Japon devleti kadına, özellikle de çocuklu yalnız yaşayan kadınlara sahip çıkıyor. Ama kimse kapını çalıp da yardım ister misin? Diye gelmez. Sen istemedikçe kimse senin ne durumda olduğunu umursamaz. Ne devlet ne de kolu komşu bundan bihaberdir. Ağlamayana emzik olmayan bir ülke burası. Hak istiyorsan hakkını arayacaksın! Ben de hakkımı alana kadar mücadele ettim. Sonunda devlete sırtımı dayadım çok şükür. Her şekilde evime 200 bin yenlik destek sağladım. Kiram, sağlık sigortam, hastane masraflarım, çocuk masrafım, çocuğun okul masrafları, emeklilik sigortam ve en önemlisi de ne kadar maaş alıyorsam onun üzerini tamamlayıp evime aylık 200 bin yen gelir gelmesini sağlayacaklar bana. Devlet yardımı almamın katı kurallarıda var.
1. Kural: raporlu veya engelli değilsem kesinlikle çalışmak zorunluluğum var. Çalışmazsam ve çalışmak istemesem de onlar sana zorla iş bulup, ayarlayıp sokuyor (korona döneminde otel kapanınca işsiz kaldığım dönemde onlar bana iş bulup soktu) ben çalışmak istemiyorum veya çalışacak durumda değilim, böbrek hastasıyım, kendimi iyi hissetmiyorum desem de o zaman bize doktordan rapor getir dediler. Hatta kendileri bizzat doktorumu arayıp durumumu kendileri kontol edip, doktora çalışmasında herhangi bir sakıncası var mı diye teyit ettiler. Doktorum da tam tersi çalışması böbrek fonksiyonlarını daha iyi yönde etkiler diye desteklemiş:))
2. Kural: ise seyahat yasağı var. Devlet yardımı ile seyahat edemezsin. Ben yabancıyım bu ülkede. Ailem Türkiye’de yaşıyor görmem lazım ne yapabilirim? Yasak! Eğer Türkiye’ye gidersem yardımdan atılacağımı söylediler. Nasıl yasak olur ya! Devlet korumasında olduğum sürece ailemi göremeyecek miyim diye sordum? Evet! Ailen de olsa gidemezsin.. Devletin vergileriyle sana ödeme yapıcağımız için o vergi paralarını seyahat ederek harcamana müsade edemeyiz dediler. Ölüm de olsa gidemezmişim.
2. Kural: ev, araba veya motorsiklet alamazsın. Ev almam tamam benimde gücüm yetmez buna ama ucuzundan bir araba almayı hep istiyordum. Ehliyetimi alır almaz ikinci elden bir arabam olsun isterdim. Motorsiklet bile yasak!
3. Kural: Devletin kira yardımı en fazla 48 bin yen. Ondan fazla olan kira senin yardım parandan kendin üzerine koyup ödemen gerekir. Fakat buna da karşılar. Bizim vereceğimiz yardımla lüks bir evde yaşayamazsın. Eğer 50-100 bin arası bir evdeyken devlet yardımı almaya başladıysan çocuk sayısına göre 1 veya 2 odalı bulabildiğin en ucuz eve geçmek zorundasın.
Benle kızım iki kişi tek odalı bir eve geçmiştik. Ben elim düzelince 2-3 odalı bir ev tutar, maaşım ve devlet yardımı ile gül gibi geçinip gideriz diye düşünmüştüm. Taşınmak için devletten izin almam gerektiğini de öğrendim. Biraz daha büyük bir eve geçmek istiyoruz, şuanki mutfak içinde tek göz odaya iki kişi zor sığıyoruz, taşınmamız gerek desem de kesinlikle izin alamadım. Eğer onlardan izinsiz büyük bir eve geçersem yine yardımdan çıkarılırmışız. Tek şart şuanki kira ile aynı ücrette 2 odalı bir yere geçebilirsiniz dediler. Bu mümkün değil! Tek oda fiyatına hiçbir yerde iki odalı ev bulamam, hatta baktım bulamadım da..
4. Kural: Altın, pırlanta gibi değerli takı, marka çanta almak yasak. Bir türk olarak belediye yardımından önce tabiki altınlarım vardı evde. Üzerine yapmadım ama olanı da demedim var diye. Eğer varsa onları da belgelemek zorundasın.
5. Kural: Eski eşten nafaka, geçim, çocuk yardımı almak yasak. Eğer alırsan bunu beyan etmek zorundasın. Aldığın para devlet yardımından kesilecek. Yani eşinden 100 bin yen nafaka alıyorsan devlet senin 200 bin yenlik yardımından 100 bini kesiyor. Anlayacağınız kimden ne yardım alıyorsanız devlet sizden kesecek. Devlete girmenin tek faydası kira, çocuk yardımı, hastane masrafları ve sigorta olacak. O bile çok iyi geliyor insana.
6. Kural: Yılda iki kere ev ziyaretleri olacak. Çoğunlukla ansızın olabilirmiş. Bazen de önceden haber verilerek. Eve gelip evin krokisi çizildi, ne tür ev eşyaları var, hangi elektronik eşyalar var, değerli bir şey var mı?, bozuk bir eşya var mı, hangi eşyaya ihtiyaç var, eğer evde buzdolabı, çamaşır makinesi gibi önemli bir eksik varsa bunu devletten yardım temin edebilirsiniz. Odaları, tuvaleti, banyoyu, girişi, balkonu her yeri bir kağıta çizip krokisini çıkarıyor. Bir dahaki geldiklerinde evde değişenleri bu krokiyle belirliyor.
Bu krokiyle evdeki fuzuli gereksiz bir şeyler alınıp alınmadığını belirliyorlar. Bir tek evde hayvan beslemek yasak mı bunu sormadım. O da yasaktır kesin. Ama bir kedimiz vardı. Korkudan onu arkadaşa veriyorduk geldiklerinde:)
7. Kural: Her ay maaş bandrolünü devlete sunmak zorundasınız. 1 yen de olsa, 100 bin yen de olsa maaş bandrolu alıp bu ay bu kadar kazandım veya bana şuradan bu kadar para geldi diye her maaş günü bizzat belediye’ye gidip sosyal hizmetlere formu doldurarak belgelemek zorundasın. Her ay bu ziyaret mecburi (şartlı hükümlüler her gün karakola gidip imza atar gibi. Her ay belediye’ye gidip maaş formunu doldurmak zorundayım) Korona döneminde çok işsiz kaldık. Çalıştığım otelin kapanması, karantinalar, iş bulma çabalarım derken aylarca hatta bir yıldan uzun bir süre işsiz kaldığım dönemlerde çok azar işittim.
Ne yapıp edip iş bulmak zorundasın denildi! Korona azaldıkça ve ben istediğim gibi bir iş bulamayınca onlar benim yerime bir iş bulup benimle birlikte iş görüşmesine gelip anlaşıp beni işe soktular. Rızam dışında mı diye merak ediyorsanız? Tabiki de beni razı ettikten sonra.
Başka çarem yoktu. Onlar ne derse o işe girecektim. İşim de ne biliyor musunuz?;)) bir internet satış firmasının 7 katlı binasının sadece ve sadece tuvaletlerini temizleme işi. Saatliği 1300 yen. Günlük 1,5 saat çalışma. Haftada 3 gün (pazartesi, çarşamba, cuma) sabah 10:00 da gidip 7. Kattan başlayıp 1. Kata kadar inerek tuvalet ve el lavabosunu temizleyip çıkmak. 1,5 saatlik ödeme yapıyorlar ama ben 45 dakikada bütün katlardaki tuvaletleri temizleyip ostkare sama deshita diyip ayrılıyorum. Diğer günler boşum oohh misss diye düşünüyorsanız yanıldınız! Bu geçici bir işmiş.. Günleri ve saatleri daha uzun, verimli bir iş bulana kadarmış..
8. Kural:Eğer onlara beyan etmediğim, banka hesabıma bir yerden para gelirde onlardan saklarsam ve onlar da bunu fark ederse o parayı maaşımdan kesecekler. Başıma da geldi bu talihsizlik! Devlet yardımına başvurduğum ay iki işte birden çalışıyordum. Eski yazılarımı okuyanlar bilir. İlk başladığım işi bırakıp diğer işe devam etmeye karar verdim ama içerde hala alacağım maaşım vardı. O günler içerisinde de belediye başvurum kabul edilmişti. Meğersem o bir kaç gün sonra ilk işimden 12 bin yen gelmiş. Daha başlayalı bir kaç gün olduğu ve kuralları henüz çok bilmediğimden eski maaşım onlarla alakasız diye düşünüp bildirmemişim. Yıllar sonra o parayı bir hata yapmışız, sana 12 bin yen fazla ödemişiz diye bana fatura kestiler.
Bir de kızım yüzünden de ceza yedim. Korona döneminde çalışıyordu. Çalıştığı yer kapanınca müdürüne ulaşamamış, maaş bandrolünü alamamıştı fakat maaşı hesaba yatmış, onu da banka şifresini giremeyince, defteri de hata verip yazdıramamış vs çok saçma şeylerden dolayı 1 yıl sonra kızın 98 bin yen para cezasını da bana kestiler. Ama ben ödemem dedim. Ona aylarca dikkat et, adamlara maaş bandrolünü ver desemde aksattığı için ona ödettim! ( o da babasına galiba)..
Birazcık şey gibi olduk. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak:) kocadan kaçtık devlete tutulduk. Bir nevi açık hava hapishanesi gibi bir hayata başladık:) ama şimdilik geçim sıkıntımız yok ya hele de yanında çocuk varsa bir anne için bu çok önemli bir şey. Bu şekilde de yaşayabiliriz, şükür Allah!