4 Mayıs 2023 Perşembe

Eşimin boşanmak için koyduğu şart

Arkadaşla ikimiz merakla şart mı? Ne şartıymış buyur dedik.

“Bana dönerek, önüne boş beyaz bir A4 kâğıt koyucam. Kâğıt’a ben M….. S….. dan hiçbir mal, mülk, ev, dükkan, hak talep etmiyorum. Tüm haklarımı eşim M….. S….. na devrediyorum diye yazıp altına da Aysel S…. Yazıp imzalarsan hemen şimdi önlüğü çıkarır belediyeye gider boşanırız” demez mi!

Sen ne diyorsun ya? Kafayı mı yedin?
Benim sana ne gebeliğim var??
Birinin koynunda mı bastın?
Hırsızlık mı yaptım?
Orospuluk mu yaptım?
Katil miyim? Neden 25 senelik emeğimi silip çöpe atayım? Eğer bu boşanma davası 10 yıl sürecekse sürsün! 10 yıl boyunca direnirim, savaşırım yine de dairenin tekini alırım.
Dükkandan payımı alırım. 10 yıl sürsün umrumda değil dedim.
Hakkımı alana kadar boşamayacağım seni diyip ayrıldım ordan.

Adama bak ya! İstanbulun göbeğinde anahtar teslim sıfır 2 daire aldı. Kimin sayesinde?
Benim… Ailem kiradayız diye bize bir daire yapıp kiradan kurtardı. Biz ev alıp kendi evimize geçene kadar babamın bize verdiği evde kaldık. Japonya’ya taşındık ama eşyalarımız tam 9 sene o evde kaldı.
Geçmiş karşıma haklarını bana devredersen seni boşarım diyor…
Etmiyorum! Gel de boşa beni hadi dedim..

Bir kaç aydır uğraşıyorum olmuyor. Kolay olacağa da benzemiyor ama bunu da beklemiyordum doğrusu.
Meğerse adamın “bilmediğim dilde, bilmediğim bir kanunla boşamam seni” demesinin altında mal mülk korkusu varmış. Ben orda uyandım. Ayrılmam, dön gel evine vs hepsi yalanmış. Tek derdi malların bölünmemesi içinmiş meğerse.

Arkadaşta şaşırdı bu şartı koştuğuna.
“Şerefsize bak, aysel o malları, mülkleri yapmak için hep idareli yaşadı. Şimdi mülk sahibiyim diye hava atıyor. Verme sakın imza” diye beni tembehliyor. Olur mu asla…

Avukatın önerdiği şey maalesef olmadı. Yine Türk usulü boşanma davasına devam edicez.
Hafanın 3-4 günü avukatla irtibattayız. Sürekli bunu ver, şunu çıkart, bunu gönder, bitmek bilmez isteklerine yetişmek imkansız.
Bu işin altından nasıl kalkacağım hiç bilmiyorum. Bir tarafım devam et diyor, diğer tarafım bırak olmayacak iş burada olmuyor işte zorlama diyor..

Böyle git gellerimden bir gün sabah işe giderken dükkanın yanındaki caddede ışıkları bekliyordum. karşı tarafta eşimi evden işe gelirken gördüm. Bisikletle geliyor. Yüzünde öyle bir naif gülümseme varki hayırdır inşallah, bu neyin tebessümü diye kenardan gizlice izliyordum. Yeşilin yanmasına saniyeler kala beni farkedecek diye de içimde bir korkuyla kafamı eğip bekliyorum.

Eşimin bisikletinde siyah büyükçe bir çanta vardı. Ev tarafından doğru gelip ışıklarda tam bekleyecekken bir anda yeşil ışık yandı. Önce o ışıklardan geçmesini bekledim. Karşı tarafta da olsa yola çıkınca beni farkedebilir diye kalabalıkta oyalandım. Tam da allah allah bu adamın yüzüne nur mu inmiş bu ne pamuk gibi bir surata bürünmüş diye düşünürken eşimin peşinden sarı saçlı, beyaz tenli bir kadında eşimle beraber peş peşe dükkana doğru ışıklardan geçti. Heeeeee şimdi suratına inen nur anlaşıldı dedim. Daha ben evden ayrılalı 3 ay olmuş. Adam sevgilisiyle gece alem yapmak için evine götürmüş. Kim bilir kaç gündür ondaydı. O çanta tek günlük kıyafet alabilecek kadar küçük değildi.

Daha bir kaç gün önce bana boş kağıda tüm mal varlık haklarımı teslim edip beni boşamak isteyen kocam meğerse sevgilisiyle yaşamaya başlamış…

26 Mart 2023 Pazar

Japonya’da boşanma davası açmak

Avukatla 3. Kez arabulucuya gittim. Eşim sadece ilk buluşmada bulundu. Diğer ikisine de gelmedi. Böyle olunca da arabulucu otomatikmen düştü. O hafta avukat resmi olarak boşanma davası açmak için hazırlıklarını tamamladı. Sorun hangi amaçla açılacak bu dava? Anlaşmalı mı? Çekişmeli mi? Malesef adam yanaşmıyor. Kesinlikle Japonya’da bilmediğim bil dille, bilmediğim bir kanunla boşanmam diye diretti. O zaman çekişmeli boşanma davası açacağız!

Dava başvurumuz kabul oldu. Eşimin adresine boşanma celpi gönderildi! İlk davamız 1 ay sonraya verildi.. Bu bir ay içerisinde savunmamızı hazırlamamız gerekiyor.

Celpler geldikten 5-6 gün sonra avukattan telefon geldi. Bu davaya bakacak savcı aramış. Şu ana kadar Japonya’da boşanma davası açan Türk çift olmamış. Biz ilkmişiz bu yüzden de Türk kanunlarına göre boşanma süreci ve yasasını bilmiyorlarmış. Çekişmeli boşanma davasında “Boşanma sebeplerini neye göre karar veriliyor”, “Velayet davası”, “Tazminat davası, “Mal bölüşümü” bunlar nasıl yapılıyor? Japonya ile Türkiye arasında dava sözleşmeleri ve anlaşmaları yokmuş. Japonya tarihinde şimdiye kadar 2 iranlı, hintli, amerikalı vs boşanma davası görülmüş fakat 2 türkün davası hiç görülmemiş. Bu nedenden dolayı da benden Türk ceza kanunlarının Japonca tercümesini istediler. Türk ceza kanunlarının japoncası Türkiye’de bile yokken 100’lerce sayfalık ceza kanununu size nasıl tercüme ettirip sunayım? Bu imkansız dedim.

Neyse kendileri araştırıp bulacaklarmış..
O süreçte benden eşime karşı açacağım davaya karşı deliller, şahitler istedi.
Ben zaten aylardır delilleri topluyordum. Her birini maille avukata göndermeye başladım. Kadınlarla mesajlaşmalarını, messengerdan bana yaptığı hakaretleri, 9 kere evden kovduğu mesajları avukata gönderdim.

Mesajlar türkçe olduğu için hiçbirini anlamadı tabiki. Bunların hepsini satır satır, gönderilme tarihi ve saati açık ve beyanlı olarak japoncaya çevirip öyle göndermemi istedi.
Dört dörtlük bir japoncam yok! Kime nasıl çevirtsem? Tamam oğlum var, japoncası 1. Seviye ama onu bu işe karıştırıp psikolojisini bozmak, kendimden soğutmak istemiyorum.
Çok çaresiz kaldığım bir süreçteydim. Ne yapsam diye bir kaç gün geçti. Allah tarafından yıllardır görüşmediğim, uzun zamandır ne telefonu ne de Line bende olmayan bir japon arkadaşımdan bir anda bana telefon geldi.

Tanımadığım bir numara beni aradı..
Ayseellllll napiyorsun kızzzzzz diye bir ses
Aaaaa! Selam sen nasılsın, ne zamandır görüşemiyoruz dedim.. O da hemen görüşelim dedi. Bir şeyler duydum doğru mu diye sordu. Ne duyduysan doğrudur dedim. Hemen ertesi gün için buluşma ayarlayıp görüşmeye gittim.

O da gençken bir koreli ile evlilik yapmış ve yıllarca süren bir boşanma sürecinden geçmiş.
Senin şuanki durumunu çok iyi anlıyorum. Sana yardımcı olmak istiyorum dedi. 3 sene Türkiye’de yaşamış, 25 senedir de ablası Türkiye’de yaşayan ve onunla hep türkçe konuşan bir arkadaş gönderdi Allah bana..

Dedim böyle böyle.. Ben de bunca mesajları nasıl japoncaya çevirip mahkemeye sunacam diye kara kara düşünüyordum dedim.
Ben yaparım o kısmı demez mi.(Allah razı olsun) Bu arada da oğluşumun Türkiye’de üniversitesi yaz tatiline girdi. Bu sene yaz tatilini yanınızda geçirmek istiyorum diye Japonya’ya gelmesin mi. Ben istedim bir göz allah verdi iki göz:))

Oğluşumla birlikte arkadaşımın evine gittik. Ben önden maille tüm mesajları arkadaşa göndermiştim. Oğlanla arkadaşım da bilgisayardan tercümesini yapıp tek tek printerla çıkarıp dosyaladı. 20 sayfalık bir delil çıkardık. Arkadaşımı her çevirisinde eşime küfür ederken görecektiniz:)) Kadın sinirden dişlerini sıka sıka bir kalmıştı. (Canım benim)

Hemen ertesi gün avukatı arayıp tercümeler hazır deyip götürdüm. Hatta arkadaşımla oğlum da avukata geldiler. Bir de biz konuşalım dediler.. 3 kişi gidip görüştük. Benim eksik anlattığım yerleri onlar düzeltti. Avukatta şimdi her şey daha net oldu. İyiki geldiniz diye mutlu oldu.

Tek sorun Türkiye ceza kanunlarındaki boşanma davaları nasıl işliyor. Japonya ceza kanunları anlaşmaları içerisinde Türkiye’ninde kısa bir içeriği de bulundu. “Aldatma, hakaret, evden kovma vs durumlarda dava açma hakkı varmış bu anlaşıldı tamam ama sizde mahkemede dava açılarak boşanma oluyormuş. Bizde belediye’ye gidip dilekçe verilerek boşanılıyor” dedi avukat.

“Ama şöyle bir şey var. Eşlerden her ikisi de anlaşarak bizim belediye’ye dilekçe verilerek boşanırsa bunu konsolosluktan tanınıp Türkiye’de de resmen boşanabilirmişsiniz” dedi.
Biz de o zaman bunu deneyelim dedik. Arkadaşım illa adamın yanına birlikte gidelim, kağıda imza attıralım dedi. 8 aydır hiç yüz yüze gelmemişiz tırsmıyor değilim!

Avukattan çıkıp belediye’ye gittik. Boşanma dilekçesini aldık. Dilekçe A4 kağıt boyutlarında, iki bölümden oluşuyor. Bir tarafı 2 şahit isim, adres, imzası olacak. Bir tarafında da boşanacak kişilerin bilgileri ve imzaları olacak.

Belediyeden dükkana eşimin yanına gittik. Giderken de arkadaşım yolda aradı haber verdi tabiki. Ayselle birlikte geliyoruz sakın ters bir şey yapma, bozuşuruz vs konuştu.
Dükkana girdim. İlk defa karşı karşıya geldik. Ben hiç konuşmadım. Hiç ağzımı açmadım. Sadece arkadaşım konuştu o da cevap verdi.

Arkadaş boşanma dilekçe başvurusunu çıkarıp masaya koydu. Bak M…… bu iş olmuş bitmiş artık. İnatla kavgayla hakaretle düzelmez. Tehditle hiç olmaz. Aysel o evden çıktıysa o eve bir daha geri dönmez. İnadı bırak, gel her ikiniz de bu kâğıdı imzalayın, yıllarca sürecek bir davadan bir kağıtla kurtulun dedi.

Eşim ikna oldu. Tek şartım var dedi, eğer o şartı aysel yerine getirirse o zaman hemen bugün belediye’ye gidip boşanırım dedi..

Devamı gelecek..

24 Mart 2023 Cuma

Japonya’da iki türkün boşanma davası

Çabalarımın sonunda devlete sırtımı dayamışlığımın rahatlığı ile o gün uzun bir uyku çektim. Ama malesef sabah 9’a kadar! Çünkü hala 2 işte birden çalışmak zorundaydım. Tamam devlete bağlandım ama ilk yardımımı bir ay sonra alacağım. O güne kadar işe devam. Hele bir ilk yardım maaşımı alayım hemen işi tek’e düşüreyim..

Belediye işlemlerinin bitmesinden 1 hafta sonra avukatımın ilk randevusuna gittim. Google maptan adresi girerek (eskiden elle harita çizerek bulurdum) adresi buldum. Avukatın yanına çıktım. Tamam japoncam var ama hukuki japoncam sıfır. 10 kelimesinden ya beşini, ya birini, ya dokuzunu anlıyorum. Adama dedim ya bu böyle olmayacak bana hukuki dille değilde normal anlayabileceğim klasik japoncayla anlat:)) Sağolsun öyle de yaptı. Ama yine de arada tozunu kaçırmıyor değildi.

İlk randevum dava açmak isteyip istemediğimi sormak içindi.

Sorun neydi, neden boşanmak istiyorum içeriğini öğrenmek istedi.

Ben kimim, bu ülkede ne işim var, neden, nasıl geldim.

Kendimi tanıtmamı istedi, çoluk çocuk var mı, evi geçindirmek için ne işle uğraşıyorsun vs

Sözleşmeler yapıldı, imzalar atıldı. Avukat parasına gelince “Sen şimdi devlet koruması altına alındığın için devlet sana ücretsiz avukat sağlayacak” diyincede ben bir Ohhh çektim. Malum Japonya’da bir avukata iş vermek 200 bin yenden başlıyor. O zaman bana bir güç geldi. Hemen davayı açalım dedim. 

Mahkemeye başvurmak, avukat atanmasını yapmam, dava açmak 10 günü bulur dedi. Karar çıkar çıkmaz haberleşip randevu veririm diyip beni gönderdi.

Ben de işe devam yine günlük kavgalı, hakaretli mesajlaşmalar, dışarda çalış, evde çalış bir koşturmacanın içerisinde bir hafta geçirdim. 1 hafta 10 gün sonra avukat telefonla aradı. “Devlet avukat olarak beni ücretsiz atanmama izin verdi, dava açma izni de aldım. Gelin ince ayrıntılı bir dava başvurunuzu yapalım” dedi. Hemen ertesi gün için randevu aldım. Sabah işe gidip, iş çıkışı avukata koştum. 3 saat gibi 20 yılda olan biten her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattım (bana yapılanı asla unutmam.30 yılda geçse saniye saniye hatırlarım)..

“Dilekçemiz hazır. Bu hafta eşinin adresine uzlaşma talebi göndericem, o şekilde halledebilirsek daha kısa sürer” dedi. Eve geldim. Adama da yazdım haberin olsun avukattan bu hafta bir mektup gelecekmiş sana. Dava açmadan önce seninle iletişime geçmek istiyor. Eğer seninle uzlaşma olursa dava açmadan direk aramızda çözelim dedi diye mesaj attım. Ooooo koptu kıyamet! “Ne avukatı, ben asla bir yere gitmem, avukat mavukat tanımam, hiç bir yere imza atmam, seni boşamıyorum, nasıl boşanacaksın tek başına hadi yap bakalım” falan adam kö-pür-dü!

Sen bilirsin dedim. İster uzlaş istersen de uzlaşma ben avukata verdim. İster 1 ay sürsün isterse 10 yıl bitti artık! Yeterince senin aşağılık psikolojinin kurbanı olmayacam. İçime ata ata beni böbrek hastası ettin!

4-5 gün sonra avukattan uzlaşma bildirimi gitmiş. Bana resim çekip atmış. “Avukattan mektup gelmiş beni çağırıyor hiçbir yere gitmem ben haberin olsun” diye eklemiş. Ben de bunu avukata söyledim. Gelmeyecekmiş, “O zaman direk dava açacağım” dedi. Siz bilirsiniz açın dedim.

Bir hafta bekledim. Tabiki de bu sefer ejderha ile uğraştım:) neyse ben kulakları tıkıyorum (arada engelleniyor) yine bir kaç gün sonra avukat aradı “ Savcı bizi arabulucuya yönlendirdi, 3 kez arabulucuya gitmemiz gerekiyor. Eğer arabulucu da bir sonuç çıkmazsa dava açılacak dedi.

İlk arabulucu görüşmesi için mahkeme binasına gittik. Kapıda avukatım beni karşıladı. Buluşup güvenlikten birlikte geçip 6. Kata çıktık. “Eşin de burada, gelmiş” dedi. Uzun zamandır bir araya gelmedik korktum. Ya karşılaştığımızda bir şey yaparsa diye. “Merak etme yüz yüze gelmeyeceksiniz” dedi. Nasıl yani? “Japonya kanunlarında boşanan çiftler mahkemede bir araya getirilmez. Kadının can güvenliğini tehlikeye koymayız” dedi.

Aynı katta bile tutmuyorlarmış ikimizi de. Ben 6. Kattayım o 7. Kattaymış. Ben tek geldim ama o yanına tercüman bir Türk arkadaş getirmiş. Ara bulucu olarak 3 kişi geldi. Biri kadın, iki erkek. Her 10 dakikada bir odadan çıkartıyorlar bizi. 10 dakika benimle görüşüyorlar, 10 dakika sonra sen çık diyip beni başka odaya sokup, benden sonra onu o görüşme odasına alıyorlar. 1 saat gibi süre içinde 3 kere ben 3 kere onunla ayrı ayrı görüştüler.

3 görüşmenin sonunda sonuç için son görüşmeye girdik. “Eşiniz kattiyen uzlaşmaya yanaşmıyor. Kesinlikle boşanmam diyor. Hele hele Japonya’da asla boşanmam diyor” dediler. “Yinede biz tekrar sizi çağıracağız, bu bizim görevimiz” diyip gönderdiler. 1 ay içinde 3 kez görüşme planladılar. İlk görüşmeye gelen adam diğer her ikisine de gelmedi. Tek ben gittiğim için arabulucu kısmı otomatikmen geçildi..

Bu arada da Japonya kanunlarında boşanma davası açılmadan, boşanma gerçekleşmeden de nafaka başvurusu yapılıyormuş. Avukatım ilk iş ona bakmış. Acilen nafakaya bağlamak istemiş beni fakat resmi bir yerde işçi olarak çalışmadığı için belirli bir maaş kesintisi yapamamış. Yani bir yerde çalışıyor olsaydı banka hesabına yatan maaştan devlet izniyle nafaka kesintisi yapılabiliyormuş. Kendi dükkanını işlettiği için maaş göstermediğinden nafaka kararı çıkartamadı. Dilekçeyle direk kendisinden alma başvurusu yapmış onu da adam kendisi reddetmiş. Param yok nafaka mafaka veremem diye kararı red etmiş.

Ben zaten hiç şaşırmadım.. 3 ay 1 yen bile vermeyen adam bana nafaka mı bağlayacaktı?

Kız henüz 18 yaş altı olduğu için velayet davası açmak istiyor musun diye sordu avukat. İstemiyorum dedim. İstiyorsa babası alsın velayetini. Şurada 1 yıl kalmış reşit olmaya bir de velayet davası ile uğraşamam dedim. Gerçi babası da istemedi. Çokta umrunda değildi çocuğun velayeti de bakımı da. Ne bana nede çocuğuna ne nafaka bağladı nede velayet talebinde bulundu.

29 Ocak 2023 Pazar

Japonya’da dul maaşı almanın dezavantajları

Japon devleti kadına, özellikle de çocuklu yalnız yaşayan kadınlara sahip çıkıyor. Ama kimse kapını çalıp da yardım ister misin? Diye gelmez. Sen istemedikçe kimse senin ne durumda olduğunu umursamaz. Ne devlet ne de kolu komşu bundan bihaberdir. Ağlamayana emzik olmayan bir ülke burası. Hak istiyorsan hakkını arayacaksın! Ben de hakkımı alana kadar mücadele ettim. Sonunda devlete sırtımı dayadım çok şükür. Her şekilde evime 200 bin yenlik destek sağladım. Kiram, sağlık sigortam, hastane masraflarım, çocuk masrafım, çocuğun okul masrafları, emeklilik sigortam ve en önemlisi de ne kadar maaş alıyorsam onun üzerini tamamlayıp evime aylık 200 bin yen gelir gelmesini sağlayacaklar bana. Devlet yardımı almamın katı kurallarıda var.

1. Kural: raporlu veya engelli değilsem kesinlikle çalışmak zorunluluğum var. Çalışmazsam ve çalışmak istemesem de onlar sana zorla iş bulup, ayarlayıp sokuyor (korona döneminde otel kapanınca işsiz kaldığım dönemde onlar bana iş bulup soktu) ben çalışmak istemiyorum veya çalışacak durumda değilim, böbrek hastasıyım, kendimi iyi hissetmiyorum desem de o zaman bize doktordan rapor getir dediler. Hatta kendileri bizzat doktorumu arayıp durumumu kendileri kontol edip, doktora çalışmasında herhangi bir sakıncası var mı diye teyit ettiler. Doktorum da tam tersi çalışması böbrek fonksiyonlarını daha iyi yönde etkiler diye desteklemiş:))

2. Kural:  ise seyahat yasağı var. Devlet yardımı ile seyahat edemezsin. Ben yabancıyım bu ülkede. Ailem Türkiye’de yaşıyor görmem lazım ne yapabilirim? Yasak! Eğer Türkiye’ye gidersem yardımdan atılacağımı söylediler. Nasıl yasak olur ya! Devlet korumasında olduğum sürece ailemi göremeyecek miyim diye sordum? Evet! Ailen de olsa gidemezsin.. Devletin vergileriyle sana ödeme yapıcağımız için o vergi paralarını seyahat ederek harcamana müsade edemeyiz dediler. Ölüm de olsa gidemezmişim.

2. Kural: ev, araba veya motorsiklet alamazsın. Ev almam tamam benimde gücüm yetmez buna ama ucuzundan bir araba almayı hep istiyordum. Ehliyetimi alır almaz ikinci elden bir arabam olsun isterdim. Motorsiklet bile yasak!

3. Kural: Devletin kira yardımı en fazla 48 bin yen. Ondan fazla olan kira senin yardım parandan kendin üzerine koyup ödemen gerekir. Fakat buna da karşılar. Bizim vereceğimiz yardımla lüks bir evde yaşayamazsın. Eğer 50-100 bin arası bir evdeyken devlet yardımı almaya başladıysan çocuk sayısına göre 1 veya 2 odalı bulabildiğin en ucuz eve geçmek zorundasın.

Benle kızım iki kişi tek odalı bir eve geçmiştik. Ben elim düzelince 2-3 odalı bir ev tutar, maaşım ve devlet yardımı ile gül gibi geçinip gideriz diye düşünmüştüm. Taşınmak için devletten izin almam gerektiğini de öğrendim. Biraz daha büyük bir eve geçmek istiyoruz, şuanki mutfak içinde tek göz odaya iki kişi zor sığıyoruz, taşınmamız gerek desem de kesinlikle izin alamadım. Eğer onlardan izinsiz büyük bir eve geçersem yine yardımdan çıkarılırmışız. Tek şart şuanki kira ile aynı ücrette 2 odalı bir yere geçebilirsiniz dediler. Bu mümkün değil! Tek oda fiyatına hiçbir yerde iki odalı ev bulamam, hatta baktım bulamadım da..

4. Kural: Altın, pırlanta gibi değerli takı, marka çanta almak yasak. Bir türk olarak belediye yardımından önce tabiki altınlarım vardı evde. Üzerine yapmadım ama olanı da demedim var diye. Eğer varsa onları da belgelemek zorundasın.

5. Kural: Eski eşten nafaka, geçim, çocuk yardımı almak yasak. Eğer alırsan bunu beyan etmek zorundasın. Aldığın para devlet yardımından kesilecek. Yani eşinden 100 bin yen nafaka alıyorsan devlet senin 200 bin yenlik yardımından 100 bini kesiyor. Anlayacağınız kimden ne yardım alıyorsanız devlet sizden kesecek. Devlete girmenin tek faydası kira, çocuk yardımı, hastane masrafları ve sigorta olacak. O bile çok iyi geliyor insana.

6. Kural: Yılda iki kere ev ziyaretleri olacak. Çoğunlukla ansızın olabilirmiş. Bazen de önceden haber verilerek. Eve gelip evin krokisi çizildi, ne tür ev eşyaları var, hangi elektronik eşyalar var, değerli bir şey var mı?, bozuk bir eşya var mı, hangi eşyaya ihtiyaç var, eğer evde buzdolabı, çamaşır makinesi gibi önemli bir eksik varsa bunu devletten yardım temin edebilirsiniz. Odaları, tuvaleti, banyoyu, girişi, balkonu her yeri bir kağıta çizip krokisini çıkarıyor. Bir dahaki geldiklerinde evde değişenleri bu krokiyle belirliyor.

Bu krokiyle evdeki fuzuli gereksiz bir şeyler alınıp alınmadığını belirliyorlar. Bir tek evde hayvan beslemek yasak mı bunu sormadım. O da yasaktır kesin. Ama bir kedimiz vardı. Korkudan onu arkadaşa veriyorduk geldiklerinde:)

7. Kural: Her ay maaş bandrolünü devlete sunmak zorundasınız. 1 yen de olsa, 100 bin yen de olsa maaş bandrolu alıp bu ay bu kadar kazandım veya bana şuradan bu kadar para geldi diye her maaş günü bizzat belediye’ye gidip sosyal hizmetlere formu doldurarak belgelemek zorundasın. Her ay bu ziyaret mecburi (şartlı hükümlüler her gün karakola gidip imza atar gibi. Her ay belediye’ye gidip maaş formunu doldurmak zorundayım) Korona döneminde çok işsiz kaldık. Çalıştığım otelin kapanması, karantinalar, iş bulma çabalarım derken aylarca hatta bir yıldan uzun bir süre işsiz kaldığım dönemlerde çok azar işittim.

Ne yapıp edip iş bulmak zorundasın denildi! Korona azaldıkça ve ben istediğim gibi bir iş bulamayınca onlar benim yerime bir iş bulup benimle birlikte iş görüşmesine gelip anlaşıp beni işe soktular. Rızam dışında mı diye merak ediyorsanız? Tabiki de beni razı ettikten sonra. 

Başka çarem yoktu. Onlar ne derse o işe girecektim. İşim de ne biliyor musunuz?;)) bir internet satış firmasının 7 katlı binasının sadece ve sadece tuvaletlerini temizleme işi. Saatliği 1300 yen. Günlük 1,5 saat çalışma. Haftada 3 gün (pazartesi, çarşamba, cuma) sabah 10:00 da gidip 7. Kattan başlayıp 1. Kata kadar inerek tuvalet ve el lavabosunu temizleyip çıkmak. 1,5 saatlik ödeme yapıyorlar ama ben 45 dakikada bütün katlardaki tuvaletleri temizleyip ostkare sama deshita diyip ayrılıyorum. Diğer günler boşum oohh misss diye düşünüyorsanız yanıldınız! Bu geçici bir işmiş.. Günleri ve saatleri daha uzun, verimli bir iş bulana kadarmış..

8. Kural:Eğer onlara beyan etmediğim, banka hesabıma bir yerden para gelirde onlardan saklarsam ve onlar da bunu fark ederse o parayı maaşımdan kesecekler. Başıma da geldi bu talihsizlik! Devlet yardımına başvurduğum ay iki işte birden çalışıyordum. Eski yazılarımı okuyanlar bilir. İlk başladığım işi bırakıp diğer işe devam etmeye karar verdim ama içerde hala alacağım maaşım vardı. O günler içerisinde de belediye başvurum kabul edilmişti. Meğersem o bir kaç gün sonra ilk işimden 12 bin yen gelmiş. Daha başlayalı bir kaç gün olduğu ve kuralları henüz çok bilmediğimden eski maaşım onlarla alakasız diye düşünüp bildirmemişim. Yıllar sonra o parayı bir hata yapmışız, sana 12 bin yen fazla ödemişiz diye bana fatura kestiler.

Bir de kızım yüzünden de ceza yedim. Korona döneminde çalışıyordu. Çalıştığı yer kapanınca müdürüne ulaşamamış, maaş bandrolünü alamamıştı fakat maaşı hesaba yatmış, onu da banka şifresini giremeyince, defteri de hata verip yazdıramamış vs çok saçma şeylerden dolayı 1 yıl sonra kızın 98 bin yen para cezasını da bana kestiler. Ama ben ödemem dedim. Ona aylarca dikkat et, adamlara maaş bandrolünü ver desemde aksattığı için ona ödettim! ( o da babasına galiba)..

Birazcık şey gibi olduk. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak:) kocadan kaçtık devlete tutulduk. Bir nevi açık hava hapishanesi gibi bir hayata başladık:) ama şimdilik geçim sıkıntımız yok ya hele de yanında çocuk varsa bir anne için bu çok önemli bir şey. Bu şekilde de yaşayabiliriz, şükür Allah!

2 Ocak 2023 Pazartesi

Japonya’da dul maaşı nasıl alınır

Tek başına bir evi geçindirmek zor iş. Heleki Japonya gibi bir ülkede. En kötüsü dünyanın en pahalı 3. şehri Osaka’da ev geçindirmek daha da zormuş. Tek göz oda tuttum. Kirası uygun ama faturaları, mutfak masrafları bir de iki kişilik özel bakım masraflarımız derken yetiştirmesine yetiştiriyordum ama geldiği gibi de gidiyordu. Gelirimle giderim başa baştı.

Bizim ülkede dul maaşı var. Avrupada da var. Neden Japonya’da olmasınki dedim! Muhakkak bunlarda da vardır bir yardım. Kulağıma geliyordu aslında boşanmış kadınların belediyeden yardım aldığı. Ev bile veriyorlarmış. Tanıdığım kimse yoktu bu konuda danışacağım. Sadece var diye duyuyordum.

Kalktım belediye’ye gittim. Gitmesine gittim de nereye, hangi kata hangi masaya başvurulur bu yardım? Bunca yıldır buradayım ama sadece 2. Katla, 3. Kata çıkmışım. Zemin kattaki görevliye danışsam iyi olacak ama derdimi anlatmak da istemiyorum. Ablacım ben ayrıldım ama yardım istemeye geldim diyemedim.

Biraz düşündüm. Aklıma çocuk yardımı aldığım kat geldi. Bilse bilse onlar bilir bu yardımı dedim. Oturdum biraz kısık sesle anlattım derdimi. Nereye başvurabilirim dedim. Beni iki üst kattaki “Seigatsu hougo” ya yönlendirdi. Boşanmış kadınlar oradan yardım alıyorlar, oraya gidip başvurun dedi.

Hemen yukarı çıktım. Tek bir gişe vardı “Buyrun nasıl yardımcı olabilirim” diye sordu. Ben de yine kısık sesle (hala utanıyorum yardım istemeye) eşimden ayrıldığımı, bir çoçuğum olduğunu ve yardım başvurusunda bulunmak istediğimi söyledim. “Biraz oturup bekleyin” dedi. 5 dakika kadar bekledikten sonra 2 kişi yanıma gelip onları takip etmemi istedi. Yanyana 5 tane minik kulübeler vardı. Beni 1 numaralı kulübeye soktular. Bir sandalye çekip oturttular. Kendileri çıktı. 2 dakika gibi kısa süre sonra kulübenin başka bir kapısından girdiler. Karşıma oturup sorguya çektiler.

Adın soyadın

Yaşın

Hangi ülke vatandaşısın

Vizelimi, oturumlu mu, japon vatandaşı mısın

Hangi adreste oturuyorsun

Kaç çocuğun var

Eşinden ne zaman ayrıldın

Eşinden yardım alıyor musun

Çocuk parası alıyor musun

Çocukların adı, yaşı, hangi okula gidiyorlar

Çocuk yardımı alıyor musun

Gibi daha bir çok soru içeren sayfalarca bir form doldurdular. Son olarak da boşanma kağıdını verir misin dediler.! Henüz boşanmadım, ama 2-3 aydır ayrı yaşıyorum dedim. “Bak bu olmadı! Buradan yardım alman için resmi olarak boşanmış bulunman gerek” dediler.

Boşanacağım tabiki, ama onun için avukat parası biriktirmem gerek, nerden nasıl başlanır bilmiyorum dedim. “Maalesef elimizden bir şey gelmez. Boşanma bittikten sonra kararname ile birlikte gelirsen yardıma alınırsın” denildi..

Elim boş aşağı inip eve döndüm. Ama aklımda deli sorular. Muhakkak vardır bir yolu ya! Öyle iki günde boşanılmıyor ya? Bu insanlar evden ayrılır ayrılmaz hemen yardım almıyorlardır elbet.

Bir kaç gün düşündüm. Belediyeye girerken çıkarken gözüme bir oda takılıyordu hep. Ama o oda neyin nesi hiç bilmiyordum. Japoncasını okuyorum, anlamını da biliyorum ama ne yapıyorlar hiçbir fikrim yoktu. Ya gideyim o odanın kapısını bir tıklayayım dedim. Kalkıp oraya da gittim..

Belediye’ye yine geldim. Bu sefer giriş katta gözüme çarpan “くらしサポートセンター” Türkçesi “Yaşam Destek Merkezi” olarak geçiyor. İçeride kimse yoktu. Kapıyı tıkladım içeri birileri geldi. Oturdum olanları tek tek anlattım. Yaşlıca bir adam. Nerelisin diye sordu Türk’üm dedim. “Aaa! 6 yıl önce Türkiye’ye gitmiştim çok güzel bir ülkeydi, insanları da çok nazikti!” 

Benim derdim amcayı çok etkiledi. Offladı püfledi bir sağa baktı bir sola baktı ne yapsak acaba diye kendi kendine konuştu. Biraz içeri gitti geldi. “Gerçekten sana yardım etmek istiyorum, seni geri boş göndermek içime sinmiyor” dedi.

Bir süre düşündükten sonra “benim bir tanıdığım var, seni onunla tanıştırmak istiyorum. İçeride onu aradım ama şuan müsait değilmiş. Ama haftaya salı’ya gelebilirsiniz dedi. Sen de müsaitsen haftaya salı belediyenin önünde saat 13:00 de buluşup gidebiliriz” dedi.

Sonuçta belediyenin görevlisi beni kötü bir yere götürmez herhalde diye düşündüm. Peki olur dedim. 3-4 gün gibi sonra Salıydı zaten. O saatte belediyeye kadar gidip kapıda buluştuk. Bisikletle gideceğiz dedi. Herkes kendi bisikletine binip yola koyulduk. Nishinari de dedi. Hiçte tekin olmayan yerler. Korkarım o semtten aslında. Ayyaşın, boş işsiz insanların semti. Gözümü ve kulağımı daha da dikkatli açarak peşinden takip ederek gittik.

Bisikletle 20 dakika gittikten sonra han gibi bir yerin önünde durup burası dedi. 2. Kata çıkıcaz diyince merdivenlerden çıkıyorum ama içimden de ya devlet memuru adam başıma bir şey gelmez herhalde diye kendime teselli de veriyorum:)

2. Kata çıktık genişce bir dükkan. İçeride bir kaç sandalyeyle masa var sadece. Nerdeyse boş bir han gibi. Etrafa baktım kimsecikler yok. Bir ben, bir memur bir de içeride masada oturan takım elbiseli bir adam. Bizi karşısına oturttu. O da baştan başla nedir derdin buyur dedi.

Başımdan ne geldi geçtiyse anlattım adama. Yanımda oturan belediye memuru ona sürekli (sensei) hocam diye hitap ediyordu. Ama neyin hocası bilmiyorum. Sormaya da çekiniyorum ha! Ben hangi ara buraya geldim, bu adam kim, niye bu adama derdimi anlatıyorum diye içimden konuşuyorum:)

Japoncam var olmasına var ama hukuki japoncam yok. O kadar zor cümleler kuruyorlarki yanlış bir şeye Hai demekten korkuyorum. Sürekli benim anlayabileceğim basit japoncayla bana anlatın lütfen diye tekrarlatıyorum.

Bu arkadaş da derdime üzüldü. Seigatsu hougoya gittiğimi fakat elimin boş döndüğünü duyunca hem şaşırdı hem üzüldü hem de kızdı. “Nasıl olurda almazlar seni yardıma!” Diye çıkıştı. Meğersem oluyormuş. Resmi olarak boşanmış olmasan da alınıyormuşsun. “Seni tek gördüler geri gönderdiler” dedi. “Ben kendi hocamla bir görüşeyim bu konuyu, yardımcı olmayı kabul ederse senin işine biz el atıcaz”dedi.

Hemen yanımda kendi hocasını aradı. Bu arada kendisi avukatmış:) O an bana bir ferahlık geldi:) hocası da avukat biriymiş. Meğersem Yaşam destek merkeziyle çalışan devletin ücretsiz verdiği avukatlarmış bunlar.

Hay allahım işimi nasılda kolaylaştırıyorsun! Daha iki gün önce kapısına gidip nerden nasıl başlasam dedim, sen bana avukat bile bahşettin. Büyük avukat benim için bu avukata emir verdi. “Hemen yarın hanımla birlikte belediye’ye gidip “seigatsu hogo’ya” gidip hemen başvurusunu yapacaksın. Eğer boşanmayla alakalı bir şey soracak olurlarsa davayı üstlendiğimizi ve en kısa zamanda boşanma davası açacağımızı onlara söyle” dedi.

Ertesi gün için randevulaşıp oradan ayrıldık. Belediye’ye kadar me murla birlikte gidip oroda vedalaştık. Ona o kadar minnet borcum varki o gün çok çok teşekkür ettim. O da çok mutlu oldu. Bundan sonrası kolay ve rahat olacak kendine iyi bak diyip vedalaştık.

Ertesi gün avukatla belediyenin kapısının önünde buluşup yardımlaşma katına birlikte çıktık. Hemen o geçip ne için geldiğimizi söyleyip iki görevli çağırdı. Avukatla birlikte gittim ya bir görseniz ne hürmet, ne hizmet’ bir kaç gün önceki hal ve hareketlerden eser yok.

Hemen yine bizi aynı kulube gibi bir odaya koydular. Karşımıza geçip oturdular. Avukat bunları bir azarlamasın abbbovvv bunlardan çıt ses yok! Bu hanım gelmiş yardım istemiş sizde geri göndermişsiniz! Öyle bir hakkınız yok! Hemen yardıma alıyorsunuz.. Bundan sonra davasına biz bakıyoruz diyip önlerine avukatlık kartını koydu. Ne sorununuz varsa burdan bizimle irtibata geçebilirsiniz diye azarladı.

Adamlar hemen başvuru formlarını getirdi. Hemen avukatla birlikte doldurdular. Yanımda hesap defterimle hanko (kaşe) var mı diye sordular. Var diyip çıkarttım. Anında o gün o saatten itibaren işleyen yardım parasına girmiş bulunmaktayım:))

Yardım parasında bulunanlar

Aylık 200 bin yeni tamamlayacak kadar nakit

Ev kirası

Hastane sigortası

Emeklilik sigortası

Ev sigortası

Çocuk parası

Çocuk okul yardımı

İşe giderken yol masraf  veya bilet parası

Aylık olarak elime nakit 200 bin yen geçecek şekilde yardım almaya başladım. Ama onlarında bu yardımları almam için bir kaç katı şartları var. Devamı gelecek..

Youtube Kanalima Abone Olun

Sosyal Medya Kanallarimdan da Beni Takip eddebilirsiniz