da yaklaşık %30 kesimi kardeşleriyle görüşüyor.
Yılda bir kez bir araya geliyor. Veya kardeşte abisi/ablası gibi büyük şehire yerleşmiş hatta aynı semtde oturuyor olabiliyor.
Bu nedenle çocuklar için akraba diyince akıllarına 2-3 kişiden fazla kimse gelmez.
Birde aynı semtde oturan büyük anne ve babalar olur.
Onlarla bir oturan kesim bile var yok sayamayız:)
Genelde anne/babalarıyla yaşayan kesim; şehir merkezinde büyük bir eve sahip aile büyükleridir.
Bu evde anne, babasının yanına taşınmanın tek sebebi onlarla kim yaşar ve kim bakarsa onlar vefat edince ev o kişiye kalır. Benim oturduğum semtde böyle aileler 4-5 tane var.
Kaynanasıyla yaşadığını öğrendiğimde şaşırıp sormuştum.
Aaa japonya'da da varmı böyle kaynana/kaynata ile yaşayan dediğimde bana bu tür cevaplar vermişlerdi.
Namba büyük merkez ve zengin bir semt. Buradaki eski bir evde olsa arsası trilyonlar eder.
Onlara ben bakıyorum bana kalacak bu ev diyor hepside.
Bizim ülkemizde de var böyle büyüklerle bir yaşayan ama bizde bir kültür, gelenek yada vijdanen bakılır ve yaşanır.
Sizde bu biraz maddiyata dayalı olmuş diyorum hafifçe gülümsüyorlar:))
açık sözlü olduğumu da hepsi bilir kızmazlar bana hehehehehe

Çoğu japon gençleri teyze, hala, dayı, amcalarının varlıklarını biliyor ama hiç görüşmemişler.
Hiç tanımıyorlar. Düğünlerinde bile akrabalar 2-3 kişiyi geçmeyebiliyor. Aile ve akrabalar olarak 10-15 kişi zor buluyor. İş arkadaşları ve okul arkadaşlarından başka kimseyi bulamazsınız. Bazıları düğün bile yapmıyor. Belediyede imzasını atıp geliyor.
Bir çoğu da hawai veya başka yakın ülkelere aileden 4-5 kişiyle gidip evleniyorlar.
Çok azı merasim salonlarında veya kiliselerde yapıyor.
Doluyor da salon fakat dediğim gibi gelin ve damadın iş/okul arkadaşlarından ibaret.
Bizim düğün resimlerini gösterdiğimde 700/800 kişiyi görünce şok oluyorlar.
Nereden buldunuz bu kadar kişiyi diye soruyorlar:)
Hepside akraba canımmmm diyorum:)
Şu hala, şu amca, şu dayı, şu teyze, şu kuzen diye saydıkca şaşırıp kalıyorlar:)
Bir arkadaşım bekar anne. 60 yaşlarında ve kızı da 30-35 yaşında.
Kızına babasını sordum. Hiç babanla tanışmadım görmedim yaklaşık 13 yıldır ailecek gider geliriz. Kız bana babamın nerede olduğunu bilmiyorum dedi!

Nasıl bilmiyorsun diye sordum. Hiç karşılaşmamışlar tanımıyor kız babasını.
Çocukken ayrılmış annesiyle babası o zamandan beri görüşmemişler.
Yaşıyormu peki? haberin varmı diye sordum bilmiyorum dedi.
Ya amcan, halan falan? Diye sordum bilmiyorum varmış ama tanımıyorum dedi.
Ya bizde karı koca boşansalarda hala, amca bağları koparmaz.
Yeğenlerini bırakmaz gidip gelme olmasa da yegenleriyle bir şekilde irtibatta olur.
İşte o kızla konuştuktan sonra gerçektende japonya'da akrabalığın nasıl bir noktada olduğunu anlar oldum!!

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Japonya'da Kadının yaşı, Erkeğin maaşı..

Japonlarla tanışıp arkadaş olmak, dost olmak, kaynaşmak biraz güç..
Tanışırsınız ama kaynaşmaya sıra gelince bunda biraz mesafelilerdir..
Zaman ister ve samimi olup olmamaya onlar karar verir.
Siz ne kadar da bir japon arkadaşım olsun, gidip gelelim desenizde bunu karşı taraf istemedikçe asla olmaz..
Tanışıp ayakda iki muhabbet etmeyi severler.
Japon milleti arkadaşlık için, dostluk için emek vermez. Olsa da olur, olmasada olur gözüyle bakar.
Biz türkler 30 yıl geçse de, 50 yıl geçse de 3-5 yılda da olsa bir telefon eder, hal hatır sorarız.
Buluşmalara, ailecek görüşmelere nadir de olsa çabalarz. Arkadaşlığımız, dostluğumuz mezara kadar devam eder.
Menfaat ilişkileri yok mu? Tabiki de var!
Ama japon milleti kadar değil buna inanın.. Neysem bir şekilde arkadaş edindiniz.
Samimisinizde fakat muhabbet ederken bir sınır içinde konuşmayı sever japonlar.
Her soruya cevap almak mümkün olmayabilir. O yüzden ısrarla bir kaç kez soru sormayın.
Birşey sorduğunuzda hemen cevap veriyorsa tamam basit normal birşey sormuş olduğunuzu hem cevaplarından hemde gülümsemesinden anlarsınız. Fakat kem küm ederek cevap veriyorsa ve suratı düşmüşse sohbetten hiç memnun kalmadığını anlarsınız.
Genellikle'de bu son görüşmeniz olacaktır:))
Japonlar asla menfaati olmayan biriyle samimi olmaz..


Şu japonya'ya geleli belki bin tane dost edindim, samimi arkadaşım dediklerim oldu. Şuan bakıyorum da çevremde 5-6 kişiyi geçmiyor..O ders verdiğim öğrenciler, birlikte çalıştığım iş arkadaşlarım, aynı mahallede oturduğum komşularım şuan yok çevremde..
4 sene kebap dükkanı işlettik, bu dört yıl içinde yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen insanlar şuan yok hayatımda. Japonya'da yaşayan %90 yabancıya sorun hepsi aynı şeyi söyleyeceğinden adım gibi eminim.
Sizden aldığını düşünen japon bir daha asla arayıp sormaz. Bir mesajı bile gereksiz görür.
Siz aradığınızda da neden arayıp sormuyorsun? Bilmeden birşey mi yaptım?
Dediğiniz de yok canım iş güç işte. Yorgunum o yüzden aramaya zaman bulamıyorum der.
Aslında sizinle arkadaşkende aynı iş'te çalışıyordu.
Aynı hayatı yaşıyordu. Bir daha siz arayana kadar yine arayıp sormaz.
Bu seferde siz aramadınızmı tüm bağlar kopar..
Bir japon kadınıyla sohbet ederken kesinlikle alamayacağınız cevaplardan biri de yaşıdır.
"ikutsu desuka?" kaç yaşındasın? Demek o kadının suratına küfür etseniz bu kadar bozulmaz:)
en nefret ettikleri şey yaş sorulmasıdır.
Bu soruyu saygısızlıktan sayarlar. Kendilerine ayıp edildiği hissine kapılırlar.
Bir japona aşağı yukarı 20-25 yaşına kadar yaş sorulabilir. Hala gençtir çünkü:)
25'inden sonra bu hatayı asla yapmayın. Ve bir japon kadınının yaşını asla tahmin edemezsiniz..
Okadar çok genç görünüyorlar ki 30 yaşındaki bir kadın 20 li gibi duruyor.
45 yaşındaki de en fazla 28-29 dersiniz:) evleneceği bir bayanın yaşını öğrenmeden evlenen varmı bilmiyorum:) belkide nikah işlemleri sırasında öğrenmiş olanlar vardır:) gerçi bu ciddi bir iş. Söyler evleneceği kişiye yaşını?? :)

Bir japon erkeğiyle konuşurken daha rahat sohbet edebilirsiniz.
Öyle çekineceği, kızacağı pek birşey olmaz. Size ayak uydurmaya çalışır.
Kadınları gibi pek kibirli olmaz. Şirket elemanları biraz burunları havada ama okadarcığıda olsun değilmi? :)
haaaa bu japon erkeklerin de bir iki sevmediği sorularda yok demeyelim.
En sevmediği soru da " Maaş "meselesidir..sohbet sırasında hiçbir kelime, hiçbir soru maaş meselesine gelip çatmaz!
Asla birbirlerinin maaşlarını merak etmezler.
Ayıp'tan sayarlar böyle bir soruyu..
Japon erkekleri için en büyük saygısızlık aldığı maaşı öğrenmek istemenizdir.
Aynı şirkette de çalışsa, aynı patrondan maaş da alsalar birbirinin ne kadar para aldığını kimse bilmez..
Çoğu japon kadını kocalarının ne kadar maaş aldıklarını bilmez desem inanırmısınız?
Eşlerine bile söylemeyi sevmeyen erkekler var..
Bir kaç arkadaşla konuştuğumuzda duyduğumda çok şaşırmıştım gerçekten eşinin ne kadar aldığını bilmiyormusun?
Keşke bende bilmesem diyorum bazen:))
Bir çorap bile alırken iki kere düşünüyorum.. Ya elimdeki para biterse?
Adam akşama para getiremezse? Diye düşünmekten cimri oldum çıktım..

Japonya'da Dedikoduculuk..

Dünyanın neresinde olursanız olun. Tipler, yüzler, gözler değişse de..
Zencisi, sarışını, çekik gözlüsü olsun kadın yine kadındır.
Çekememezlik, kıskançlık, gelin kaynana sorunu, aile sorunu hep aynıdır..
Boyunlarına fotoğraf makinesini takıp, etrafına gülücükler yayan japonların dünyanın en dedikoducu bir millet olduğunu söylesem ne dersiniz? :)
Hadi canımmmm iftira atma şimdi adamlara dediğinizi duyar gibiyim:))
İster inanın ister inanmayın japonlar dedikoduyu en az bizim kadar çok seviyor..
İki arkadaş bir yerde karşılaşmasın saatlerce dedikodu yapabilir:)
Özelliklede market köşelerinde, manav'da karşılaştığı komşusuyla mahallede ne olmuş ne bitmiş.
Mahallede kimin kocası geç geliyor, kimin kızı evleniyor, çocukların öğretmeni tayini nereye çıkmış, kimin kocası karısını aldatıyor, kim nerede dükkan açmış batırmış, kimin ne hastalığı var her şeyi çok iyi bilen mahallenin muhtarları dolu buralarda:))
Bizim çocukların sınıf arkadaşının annesini yaklaşık 6 aydır göremiyordum.
Artık bana küs olduğunu düşünür oldum.
Demekki Kato san'a birşey yaptım ki beni gördüğü yerde yolunu değiştiriyor benimle karşılaşmasın diye.

Bizim mahallenin festivalinde iki üç arkadaş bir arada otururken konuyu açtım.
Ya Kato san'ı kaç aydır görmüyorum neden acaba? Bilmeden birşey mi yaptım da bana görünmüyor dedim. Arkadaşlar bir başladı anlatmaya yeminle ağzım açık halde dinler olmuşum arkadaşları:)) bizim çocukların okulunda "Anne voleybol " takımımız var.
Ben bir süre bıraktım iş/ev derken yoruyor beni voleybol çalışmaları. O aradada bizim koç değişmiş. Eski koçumuz yaşlı ama diri bir bey'di. Yerine genç bir adam gelmiş.
Ben görmüşüm ama çıkartamadım o an. İşte güzel arkadaşımız o koçla kaçmış..
Hemde 3 çocuğu vardı. Eşi de çok iyi biri çok seviyordum karı kocayı ve çocuklarını.
Arkadaşımız büyüğü benim oğlanla yaşıt, küçüğü 8 yaşında 3 çocuğu bırakıp gitmiş.
Birde yeni eşinden hamileymiş.. Arkadaşlar anlattıkça şok içinde dinledim.
Ne kavgalar olmuş. Ne rezillikler bir bir anlatıyorlar bana. Birde aynı mahallede komşuyuz nasıl duymamışım görmemişim? Öğrendikten bir süre sonra o arkadaşımızı bizim çocukların "Undoukai-運動会" çocuk spor bayramlarında okulun bahçesinin duvarının dışında küçük bir delik var. O delikten o 8 yaşında dediğim çocuğun katıldığı etkinlikleri izlediğini gördüm.
Herkes ona bakıp fısıl fısıl konuştuklarını gördükçe içim parçalandı.
Hani kendi seçimi ama böyle olmamalıydı:( o da bir anne dedim..

Dedikodu kazanının en büyüğü işyerlerinde yapılıyor..Özelliklede insanları kiloları hakkında çok eleştirirler.. Japonlar yargısız infaz etmeyi severler. Seni anlamadan dinlemeden, nedenini sormadan hakkında konuşmak onlara bir eğlence gibi görünür..
Hani japonları bu kadar eleştiripte sanki biz türkler de öyle değil miyiz diyorsunuz..
Kesinlikle haklısınız bizdeki dedikoducular yüzünden genç kızken çok çekmiştim akraba dedikodularından:)) Türkiye'de bekar olmak suç, dul kalmak suç, kilolu olmak suç, gülmek suç, ağlamak suç, oturmak suç, gezmek suç.
Bizimkiler işin iyice b...unu çıkardılar.. En azından Japonya'da akraba dedikodusu yok.
Oda olsaydı herhalde adamlar zaten psikolojikmen çökmüş durumda.
Birde bizim yaşadığımız akraba akrebiyle uğraşmıyorlar en azından:))

Japonların yaşlıları..

Japonya'da aile ilişkileri sıfır, apartman komşulukları sıfır.. Yeni nesil yabani gibi kimseye selam vermez, hal hatır sormaz.
Ama her mahallenin yaşlısı vardır.
Bu kişiler aralarında "İmece" grubu olarak her hafta buluşma düzenlerler..
Mahallenin çöp günü, mahallenin festivallerinde yapılacak işleri, mahallenin güvenliği, mahallenin okul çocuklarının okula güvenle gidiş gelişlerini sağlamaları, yangın da, depremde, su baskınında neler yapılacağı, hırsızlık meselesinde nasıl güven alınacağı vs..
Bütün bu işleri her mahallenin kendi grubu düzenler ve ayarlar.
Türkçemize çevirecek olursak bir nevi mahalle yöneticileri "Apartman yöneticisi" gibi bir yönetimle idare edilen bir sistem :)
O semtin okulunun müdürüyle iş birliği yaparlar.
Çocuklar, okula gidip gelirken şüphelendiği kişileri öğretmenlerine bildiriyor.
Okul müdürü de hemen bir bildiri yayınlayıp çocukların ailelerine ve bu gruplara gönderiyor.
Bizim çocukların sabah okula giderken onlara göz kulak olan yaşlı tatlı bir amcaları var.
Her sabah saat tam 7:45'de çocukların toplanacağı yerde köpeğiyle birlikte bekler.
Okulun açık olduğu her gün hemde hiç aksatmadan. Çocukları bir araya toplayıp onları güvenle caddeden geçmelerini sağlayıp evine girer.. İlçenin belediyesi ve mahallenin muhtarıyla irtibat içindeler. Belediyenin bildirimlerini sürekli taze olarak alırlar.
Yeni çıkan kanunları, sistemleri, yasaları herşeyi bilmek zorunda bu tatlı grublar:)


Her biri de en az 50 yaşında. 80 nide var, 90 nı da. Bazılarının torunları da yardım ediyor anneanelerine, babaannelerine, dedelerine ve " Tenrikyouseinenkai- 天理教青年会" Gençlik derneklerinin sağ kolu olarak görev alıyorlar..
Türkiye'deki köylerde " köy koruyucu" diye var ama büyük kentlerde buna benzer birşey varmı hatırlamıyorum?
Japonya'da dağ başında bir köy de olsa, şehir merkezindeki lüks bir semt de olsa bu imece grublar kesinlikle vardır..
Mahallenin festivalinde akşama doğru 5'er grup oluşturularak etraf dolaşılır..
Her hangi bir güvenlik sorunu varmı. Kaybolan bir çocuk varmı.
Yaşlılardan biri bir yerde başına birşey gelmişmi diye yarım saat mahallenin etrafında bir halka dışında gezilir.
Bir grup gelir, diğer grup gider. Bunu sadece bu imece grup değil o semt de oturan her evden bir kişi katılmak zorunda.
Festivaller çok kalabalık oluyor. Ve içen çok fazla.
Gece 11'e kadar sürüyor şenlikler. O yüzden bu güvenlik grubu çok önemlidir.
Yorucu oluyor bir hayli :) az dolaşmadım bende.. Çocuk küçük olsa bile mecbursunuz katılmaya.
Ya birine emanet edeceksiniz yada bebek arabasıyla katılacaksınız:)
Bu grubun en önemsediği şey de kışın yangın uyarısı yapmak..
Japon evleri çok eski ve tahtadan oluşmaktadır. Aynı bizim Süleymaniye gibi osmanlının eski yerleşim merkezlerinde olan evlere benziyor. En az 50 yıllık evler.
Doğal gazlar, su boruları, elektrik hatları sonradan çekilmiş bu evlere..
Ve az bir ısıya bile dayanıksızlar..

11. Ay'a girmemizle bu grublar her akşam ellerinde iki tane kare tahta parçasını alıp onlara vura vura yürüyüş yaparlar..
Elektrik sobalarınızın fişini çekmeden uyumayın!
Gazlı sobanızı kapatmadan evden çıkmayın!
Ocakta yemeği unutmayın!
Yatakta yatarken sigara içmeyin!
Japonya'da yangın çıkması demek bir mahallenin yok olması demektir.. Bir ev yangınında diğer evlerede sıçraması çok hızlı oluyor. Çünkü bu yangın çıkan evin mahallesinde 50-100 yıllık eski tahta evlerle dolu..
Ve hepsindede genelde yaşlılar oturuyor. Gençler apartman dairelerini tercih ettikleri için baba anneler ve dedeler yaşıyor bu eski köhne evlerde. Çoğu da hasta veya yatalak oluyor.
Kış boyunca Japonya genelinde her gün üzücü yangın haberleri çıkıyor televizyonlarda.
Yaşlı ve yürümekte bile zorlanan kişilerle dolu bu evler.  Ev yanıyor ama kendini kurtaramıyor. 11. Ay'dan, 5. Ay'a kadar sokakda bu grublarla karşılaşırsanız şaşırmayın.
Neden bu ellerindeki şeyleri birbirlerine vurup bağırıyorlar demeyin:)
O semt'de yaşayan ve kendi güvenlikleri için çabalayan insanlardır.
Gösterdikleri bu çabalarını ve ince düşüncelerini gerçekten takdir ediyorum.
Ve her karşılaştığım bu grubları gördüğüm yerde gülümseyerek saygıyla eğiliyorum..
Ha bu arada bu şirin mahalle gençleri (ruhları genç olanlar) eğlence kısmında da yer alıyorlar:)
Matsuri dediğimiz festivallerde geleneksel halk oyunlarında dans ediyorlar.

Kimomolarını veya Yugatalarını ( mevsime göre) giyinip eski geleneksel yöre danslarında harikalar yaratıyorlar..
Birde her birinin ayrı bir yetenekleri var:)
Kimi ' Origami ' katlama sanatında, kimi ' Kimono ' giydirmede kimisi de ' Yemek ' konusunda hamarat kişiler ve muhakkak müzik grubları da vardır.
Okullarda ve belediyenin halk eğitim merkezlerinde gösterilere çıkıyorlar.
Hiçbir japon kadını ve erkeği evde boş boş oturmayı sevmez.
Doğup büyüyüp yaklaşık 3 yaşına gelmiş bir japonun bir hobisi ve eğlencesi vardır.
Ve okul çağlarından itibaren öldüğü ana kadar çalışmakla ve bu hobilerle meskuldür.
Bizim insanımız 45'i geçtimi kocar.. Birde çocuğu evlendimi kendini kaynana/kaynata görüp kenara çekilir.
Yediği önünde yemediği ardında kalsın 5 yıldızlı otel hayatı yaşasın ister.
50 yaşındaki bir kadınımızın romatizmadan, bel fıtığından, boyun fıtığından, tansiyon dan, şekerden başka bir kelime çıkmaz ağzından. Birde gelin japon neneleri görün..
80 yaşında beli iki büklüm kadın bisikletiyle acele acele ya marketine gidiyor yada mahallesinin toplantısına..
Onlarda hasta haftanın 2-3 günü fizik tedavi görüyor, bir avuç ilaç içiyor ama hiçbirinin ağzından yaşlandık bunu anlamam, şunu bilmem, onu beceremem kelimesini duyamazsınız! Annem 65 yaşında ama annem bir bardak su alıp içince hemen olduğu yere oturuyor. Off Yoruldum, aman öldüm, off mahfoldum.
Hareketsizlikten vücudunu yerinden kaldıramıyor..

En iyi japon TV programları..

Japonya'ya geleli anlamasamda sürekli tv açık olurdu. Bakıyordum sadece.
Sağırlar gibi el hareketlerine, mimiklerine, düşmelerine, kalkmalarına bakarak birşey anlamaya çalışıyordum.
Zamanla kurslarla ve özel hocalarla çözmeye başladım bu çekikleri:)
Çok sevdiğim bir kaç dizi dışında takipçisi olduğum programlarda olmaya başladı.
Yemek ve boş boş konuştukları saçma sapan programlardan nefret ediyorum artık.
Birde yılın 365 günü hiç değişmeyen yüzleri görmek mide bulandırıyor.
" Smap" müzik grubu , " Rola " 7 yaşındaymış gibi konuşan kız , " ベッキ " 24 saat tv kanalının kapısı önünde yatıp kalkan, hiç evine gitmeyen, yaklaşık 8 senedir sabah 7 gece 12 e kadar tv ekranından ayrılmayan bekki. Hele de şu bekki den cidden midem bulanıyor ya.. Hiç mi bir insan evine gidip yatmaz?:)) hangi kanalı açsam orada bu kız. Nasıl nefes alıyor şaşırıyorum..

Neysemmm gelelim sevdiğim programlara :) hastalık derecesine gelmiş bir sevgi var bu resimdeki adama :))
Ailecek hastasıyız bu şirin yaşlının:) ismi " 志村けん-Shimuraken" kılıktan kılığa giriyor.
Yaşlı kadın oluyor, ilk okul çocuğu oluyor, eş oluyor, baba oluyor, samuray oluyor, modern oluyor, memur oluyor, fakir oluyor, zengin oluyor, saf oluyor, salak oluyor:)) Her girdiği kılığa bayılıyoruz. Hiç bir bölümünü kaçırmadan izliyoruz:)
Bu şirin adamı izlemenizi şiddetle tavsiye ederim:)
Yaşlı olduğuna bakmayın her bölümde kızlara asılacak bir skeç buluyor illaki:)
Skeçlerinin çoğu karı kıza asılmak. Ama komik olarak. Ciddi derecede bir sapıklık yapmıyor:)
Malesef tokyo'da yaşıyor: ( çok isterdim osaka'da bir programına katılmak ve tanışmak.
Ama yok tanışamıyacazda :( YouTube da izlediğimiz, izlemediğimiz tüm bölümleri tekrar tekrar izliyoruz:) Amerika'nın " Charlie Chaplin " ni , İngiltere'nin " Mr. Bean " i , biz Türklerin " Kemal Sunal "ı neyse Japonya'nın da shimuraken'i o dur:))
Bu bir kaç sene önceki eski bir program ama yinede bahsetmek istedim. Hala YouTube'da videoları mevcut.

Ve site adresi hala yayında. Programın adı " 奥様は外国人-Okusama wa Gaikokujin " Türkçesi, eşim yabancı. Yurt dışından gelmiş yabancı bayanların, japon erkekleriyle yaptığı evliliği konu alıyor. Her hafta bir ülkenin vatandaşının 3 günlük klasik hayatını çekiyor.
Sabah kaçta kalktığını, kalkar kalkmaz neler yaptığını, çalıştığı yeri veya gittiği okulunda neler yaptığını,  ev düzenini, yemek işlerini, çocukların okuluyla nasıl ilgilendiğini, eşiyle nasıl anlaşıp evliliğini sürdürdüğünü gösteriyor.
Tüm milletten olduğu için türkiye'den de bir bayan çıktı :) ismi ' Ayşe ' nerede tanıştıklarını, japonya'ya geliş hikâyesini yayınladılar. İlgiyle takip ettiğim bu proğramda bir türk'ünde çıkması çok güzel bir şeydi:)
Ayşe hanımın çıktığı bölümün linkini verdim alt'da öz geçmişi yazıyor fakat japonca.
YouTube da videoları da mevcut :)
http://www.tv-tokyo.co.jp/okusama/back/070522/index.html

17 Mayıs 2016 Salı

Japonya'da oturum vergisi..

Hani japon yen'i iyi kurlarda, iyi maaşlar alıyoruz, japonya'da yaşam çok rahat vs. den bahsedip duruyoruz.
Birde işin vergi tarafından bakmalı bu ülkeye:)
Japonya'da her ürünü satın alırken katma değer vergisini veriyoruz.
Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, ev eşyalarının, arabanın vergisi vs ödüyoruz.
Bize asıl koyan bir vergi türü varki o feci koyuyor:) "Oturum vergisi" hangi "Ku-区" ilçede oturuyorsanız o ilçenin "Shotokuzei-所得税" vergi dairesine ödüyorsunuz. Bir önceki yılın maaşınızın toplam yıllık tutarının % 5'den başlayan vergi ödemek zorundasınız.
Ülkemizde gelir vergisi diye de geçiyor bu. Genelde büyük holding sahipleri ve sanatçıların ödediğini duyuyoruz ama normal halk, memursa maaşından mı alınıyor tam bilemiyorum.Elden maaş alanlar ödediğini sanmıyorum..
Japonya'da maaşınızı elden de alsanız, bankadanda alsanız patron vergi dairesine bildiriyor gelirinizi.
Yalan söyleyemiyoruz maalesef:)
Japonya'da çok para kazanmak iyi birşey değil:) o yıl çok çalışmışsanız sizden çok kesinti alıyorlar.
Az çalışmışsanız bir sınırı oluyor ödemek zorunda kalmıyorsunuz.


Yıllık 2 milyon yen di sanırım sınır. Ama bu maaşa kira, sigorta, evde kaç kişilik aileyse dahil olduğu için o iki milyon yenden düşürülüyor. Size bir sır vericem ama kimseye söylemeyin? :)) Yıllık geliriniz 4 milyon yen de olsa dâhil "0" vergi yapabilirsiniz. Nasıl mı?
Japonya'ya niçin geliriz? Kendimize bir gelecek hazırlamak için. Varsa eşimize ve çocuklarımıza ve anne babaya bakmayada yükümlüyüz. Her ay veya, yılda bir kaç kez para göndeririz değilmi? " Western Union ", " banka hesabı ", " Postahane " gibi bir çok aracıyla gönderme yaparız.
O gönderdiğimiz paranın dekontunu sakın ha sakın atmayın.. O dekont sizin gelir verginize ilaç gibi gelecek.. Yukarıda yazdığım vergi dairesine o dekontlar la birlikte gidin.
Yanınıza, Japonya'da kaç kişilik aileyseniz, türkiye'de bakmaya yükümlü anne, baba, kız kardeş, erkek kardeş hepsinin adı, soy adı, doğum tarihi tek tek yazıp onuda yanınıza alın. Bunları da yıllık gelirinizden ödendiğine dair gösterin. Dediğim gibi değil yıllık 2 milyon yen 4 milyonu da geçse vergiden muaf olursunuz.
Hatta bu göstermiş olduğunuz japon ve Türkiye giderlerinden verginiz 0 olduğuna dair bir mavi çıktı kağıtı alın evinizde bulunsun.. Çocuğunuzun ana okulu, ilk okulu veya orta okulu yıl boyunca bedavaya göndermeniz için bu kağıt çok önemli.
Okula bu kağıtla gidin ve okul parasını ücretsiz yapmak istiyorum diyip bu kağıtı verin.
Bir uyarıda da bulunayım. Eşiniz japonsa, maaşı yıllık 3 milyon yen. Sizin'de 1-2 milyon yen ise toplamına çarpıp bölüyorlar. Ona göre verginiz belki sıfırlanmama ihtimali olabilir.

Ama Eşiniz part time, yıllık geliri sınırlarda, sizin'de aynı şekildeyse dediklerimden faydalanma olasılığınız çok yüksek:) benim eşim aylık 250-300 bin yen arası alıyor.
Bende part time çalışıyorum. Eşim bana ve iki çocuğa, türkiye'de anne ve iki kız kardeşe bakıyor görünüyor. Yıllık 3,5 milyon yeni bulan geliri görünüyor ama 16 yıldır pek vergi ödemiyor. Ve iki çocuk okuttuk ana okulundan lise sona kadar.
Sadece lise zorunlu eğitime girmediği için lisede okul parası ödedik.
Lise dışında 15 senedir hiç okul parası ödemedik.
Japonya'da devlet okulları özel okullar gibi paralı. 
Aylık 10 bin yen, yıllık 120 bin yen ediyor.
Artı yaz ve kış olmak üzere iki şehir dışı seyahati oluyor çocukların.
Bunlar da 20 bin yen bir seyahat ücreti. Bu ücretten bile müaf oluyoruz:) 
Bende kendi annemi üzerime gösterdim. Babam olmadığı için anneme bakma yükümlülüğüm olduğu için..
Bir kere eklerseniz bir daha sıkıcı sorulara maruz kalmadan her yıl direk isim ve adresi yenilersiniz.
Osaka'da Naniwaku da oturuyorsanız bizim semtin vergi dairesi iletişim bilgileri aşağıdadır:)
kendi vergi dairesinin yerini bilmiyorsanız yine bu adresten öğrenebilirsiniz.
Kolay gelsin:) vergi ayı kapı da. Gelirleriniz hesaplanmıştır artık. Bugün yarın kâğıtlarınızı postalarlar. 
Yada elinize ulaşmışsa sakın evde doldurup postayla göndermeyin.
Bizzat gitmenizi tavsiye ederim.

(Osaka şehir vergi dairesi)
大阪市財政局なんば市税事務所
住所: 〒556-8670
大阪市浪速区湊町1丁目4番1号大阪シティエアターミナルビル (OCAT5階)
電話: 06-4397-2948 ファックス:06-4397-2905

Japonların Marka takıntısı

Bazı markalar 30-40 belki 100 yıl önce çıkmış olabilir.
Belki önünden bir kaç kez geçip kendisinin farkında olmayabilirim.
Ama ben japonya'ya gelip, çalışmaya ve japonları tanımaya başladıkça bu markaları da tanımaya başlamıştım.
Japonlar bizden önce tanışmış ta kullanıyormuş.
İlk tanıştığım marka "Louis Vuitton" olmuştu:) yıl 2006 yer "McDonalds"..
Bir Türk arkadaşım bahsetti bana. Kime baksa Louis çanta kullanıyormuş.
Bende çok istiyorum ama pahalı. Kayın validemde varmış bana verecek dedi.
O bayan arkadaşımdan duyduğumdan beri kasaya gelen her müşterinin çantasına, cüzdanına takıntılı olarak bakmaya başlamıştım:)
Takıntı oldu cidden. Bu da Louis, buda Louis..
Ucuz mu bu kadar? yaşlısı, gençi, büyüğü, küçüğü herkeste bir Louis Vuitton çantası veya cüzdanı olduğunu gördüm.
Bir süre sonra eşime bahsettim bu meseleyi.
Eşimle konuşmamızdan bir kaç gün sonra " Shoutengai" kapalı çarşıya gezmeye çıktık.
Bir kahve içmeye gidelim dedi. Çıktık bir kahveden sonra senin dediğin çantalar hangisi?
Diye sordu (eşim bile bilmiyordu ozamanlar) gösterdim kol çantaları 150 bin yen'den başlıyor.
Eşimde bende şaşırdık:) bu ne pahalıymış! Bir iki mağaza dolaştıktan sonra eşim'e bırak yaaa bu ne 150 den başlayan fiyatlar.
Bir küçücük cüzdan bile 50 bin yen.
Bu japonlar maaşlarını bunlara mı yatırıyorlarmış? Boşver ben vazgeçtim dedim.

Önce çocuğun kreşine uğradım, çocuğu aldım eve geldim.
Dış kapıyı açıp içeri girecektim ki kapı ağzında dev bir alışveriş çantası var.
Bu neymiş? Ben çıkarken böyle birşey bırakmamıştım dedim.
Açıp baktım ki ŞoOoOokkk içinde Louis kol çantası çıktı. Biraz daha derinlere indikçe cüzdanı da çıktı.
Hem şaşkınlığımdan, hem de çok pahalıydı en az 200 bin yendir diye diye kendimi ayna karşısında çanta ve cüzdanı dener halde buldum:))
Laf aramızda kalsın çantanın modeli iğrenç:) kazulet gibi sert ve kullanışsız:)
10 senedir dolapta tıkılı şekilde duruyor:) 3 kere kullanmışımdır..
Cüzdanı da "100 yen Shop" da çaldırdım:((
Bu arada bir uyarıda bulunayım dikkat edin 100 yen shopta hırsız kaynıyor.
Zamanla markaları tanır oldum. Louis den aldım hevesimi:)
Japonlar gece gündüz çalışıyor ama tüm paralarını ya markaya yada seyahate harcıyor.
Ev sahibi olan çok az, neredeyse %70 i kiracı ama herkesin altında ya arabası yada motorsikleti var.
Her 10 kişiden en az 8 'i bir kaç yurtdışı seyahati ne çıkmış.
Ve herkeste marka takıntısı tavan yapmış durumda. Kıyafetleri, ayakkabıları, çantaları, cüzdanları kesinlikle orijinal marka..
Bizim Türkiye gibi çarşı, pazar çakma çantalar satılmıyor buralarda.
Sıfır hiç kullanılmamışlar çok pahalı cidden. Herkesin gücü yetmiyor bu mağazalara.
%90 kesim ikinci el mağazalarından temin ediyor bu markaları.
Orijinal mağazasında 250 bin yen olan bir çanta, ikinci el mağazasında 150-200 bin yen arasında satılıyor.
Öyle bir çanta ve cüzdanları varki yırtık pırtık.
İğrenç çöpe gidecek haldeki mallar bile 20 bin yenden satılıyor:))
Yani türkiye'de altına, çeyreğe yatırım yaparız. Japonlar'da markalara yatırım yapıyorlar:)

Her alınan kaliteli, temiz, büyük bir çantayı 2-3 sene kullanıp, ikinci el mağazalara satıyorlar.
Genelde japonlar bir kıyafet veya çanta alacakları zaman, satılması kolay markaları seçiyor.
Sanırım marka takıntılarının küçük bir nedeni de bu olmalı:)
10 kişiden 4 ü Louis, 3 ü Gucci.. Bir iki kişi "Chanel" , "Hermes" , "Prada" vs marka kullanıyor.
Normal pazar malı, sıradan bir dükkanın çantasını kullanan 10 kişiden 1'i herhalde:) Sonralarda da " Gucci " ye takmaya başladım:) çantası, cüzdanı, gözlüğü derken Gucci takıntımı da kendim bir,iki maaşıma bedel ödeyerek aldım:)
Tüm dünyada olduğu gibi japonya'da da chanel en pahalısı. Ciddi rakamlarla satılıyor.
Aşağı yukarı %30 kesim anca alabiliyor bu markayı.
Ya ülkenin ileri gelen zengini, sanatçısı veya gece club barlarda çalışan hostesler kullanıyor.
Yani chanel kullanmak bir ayrıcalıktır. Zenginliğin ifadesidir.
Marka kullanmak bir üst seviyede olduğunun kanıtıdır japonya'da.
Orta sonlarda başlıyor bu yarış. İlk marka ya Louis Vuitton yada Coach cüzdan oluyor.
Genelde annelerin kullanmadığı yedek cüzdanlardan oluyor.
Sonra lise 1'de çalışmaya da başlıyor ve hayatı boyunca markalara maaş yatırıyor:)

9 Mayıs 2016 Pazartesi

En iyi japon dizileri..

Japonya'da yaşayıp da TV açıp izlemeyen okadar çok arkadaşım varki.
Sürekli onlara japonca'yı en iyi öğrenme yeri japon tv leridir diyorum..
Anlamayın sadece bakın ama bakın. Zamanla kelimeler beyninize kaydoluyor.
Birde kurs'a gittimi.. Bir sene de kendinizi kurtarabilecek seviyeye gelirsiniz..
İlk geldiğimde tabiki bende anlamadım.. "Japonya'ya ilk geldiğim" yazıyı okuduysanız bahsetmişimdir. hdnsbsgdb gibi konuşuyorlar bune ya diyordum:) geldikten bir kaç ay sonra tv den ve el sözlüğünden 3-5 kelime beynime girmişti.
Kursada başlayınca sabah 10 akşam 4 çocuk programlarını da kaçırmaz oldum:)
Birde zamanla akşam dizilerini izlemeye başladım:) komedi programları , gündüz kuşağı programları beni pek sarmıyordu.. Ama ilgimi çeken 1-2 dizi vardı. Ve sıkı takipçisi olu verdim :) ilk izlediğim dizi sanırım bir 10 yıl olmuştur. Hala üzerine dizi tanımam:)


1. Dizinin adı "Hana yori dango-花よりだん子" bir gençlik dizisi.
Şuan ki türkiye'de oynayan "Kırgın çiçekler" tarzı bir dizi.. Tek fark japon dizisinde kız fakir bir ailenin Kızı.
Kırgın çiçekler'deki kızlar da yetim hane kızları. Ama okul aynı tarz:)
Kız tam bursla özel bir kollej lisesine başlıyor. Kolejdeki kızlar ve erkekler de ülkenin ileri gelen zenginlerin çocukları.
Kız okula başladığı ilk günden itibaren, okulun zengin popüler 3 kız tarafından eziliyor, aşağılanıyor.
Okulun en popüler genç bir delikanlı olan başrol oyuncumuz da kıza acıyor ve zamanla aralarında aşk doğuyor.
Genelde bizim ülkede var bu zengin/fakir ayrımcılığı ve dışlama. Bu yüzden bana yakın bir dizi görmüştüm.
Her hafta kıza kıza izliyordum:)) Kız (maki) fakir ama gururlu. Kimseye minneti olmayan bir kız.
Hem okuyor hemde çalışıyor. Çalıştığı yer de tesadüfen oğlanın evi:) hizmetçisi oluyor.
Dizi o kadar tutuldu ki, müzikalleri, anime mangaları çıktı.
Yıllarca bir şekilde izledik sürekli :)
YouTube 'da tek parça izleme videoları mevcut. Tavsiye ederim:)

2. Diğer beni ekranlara baglayan dizi ise "Gokusen-ごくせん" dizisi. Tipik hababam sınıfı japan :) bire bir aynısını japonlar çevirmiş:)) komedi, duygusal, dramatik bir dizi..
Yeni mezun olmuş, lise sınıf öğretmeni "Yamaguchi sensei-山口先生" adında bir genç hocanın hayatını ve bu yaramazlıkta sınır tanımayan bir sınıf dolu işe yaramaz gençlerin hayatını anlatıyor.. Liseden bir türlü mezun olamamış, hiç bir hocanın kabul etmediği bu sınıfa bu acemi öğretmeni atıyor müdür.. Kız çağız da sınıf öğretmeni oldum diye uça sevine yeni sınıfına süper bir giriş yapıyor ki bir anda sınıfın okulun en problemli sınıfı olduğunu ancak orada anlıyor:) istifa edemiyor..
Sınıfı bırakamıyor. Bir düzene sokmaya çalışıyor.
Her hafta farklı bir öğrencisiyle macera dolu bölümler izleyeceksiniz:)
YouTube da seri videoları mevcut. Tavsiye ederim:)

3. En son tavsiye edecegim bir dizi de "Marumono okite-マルモのおきて" çok duygusal birazcıkta komediye vurmuşlar.
Dizinin konusu, anne evi terk etmiş, baba hastalıktan dolayı ölmüş.
Biri 5 diğeri 6 yaşında büyüğü kız, küçüğü erkek iki kardeşin hayatını anlatıyor.
Babanın şirketten arkadaşı olan "Marumon" çocukları cenaze günü ortada bırakmamak için geçici olarak yanına alır.
Marumon bekar bir adam. Çocuklara anneleri gelip alana kadar bakacağını söylüyor.
O arada da anneyi araştırıyor. Çocukların hastalıklarında başucundan ayrılmayan, dertleriyle dertlenen, eksiklerini tamamlayan, okullarının ilk alışverişlerini bile tek başına yapan.
Okul havlu, bez, bez torbalarını elleriyle dikip hazırlayan mükemmel bir baba oluyor.
Bir tane de köpekleri var. Bu köpek de konuşuyor:) ama köpek her konuşmasında adam şoka girip bayılıyor.
Köpeğin konuştuğunu sadece bu çocuklar ve adam biliyor.
Zamanla bir birlerine çok bağlanan bir aileye dönüşen süper bir dizi.
Bunun da YouTube da izleyebileceğiniz videoları mevcut..

6 Mayıs 2016 Cuma

Japonya'da %80 indirimli belediye evlerinde oturma imkanı..

Her yazı'mı farklı farklı kesimlere hitap ederek yazıyorum:)
Farklı insanların, farklı arayışlarına tercüme ettiğimi umuyorum.
İnşallah bilgilerimden faydalanabiliyorsunuzdur. Veya faydalanacaksınız?
Bu yazımda Japonya'da ömür boyu kalmayı düşünen.
Ya'da eşinden veya çocuğundan dolayı Japonya'da yaşamaya mecbur olanlara gelsin:)
Biliyorsunuz sık sık Japonya'da ki ev tutma şartları çok zor..
Ve çok pahalı olduğundan bahseder dururum..
Normal bir apartman dairesi hakkında yazdım. Ucuz daireler hakkında yazdım..
Günü birlik, saatlik otel odalarını yazdım.
Bugün de sizlere Japonya'nın en ucuz apartman dairelerinden bahsetmeyi istiyorum.
Bunlar "Shiei Jûtaku-市営住宅" belediye evleri..
Kura ile, sıra ile, kupon biriktirmek ile girebileceğiniz daireler.
Aylık en ucuz "20 bin yen" den başlayan ucuz daireler ile 150 bin yen'e kadar çıkabilen lüks dairelerdir.
Bu verdiğim iki rakamların arasında seçim yapmak gerçekten çok zor..

Neden zor diye merak ediyorsunuz dur eminim? :)
kim istemez ki aylık 20 bin yen'e bir evde oturmak değilmi?
Fiyat  Japonya'nın en cüzzi fiyatları ama bu dairelerin bir çok sorunları, eksileri var..
Gelelim en ucuz fiyatlar daki dairelerin sorun ve eksilerine..

1. Bu evler çok eski. En az 30 yıllık sitelerde bulunuyor. Tek yaşayan biri için kesinlikle tavsiye ederim.
Evli ve çocuklular için çok zor. Çünkü küçük evlerden oluşuyor.
Genelde iki odalı evler. Bir yatak odası ve salon dan oluşan 30 metre karelik evler.
İşyeriniz nerede olursa olsun kesinlikle rahatlıkla bulabilirsiniz.
Evler çok eski olduğu için. Çamaşır makineleri salon da olabilir.

2. Banyosu bir kişilik kadar küçük. Çok az'ı yapılmış hazır banyolu.
%70 i banyosu yapılmamış inşaat haliyle kiraya veriliyor. Evi tutarken bir sucu bulup küvet taktırmalısınız ve yere fayans veya plastik parke:) anlayacağınız bütcenize ve zevkinize göre banyo inşaatini kendiniz yaptırıyorsunuz. "100~150" bin yen arası değişen
Fiyat aralıklarla yaptırabilirsiniz. Ha! çıkarken de o banyoyu okadar masraf verip bırakıp gideceğinizi sanmayın:) çıkarken de banyoyu yıktırıp çöp'e attırmak içinde yine aynı ücreti ödemek zorundasınız:) uzun yıllar kalacaksanız o ücret bence çok uygun:)
Bazı binalarında evin içinde banyo bulunmuyor. Sadece oda, mutfak ve wc den oluşuyor.
Banyoyu dışarıdaki hamamlarda yapıyor buradaki oturan kişiler. Aylık üyeliklere 8-10 bin yen arası hamam bulabilirsiniz veya bir girişi "350 " yen'e gidebileceğiniz bir hamam çok rahatlıkla bulabilirsiniz.

3. Sorun ise, bu evlerde %90 kimsesiz yaşlı japonlar yaşıyor. Genç nesil çalıştığı için bu tarz evlerde oturmayı tercih etmiyor.
Yaşlılardan oluşan büssürü komşunuz olacak demektir:)
Ve sorun şurda ki bu yaşlılar bu evlerde ölene kadar yaşıyor. Emeklileri olduğu için kira sorunu yok.
Bu ev'den ancak cesedi çıkıyor. Ve bu insanlar kimsesiz olduğu için.
Bu evlerde ölüyor, günlerce içeride kalabiliyor cenazeleri. Ses soluk çıkmadığını farkedene kadar günler gecebiliyor.
Bu da insanı biraz ürkütüyor. Emlakçı görevli seçtiğiniz bu dairelerde bir cenaze çıkmışsa sizi uyarıyor.
Tepkinizi ölçmek için soruyor.
Bir sorun olurmu diye? Ben kabul etmemiştim asla bu durumu:) benim gibi ürken çok olduğu için danışıyor.
Bu ucuz, eski ve sorunlu daireler hep açık. Hemen işlemleri başlatıp 3 günde yerleşebilirsiniz.
Hemde çekilişsiz, kurasız:) bu evler dışında hepsi kuralı.

4. ortalama 60-90 bin yen arası daireler en fazla 5-7 senelik kullanışlı dairelerden oluşuyor. Şehir merkezine yakın, fiyatı uygun, geniş, yeni sistem daire istiyorsanız yılda 2 kez belediye veya "Temma" semtindeki ana merkezden alacağınız formları doldurup, postahaneden 280 yen civarındaki ödemeyle başvuru yapıp istediğiniz semt ve apartmana isminizi yazdırıp sıraya girebilirsiniz.
Eğer şehir merkezine uzak bir yerde istiyorsanız bunlara gerek kalmadan açık dairelere hemen yerleşebilirsiniz ve en güzel kısmına gelirsek. Bu belediye evlerine yerleştiriniz de,
yeni evli çiftlere kira yardımından yararlanabilirsiniz:)
ama sadece yeni binalar da oturanlara yapılıyor bu kıyak:)
Her sene sistem değiştiği için şuan ki yazdığım yazılardan bir kaçı değişme olasılığı yüksek.
Temma daki merkezinden bilgi almanız için size merkezin adresini veriyorum.
İletişim bilgileri ve adresleri yazıyor. Bu tür yerlerde dul (bayan) ve yetimler her zaman 1. Sıradadır. Kurasız, sıra beklemeden hemen sizi bir yer'e yerleştirirler.
Güzel ve uygun belediye evleri için biraz sabır ve zaman gerekli.
Ama ömür boyu yaşayacağınız bir ev için değer değilmi? :)

大阪市住まい公社募集担当
大阪市北区天神橋6丁目4番20号(マップナビおおさかのページへ移動)
(大阪市立住まい情報センター5階)
地下鉄谷町線・堺筋線「天神橋筋六丁目」駅3号通用連絡口をご利用ください。
電話: 06-6882-7024 ファックス: 06-6882-7021

4 Mayıs 2016 Çarşamba

Osaka'da eşyalı aylık daireler.

Biraz'da japonya'ya kısa dönemli gelenlere hitap edelim değilmi?:)
Japonya'ya gelip  en fazla 3 ay kalacaklar için kalma yeri çok sorunlu olabiliyor..
Otel masrafın altından kalkılmaz. Arkadaş evinde kalınmaz.
Ne yapmam gerek diye kara kara düşünenlere göre çok güzel seçenekler de var:)
İlk seçeneğimiz "Weekly Green" adında temiz, sakin, elit denecek kadar yakın bir yerde bulunan otel tarzı eşyalı odalar.
Yani 3-5 bin yen fazla vereyim. Kaldığım yer'de temiz insanlar olsun diyorsanız.
Birinci ve kesinlikle önereceğim yerdir. İster haftalık, ister aylık, isterseniz de 1 yıllık tutabilirsiniz..
Diğer ev kiralama işletmeleri gibi uğraşmaz, çıkışınız da bir valize bakar.
Üç aylık ta olsa bir ev kurmanın maliyeti en az 150 bin yeni bulur.
İçinde eşyası yok, yaz ise buzdolabı yok. Yatak yok, yorgan yok.

Bir evden farksız odalar çeşit çeşit seçenekleriyle sizi bekliyor:)
Yatağından alın, çamaşır makinesine kadar, micro dalgadan, ocağınıza kadar her şey var.
Doğal gaz, su, elektrik fatura derdi yok :) Valizle gir, valizler çık. Burası otele benziyor ama ev gibi..
Apartman dairesi tarzıyla düzenlenmiş. Zaten bir otel odasında çamaşır makinesi.
Ocak, micro dalga fırının ne işi var:) Bu önerdiğim eşyalı eve tek gelmememizi tavsiye ederim:) tek olunca aylık 100 bin yen'e kadar buluyor kirası:)
Eğer arkadaş grubuyla gelirseniz aylık 2 veya 3-4 kişilik bir odayı ortadan 3-4 e bölerseniz size düşen pay daha az olacaktır..
Burası otel gibi resepsiyonu vardır.. Residans tarzı bir işletme sistemi var.
Eğer şuan osakadaysanız bir uğrayın derim:)
Size site adresini de verdim. Başvuru ve danışma formu olan sayfasını ekledim.
Türkiye'den de daha japonya'ya gelmeden başvurabilir. Veya bilgi alabilirsiniz.
Ha size küçük bir hatırlatma da yapayım:) Japonya'da hiçbir yerde olmayan pazarlık sistemi.
Bu tarz eşyalı evler de oluyor:) sıkı bir pazarlık yapabilirseniz %30 daha indirimli misafir olarak kalabilirsiniz :)
pazarlık yapmadan anlaşmayın derim :p

İkinci seçeneğimiz de "Apaato-アパート" apartman daireler. Bu gördüğünüz binalar tek odalara ayrılmış.
Her katta 30 daire olan tek odalık kiralama evler.
Binanın ön tarafı ve arkaya bakan taraf olarak ortadan uzunca bir hol den oluşan daire odalar var.
Tek oda içinde, eşyalı veya eşyasız. Büyük oda veya küçük oda.
Giriş veya üst katlar diye ayırt edilmiş fiyatlarla kiralanıyor..
Bu apa-to dairelerin içinde tuvalet, banyo yok.. Hastane sistemi gibi ortak kullanım alanına sahip..
Hastane yada okul wc leri gibi 4-5 tuvalet ve lavabo her katta var.
Sırayla wc kullanılıyor:)
Şubeleri çok fazla. "Nipponbashi" den başlıyor, "Nishinari" ye kadar uzanıyor.
Eski/yeni, ucuz/pahalı, bakımlı/bakımsız, kaliteli/kalitesiz..
Bu iki semtde binlerce bulabilirsiniz. Bu verdiğim iki resimdeki apartman daireler en temizleri oluyor..
Hem temiz, hem kaliteli, hem bakımlı. Çok gezdim dolaştım çöplük gibi olanlarda var.
Çevresi de içkici, kumarcı.. Nishinari lerin derinliklerine kadar inmemenizi tavsiye ederim:)
Pek tekin olmuyor o çevre.. Yakuza tarzı insanlar aşırı oralarda.
Tavsiyem "Nipponbashi" tarafları. En azından çalışan kesimi çok.

Bu broşürde de evin özelliklerini yazıyor.. Bu bina dairelerinde wc de oda içindeymiş.
Odalardan birinin resmini koymuşlar. Ama boş oda olanını koymuş.
Genelde Japonlara yönelik olduğu için herkes kendi eşyasını getiriyor.
Siz yabancı olduğunuz için eşyalı tercih ettiğinizi belirtin..
Aylık kira ücreti 30-40 bin yen arası değişiyor. Bu fiyata hiçbir yerde bulamazsınız.
Hatta o 30-40 bin yen arası kira ücreti içinde. Doğalgaz, su, elektrik, çöp vergisi,yangın vergisi de dahil.
Bu broşür ne zaman çekildi unuttum ama o an kira bedeli 10 bin yen miş. Manyak bir indirime gidilmiş cidden:))
Tren istasyonlarına yürüme mesafesinde hepsi.
"JR", " Nankai", "Chikatetsu" okul veya iş dolayısıyla geldiyseniz her yere ulaşımı çok rahat bir mevkide bulunuyor hepsi..
Odalarda banyo yok.. Banyolar binanın giriş katında. Ve ücretli.
10 dakikası 100 yen.. 3-4 banyo kabini yanyana duruyor.. Kabinin hangisi boş ise dalın içeri:)
parayı makineye atmadan önce hazırlanın ki dakika boşuna işlemesin:)
Hazır olduktan sonra 100 yeni atıp başlayın çim meye:))
Kapılar içeriden kilitli sistemle kapanıyor.. Dolu olduğu üstteki ışığın veya kapı kolunun yanı kırmızı olmasıyla anlaşılıyor.
O yüzden tedirgin olmayın sizi kimse rahatsız etmez:)
Banyo sırasında su kesilirse korkmayın sabunlu kalmadınız:) 10 dakikalık süreniz bitmiş demekki..
Hazır ettiğiniz yedek 100 yenlerden atıp banyoya devam edebilirsiniz..
Giyinme ve soyunma içeride olduğu için. Banyoya gittiginizi anlayan olmaz:)
Banyoya inmeden önce küçük bir poşet veya sepet ayarlayın..
İçine tüm temizlik malzemelerinizi alın.. Şampuan, sabun, vücut kremi, kese, ilif vs.
Orada bunların hiçbirini bulamama ihtimaliniz çok çok yüksek olacaktır..

Veeee gelelim çamaşır meselesine:)) yine apartmanın zemin katında bir çamaşırhane bölümü vardır..
Çamaşır makinesi ve kurutma makineleriyle dolu bir oda:)
Makineden başka birşey bulamazsınız.. Yine çamaşırınızı götürürken yanınıza çamaşır tozu, yumuşatıcı, sabun vs ne kullanıyorsanız götürün..
Genelde 200 yen oluyor bu tür bina içindeki çamaşır makineleri..
Dışarıdaki çamaşır hane dükkânların çok çok ucuzuna yıkarsınız..
Dışarıdaki makineler 400 yenden başlıyor.. 400-800-1000 diye devam ediyor.
Ama onların içinde de herşey mevcut.. Deterjan tozu, yumuşatıcısı vs..
Belki o yüzden pahalıdır.. Bir deterjan tozunu marketten 280~500 yen arası değişen markalardan alabilirsiniz..
Yumuşatıcı da yine aynı fiyatlarda..
Bunlar size 20 gün çok rahat yeter.. Makineye çamaşırları atın..
Makine üstten kapaklıdır.. Çamaşırların üzerine tozunu katıp kapağı kapatın.
Makinenin ön kısmından 100 yenleri tek tek atın. 200 yenin girmesiyle makinenin çalışması bir olacaktır:)
hiçbir ayar yapmanıza gerek yok:))
Önemli not: çamaşırlarınızın başında bekleyin:) çalınma ihtimali yüksektir.
Özellikle böyle ortak kullanım alanı binalarda daha yüksektir.
Güvenlik kameralı, zengin çamaşırhane lerde geri bulma olasılığımız olsada tedbiri elden birakmamanızı tavsiye ederim:)
yıkama bittikten sonra kurutma makinesine atıp, 100 yen ile 10 dakika da kurutabilirsiniz..
İsterseniz balkonunuzdaki çamaşır ipine asıp kurutun.
Bu verdiğim apato şirketin site adresi. Gelmeden buradan başvurup yer ayırta bilirsiniz..

http://www.osaka-hotelweeklygreen.com/reservation/english.html
http://osumiapartgroup.jimdo.com/問い合わせ/
ucuz , eşyalı , daire , ev , emlak , hotel , hostel , otel , japonya , japan , osaka , kalacak yer , apartman , bina

Youtube Kanalima Abone Olun

Sosyal Medya Kanallarimdan da Beni Takip eddebilirsiniz