26 Mart 2023 Pazar
Japonya’da boşanma davası açmak
24 Mart 2023 Cuma
Japonya’da iki türkün boşanma davası
Çabalarımın sonunda devlete sırtımı dayamışlığımın rahatlığı ile o gün uzun bir uyku çektim. Ama malesef sabah 9’a kadar! Çünkü hala 2 işte birden çalışmak zorundaydım. Tamam devlete bağlandım ama ilk yardımımı bir ay sonra alacağım. O güne kadar işe devam. Hele bir ilk yardım maaşımı alayım hemen işi tek’e düşüreyim..
Belediye işlemlerinin bitmesinden 1 hafta sonra avukatımın ilk randevusuna gittim. Google maptan adresi girerek (eskiden elle harita çizerek bulurdum) adresi buldum. Avukatın yanına çıktım. Tamam japoncam var ama hukuki japoncam sıfır. 10 kelimesinden ya beşini, ya birini, ya dokuzunu anlıyorum. Adama dedim ya bu böyle olmayacak bana hukuki dille değilde normal anlayabileceğim klasik japoncayla anlat:)) Sağolsun öyle de yaptı. Ama yine de arada tozunu kaçırmıyor değildi.
İlk randevum dava açmak isteyip istemediğimi sormak içindi.
Sorun neydi, neden boşanmak istiyorum içeriğini öğrenmek istedi.
Ben kimim, bu ülkede ne işim var, neden, nasıl geldim.
Kendimi tanıtmamı istedi, çoluk çocuk var mı, evi geçindirmek için ne işle uğraşıyorsun vs
Sözleşmeler yapıldı, imzalar atıldı. Avukat parasına gelince “Sen şimdi devlet koruması altına alındığın için devlet sana ücretsiz avukat sağlayacak” diyincede ben bir Ohhh çektim. Malum Japonya’da bir avukata iş vermek 200 bin yenden başlıyor. O zaman bana bir güç geldi. Hemen davayı açalım dedim.
Mahkemeye başvurmak, avukat atanmasını yapmam, dava açmak 10 günü bulur dedi. Karar çıkar çıkmaz haberleşip randevu veririm diyip beni gönderdi.
Ben de işe devam yine günlük kavgalı, hakaretli mesajlaşmalar, dışarda çalış, evde çalış bir koşturmacanın içerisinde bir hafta geçirdim. 1 hafta 10 gün sonra avukat telefonla aradı. “Devlet avukat olarak beni ücretsiz atanmama izin verdi, dava açma izni de aldım. Gelin ince ayrıntılı bir dava başvurunuzu yapalım” dedi. Hemen ertesi gün için randevu aldım. Sabah işe gidip, iş çıkışı avukata koştum. 3 saat gibi 20 yılda olan biten her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattım (bana yapılanı asla unutmam.30 yılda geçse saniye saniye hatırlarım)..
“Dilekçemiz hazır. Bu hafta eşinin adresine uzlaşma talebi göndericem, o şekilde halledebilirsek daha kısa sürer” dedi. Eve geldim. Adama da yazdım haberin olsun avukattan bu hafta bir mektup gelecekmiş sana. Dava açmadan önce seninle iletişime geçmek istiyor. Eğer seninle uzlaşma olursa dava açmadan direk aramızda çözelim dedi diye mesaj attım. Ooooo koptu kıyamet! “Ne avukatı, ben asla bir yere gitmem, avukat mavukat tanımam, hiç bir yere imza atmam, seni boşamıyorum, nasıl boşanacaksın tek başına hadi yap bakalım” falan adam kö-pür-dü!
Sen bilirsin dedim. İster uzlaş istersen de uzlaşma ben avukata verdim. İster 1 ay sürsün isterse 10 yıl bitti artık! Yeterince senin aşağılık psikolojinin kurbanı olmayacam. İçime ata ata beni böbrek hastası ettin!
4-5 gün sonra avukattan uzlaşma bildirimi gitmiş. Bana resim çekip atmış. “Avukattan mektup gelmiş beni çağırıyor hiçbir yere gitmem ben haberin olsun” diye eklemiş. Ben de bunu avukata söyledim. Gelmeyecekmiş, “O zaman direk dava açacağım” dedi. Siz bilirsiniz açın dedim.
Bir hafta bekledim. Tabiki de bu sefer ejderha ile uğraştım:) neyse ben kulakları tıkıyorum (arada engelleniyor) yine bir kaç gün sonra avukat aradı “ Savcı bizi arabulucuya yönlendirdi, 3 kez arabulucuya gitmemiz gerekiyor. Eğer arabulucu da bir sonuç çıkmazsa dava açılacak dedi.
İlk arabulucu görüşmesi için mahkeme binasına gittik. Kapıda avukatım beni karşıladı. Buluşup güvenlikten birlikte geçip 6. Kata çıktık. “Eşin de burada, gelmiş” dedi. Uzun zamandır bir araya gelmedik korktum. Ya karşılaştığımızda bir şey yaparsa diye. “Merak etme yüz yüze gelmeyeceksiniz” dedi. Nasıl yani? “Japonya kanunlarında boşanan çiftler mahkemede bir araya getirilmez. Kadının can güvenliğini tehlikeye koymayız” dedi.
Aynı katta bile tutmuyorlarmış ikimizi de. Ben 6. Kattayım o 7. Kattaymış. Ben tek geldim ama o yanına tercüman bir Türk arkadaş getirmiş. Ara bulucu olarak 3 kişi geldi. Biri kadın, iki erkek. Her 10 dakikada bir odadan çıkartıyorlar bizi. 10 dakika benimle görüşüyorlar, 10 dakika sonra sen çık diyip beni başka odaya sokup, benden sonra onu o görüşme odasına alıyorlar. 1 saat gibi süre içinde 3 kere ben 3 kere onunla ayrı ayrı görüştüler.
3 görüşmenin sonunda sonuç için son görüşmeye girdik. “Eşiniz kattiyen uzlaşmaya yanaşmıyor. Kesinlikle boşanmam diyor. Hele hele Japonya’da asla boşanmam diyor” dediler. “Yinede biz tekrar sizi çağıracağız, bu bizim görevimiz” diyip gönderdiler. 1 ay içinde 3 kez görüşme planladılar. İlk görüşmeye gelen adam diğer her ikisine de gelmedi. Tek ben gittiğim için arabulucu kısmı otomatikmen geçildi..
Bu arada da Japonya kanunlarında boşanma davası açılmadan, boşanma gerçekleşmeden de nafaka başvurusu yapılıyormuş. Avukatım ilk iş ona bakmış. Acilen nafakaya bağlamak istemiş beni fakat resmi bir yerde işçi olarak çalışmadığı için belirli bir maaş kesintisi yapamamış. Yani bir yerde çalışıyor olsaydı banka hesabına yatan maaştan devlet izniyle nafaka kesintisi yapılabiliyormuş. Kendi dükkanını işlettiği için maaş göstermediğinden nafaka kararı çıkartamadı. Dilekçeyle direk kendisinden alma başvurusu yapmış onu da adam kendisi reddetmiş. Param yok nafaka mafaka veremem diye kararı red etmiş.
Ben zaten hiç şaşırmadım.. 3 ay 1 yen bile vermeyen adam bana nafaka mı bağlayacaktı?
Kız henüz 18 yaş altı olduğu için velayet davası açmak istiyor musun diye sordu avukat. İstemiyorum dedim. İstiyorsa babası alsın velayetini. Şurada 1 yıl kalmış reşit olmaya bir de velayet davası ile uğraşamam dedim. Gerçi babası da istemedi. Çokta umrunda değildi çocuğun velayeti de bakımı da. Ne bana nede çocuğuna ne nafaka bağladı nede velayet talebinde bulundu.